kusura bakmayin super zeka kardesim daha bu bolum yarimken paylasmis... hic olmamis gibi davraniyoruz lutfen 💗
Beşi birlikte Chris'in arbasasına doluşmuş yemeğe gidiyorlardı. Yongbok önde sevgilisinin yanında, Seungmin arkada sol tarafta, Minho ortada ve Jisung da sağ tarafta oturuyordu.
Minho kaşlarını çatmış bir şekilde Seungmin'e bakıyordu, Seungmin ise üstündeki bakışların farkında olmasına rağmen ona dönmüyor ve camdan dışarıyı izlemeyi tercih ediyordu.
Abisinin arkadaşına olan bakışlarını dikiz aynasından görmesiyle Yongbok'un da kaşları çatılmıştı. Abisi gerçekten sıcak kanlı birisiydi ve yeni tanıştığı birine böyle kötü bakışlarla bakması pek de doğal bir şey değildi.
"Siz ikiniz, tanışıyor musunuz?"
"Evet."
"Hayır."
İkisi aynı anda konuşurken Seungmin evet diyen Minho'ya garipseyen bakışlarla bakmıştı. Tanıştıklarını düşünmüyordu.
"Evet mi hayır mı, karar verin."
"Hastanede karşılaştık."
Seungmin gözlerini devirirken Minho ona bakmıştı. Cam kenarında oturduğu için yüzüne vuran akşam güneşi hoş bir görüntü sağlıyordu Minho için. Onun gibi birisinin neden böyle davrandığını hala çözebilmiş değildi doğrusu.
"Bayan Choi'nin hastasıymış, o yüzden bir tanışıklığımız oldu."
Yongbok Seungmin'in bir psikolojik yardım aldığını biliyordu ancak yardım aldığı kişinin abisinin ona sürekli methettiği Bayan Choi olduğu bildiği bir şey değildi.
"Şanslısın Seungmin, Bayan Choi gerçekten işinde oldukça iyi biridir."
Seungmin bu söylenenlere karşın sadece gülümsemekle yetinmişti, psikiyatristi ile arasındaki ilişkiyi Yongbok'a anlatıp bir de bu yönden onun baskısı altına girmek pek de tercih ettiği bir durum değildi.
"Vay be Minho hyung ve Seungmin tanışıyormuş. Bilseydim Yongbok'a yalvaracağıma Minho hyunga yalvarırdım nasıl olsa susayım diye hemen yapardı istediğimi."
Demişti Jisung, tabii son cümleyi diğerine göre daha kısık bir sesle söylemişti ama Seungmin yine de duymuştu.
"Tanışmıyorduk." diye mırıldandı Seungmin, arabanın içinin küçük olmasına karşın tam yanında oturan Minho bu cümleyi duymuştu tabiki de.
"Tanışıyor sayılırdık."
"İsmini bile bilmiyordum, az önce Felix'in sincap kuzeninden öğrendim."
Jisung duyduğu son cümleyle kaşlarını çatmıştı. Önde oturan Yongbok ve Chris ise çocuğun yaptığı betimlemeye gülmüşlerdi. Seungmin'in isim hafızası gerçekten de oldukça berbattı. Çocuk en yakın arkadaşlarının isimlerini bile tanışmalarının hatta yakın olmalarının üzerinden haftalar geçtikten sonra öğrenebilmişti. Ki hala arada Hyunjin ve Jeongin'in adlarını karıştırdığı gerçeğini de atlamamak gerekliydi. Onun için isimleri ayırt etmek bir kabus gibiydi.
''Kusura bakma gerçekten isimleri hatırlamakta çok kötüyüm. Yongbok'un ismini bile öğrenmem haftalar aldı. Sürekli unutup bu kim diye düşünüp duruyordum. ''
Seungmin Jisung'a bakarken konuşmuştu. Soylediği şeyler üzerine arabadaki herkes gülmüştü bir kişi haricinde Mşnho ona kaşlarnı çatmış bir şekilde bakıyordu. Seungmin, üzerindki bu bakışları görmezden gelmeye çalıştı.
Bunun dışında yolculukları genel olarak sessiz geçmişti. Arada sadece Yongbok ve Chris konuşmuştu. Chris Yongbok'u sinir etmiş bunun üzerine ise Yongbok ''Christopher!'' diyerek oğlana sitem etmişti.
Tabii ki herkes Minho ve Seungmin ikilisi tarafınından gerilen ortamı fark etmişti. İkisinin arasında nedeni bilinmeyen bir gerginlik vardı ve bu herkesin gerilmesine sebep olmuştu.
~
Minho gözlerini Seungmin'den almıyordu. Gerçekten onda baktıkça bakmak isteyeceğiniz bir güzellik vardı ve Minho çocuğun bu güzelliğine karşı ondan gözlerini bir türlü alamıyordu.
"Niye böyle yapıyorsun?"
Seungmin oturdukları restorantın terasından gecenin verdiği etkiyle oldukça güzel gözüken şehiri izliyordu. Bir anda aldığı soruyla bakışlarını manzaradan çekip soruyu soran kişiye çevirmişti.
"Ne yapıyormuşum?"
Seungmin ve Minho pek konuşmamıştı ama Minho'nun genel olarak gözlemci bir yapısı vardı. İnsanların hareketlerini gözlemler ve bunlar üzerinden çıkarımlar yapardı. Çoğu zaman bu yaptığı çıkarımlar doğru çıkardı da.
''Güzel bir çocuksun etrafında seni seven bir sürü kişi var neden böyle yapıyorsun?''
Seungmin omzununu silkti onun için bu sorunun cevabı oldukça basitti. Yaşadığı şeyler ve hala yaşamaya devam ettikleri. Yaşama sebebini kaybetmişti. Yaşamak için bir sebebi yoktu. Onun için yaşamak sadece acı verici bir eylemdi. En son ne zaman kahkahalar ile gerçekten mutluğu olduğu için güldüğünü hatırlamıyordu bile. Zorunlu gülümsemelerin haricinde en son ne zaman içinden geldiği için gülmsemişti ki? Hatırlamıyordu bile. Bu hayat onun için bir zulümdü sadece.
''Yaşamak için bir sebep yok.''
Minho duyduğu şeyle gülmüştü. Onun için yaşamak çin binlerce sebep vardı. Seungmin çocuğun gülüşünr karşın kaşlarını çattı. Ona göre söylediği şeyde gülünücek bir şey yoktu. Ne vardı ki bu hayatta yaşamaya değer?
Sadece bu durum bile bu iki çocuğun birbirinden ne kadar zıt kişilikler olduğunu görmek için yeterliydi.
''Binlerce sebep var yaşamak için.''
Bu sefer gülen taraf Seungmin'di. Ya bu çocuk yaşama sevinciyle dolup taşan adeta bir polyannaydı ya da Seungmin'in düşünceleri ona nazaran çok daha karamsardı.
"Çok pozitifsin Minho."
Minho kaşlarını çatmıştı. Yongbok'un abisi olduğundan ondan büyük olduğunu tahmin ediyor olduğunu düşünüyordu ki Seungmin zaten Minho'nun ondan büyük olduğunun farkındaydı.
"Hyung nerde?"
Seungmin omuzunu silkmişti. Normalde böyle şeylere dikkat ederdi ama Minho'ya karşı hyung demek gelmemişti içinden.
"Bir çocuk kadar saf yaklaşıyorsun hayata. Yaşamak için binlerce sebebin olmasından belli. Benden büyükmüşsün gibi değil de daha çok ufak bir bebekmişsin gibi hissettim."
Duyduklarıyla birlikte "Hah" demişti Minho, kaşları çatılmıştı ama asla sinirlendiğinden değildi. Hatta çocuğun konuşması tatlı gelmişti ona. Sevmişti Seungmin'i.
Seungmin kaşları çatık bir şekilde ona bakan Minho'yu görünce gülümsedi. Çok saniyelik bir şeydi ama gülümsemişti. En son ne zaman gülümsediğini hatırlamıyor demiştin hatırlarsınız, bu onun uzun süre sonra içten bir şekilde ilk gülümseyişiydi. Söylediğini onaylamayışından dolayı kaşlarını çatışı, yüzünün aldığı o tatlı görüntü Seungmin'i gülümsetmişti.
"Yanılıyorsun Seungmin sana yüzden fazla sebep verebilirim yaşamak için. Saf veya çocuk gibi değilim. Hayat gerçekten güzel, keyif almalısın."
Seungmin çocuğun bu kadar hayat dolu olmasına gerçekten. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğuna karar veremiyordu ancak yine de tebrik etmek istediği bir şey olduğunu düşünmüştü.
"Ver o zaman." dedi. Bu sözle birlikte Minho'nun kaşları havalanmıştı. "Bana yüz sebep ver ve eğer verdiğin sebepler hoşuma giderse yaşamayı düşüneceğim."
Minho şaşkınlıkla gence baktı böyle bir şey demesini beklemiyordu. Böyle bir şey demeyi Seungmin de beklemiyordu. Minho değişikti nasıl ifade etmeliydi bilmiyordu ama hiç tahmin etmeyeceği şeyleri söylemesine sebep oluyordu.
yorum ve oy lutfen ve kardesimin kusuruna bakmayin💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one reason to live || 2min
Fanfictionİntihar düşünceleriyle boğuşan Seungmin yaşamak için elinden gelen her şeyi yapan kanser hastası Lee Minho ile tanışır. Seungmin, hayata tutunmak için büyük uğraşlar sergileyen bu gencin kendisinin hayata tutunma sebebi olacağından habersizdir. iki...