Seungmin duyduğu şeyle çocuğa yaklaştı. Şu an yaşadıkları hayal mi yoksa gerçek mi emin olamıyordu. Sevgilisinin elini tuttu. Oğlan gözlerini açık bir şekilde tutamadığı için tekrar yummuştu ancak ellinin tutulmasıyla gücü yettiği kadar sevgilisinin elini sıktı.
Seungmin ise bunu hissetmesiyle ne gördüklerinin ne de duyduklarının hayal olmadığını fark etti. "Minho, biliyordum uyanacağını." Ardından ise bağırdı "Yongbok! Çabuk, çabuk doktoru ara!"
Chris yeni sakinleştirip uyuttuğu sevgilisinin uyanmasını istemediği için koşarak Seungmin'in yanına gitmişti.
"Oğlum ne bağırıyorsun yeni sakinleşti çocuk zaten."
"Hyung." Seungmin sevinçten konuşamıyordu adeta. "Hyung, Minho uyandı. Uyandı yemin ederim." Chris duyduklarıyla sevinçten Seungmin'e sarılmıştı.
Ardından olanları ise az çok tahmin edersiniz. Doktoru aradılar saat sabah altıydı ama hatırlarsınız ki doktor Seungmin'in teyzesi, hem de kendini affettirmek için can atan bi teyze. O yüzden pek sorun olmadı saat.
Doktor geldi. Tabiki onunla birlikte ambulans da. Minho apar topar hastaneye götürüldü. Hastanede bir sürü test daha yapıldı.
Görünen o ki hiç kimsenin beklemediği gibi Minho bir anda tekrar iyileşmeye başlamıştı. Bazen böyle olabilirdi. Hastalık bir anda kötüye gidip sonrasında biraz daha iyileşebilirdi. Bunun sebebi tam olarak ne bilemiyordu Bayan Hwang. Belki de gerçekten Minho'nun çok güçlü olmasındandı.
Birkaç hafta boyunca yine tek tük hareketlerle geçirdiler günü. Minho'nun tekrar hareketlenebilmesi için biraz güçlenmesi gerekiyormuş. Ancak tüm aile için o birkaç hareket bile umut doluydu. Bu sürenin sonunda ise artık gözlerini açtı tamamiyle.
Seungmin sevgilisinin yanına geçti ve oturdu. Minho hala tam olarak yürüyebilecek gücü kendinde bulamıyordu ama en azından artık baygın ve makinelere bağlı bir şekilde değildi.
Seungmin Minho'yu kolları arasına aldı ve saçlarını okşadı. Kokusunu bol bol kendine çekti. İkisi de birbirini çokça özlemişti. Minho da küçüldükçe küçülüp sevgilsine sokuluyordu - ki makinelere bağlı kaldığı süre içerisinde oldukça zayıflamış ve küçülmüştü-
"Zor olmuş olmalı."
Seungmin sevgilisine daha da sıkı sarılmış ve kafasını kafasına yaslayarak gözlerini yummuştu. "Ne?"
"Ben baygınken beni beklemek. Senin için zor olmuş olmalı."
"Olmadı, uyanıcağından emindim. O yüzden olmadı."
Minho gülümsedi ve geriye doğru çekildi. O böyle yapında mecburen Seungmin de kafasını kaldırıp ona bakmak zorunda kalmıştı.
Minho sevgilisinin ellerini tutup oynamaya başladı. "Çok şey kaçırdım mı?"
Seungmin kafasını iki yana salladı. "Pek bir şey kaçırmadın, yazı kaçırdık sadece ama sorun değil. Önümüzde daha çok yaz olacak. Bir de Changbin Hyungla o Jisung arasında bir şeyler var çok anlamadım ama boğasım geliyor."
Minho kaşlarını çattı. "Changbin ve Jisung mu? ne alaka ya?"
"Sana gidip gelirken tanışmışlar anlamadım ben de Changbin Hyung onda ne buluyor."
Minho Seungmin'in hyungunu kıskandığını fark ettiğinde güldü. "Sen Changbin'i mi kıskandın yoksa?"
Seungmin gözlerini devirdi. "Ne kıskanıcam be. Sen de uyanır uyanmaz başladın hemen."
Minho onun bu haline gülmüş Ve tekrar göğüsüne yaslanmıştı. "Seungmin."
"Efendim bebeğim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one reason to live || 2min
Фанфикİntihar düşünceleriyle boğuşan Seungmin yaşamak için elinden gelen her şeyi yapan kanser hastası Lee Minho ile tanışır. Seungmin, hayata tutunmak için büyük uğraşlar sergileyen bu gencin kendisinin hayata tutunma sebebi olacağından habersizdir. iki...