Minho birbirlerini tamamlayan ay ve güneş şekilleri işlenmiş yüzüklere ardından ise sevgilisinin gözlerine baktı. Seungmin'in gecikmiş cevaba karşın içinde tek bir kuşkusu bile yoktu.
"Yeter be cevap ver artık!" Jisungdan yükselen sesle birlikte herkes ona doğru dönerken Yongbok kuzenini tutmuş ve susması için onu kibarca uyarmıştı. "Sus gerizekalı."
tabiki de meraklı arkadaşları bahçeye çıkan kapının önüne dizilmiş ikiliyi izliyordu. Jeongin Jisung ve Yongboka gülmüş ardından ise Seungmin ve Minhoya dönerek "Biz yokmuşuz gibi devam edin siz." demişti. Tabi mümkünse.
Minho derin bir iç çekmiş ve sevgilisine tekrar dönmüştü. Minho evet anlamında kafasını sallarken Seungmin de gülümseyerek ayağa kalkmış ve yüzüklerden güneş işlenmiş olanı sevgilisine takmıştı.
Tabiki onları izleyen kalabalıktan büyük bir yuhlama duyulmuş ardından ise Minho seyircinin isteğini yerine getirerek "Evet!" diye bağırmıştı. O böyle şeyleri anlamsız bulurdu. İllaha bağırmasına gerek yoktu. Seungmin'in gözlerine baktığında ikisi de aslında cevabı almışlardı. Ama bazen dışarıdakileri de memnun etmek gerekiyordu değil mi?
Tüm grup alkış tutup çığlıklar atarken Seungmin sevgilisinin boynuna sarılmış ve ardından ise dudaklarına küçük bir öpücük bırakmıştı.
Güneş ve ay. Güneş saf bir ışık kaynağıyken ay yalnızca onun varlığında parıldayabilir. Seungmin ve Minho gibi. Seungmin karanlığa hapsolmuştu. Bunca zamandır içinde tek bir parıltı, tek bir ışık kaynağı dahi yoktu. Ta ki minho hayatına girene kadar. Minho sayesinde kendi ışığını bulmuş. Yaşayabilecek bir sebep yaratmıştı kendine. Artık parıldayabilirdi.
Minho'nun gözlerine baktığında nasıl parıldadıklarını görebiliyordu. O sadece ışık saçıyordu.
Bu nasıl tarif edilir, sizlere nasıl geçebilir bu hisler bilemiyorum. Ancak hayatında bir kez olsun birinden gerçekten hoşlanmış ve onun yanında huzurla hissetmiş kişiler anlayacaktır ki renkler bile onun yanında daha parlaktır. Onunla birlikteyken kuşlar cıvıldar dünya hiç olmadığı kadar iyi gözükür göze. Sanki sıradanlaşmış dünya sadece grilerden ve üstü puslu renklerden oluşuyormuş gibidir ya. Doğru kişi ile bu dünyaya baktığınızda bu değişir. Ağaçlar daha bir yeşil, çiçekler daha da renkli gözükür.
Hepimiz doğru kişiyi bulacak kadar şanslı değiliz maalesef. Minho ve Seungmin bu şansa erişmiş kişilerdi. Ne mutlu onlara. Darısı bütün aşıkların başına.
Chan yongbok'a arkadan sarılırken kulağına "Abin ve Seungmin bizden hızlı çıktı görüyor musun bebeğim?" diye fısıldamıştı. Chan en çok Yongbok'a beklemediği anlarda arkasından sarılmayı severdi. Oğlan başta irkilir sonra ise sevgilisinin onu sarıp sarmalasına izin verirdi. Chan ise onun küçük bir bebek gibi olduğunu düşünerek daha da sıkı sarılırdı.
"Chris biz seninle ilişkimizin ilk gününden beri evli çiftler gibiyiz zaten."Jeongin yanındaki oğlana küçük bir yumruk atarak kaşlarını çatmıştı. Hyunjin "Ne?" dercesine ona dönerken Jeongin derin bir iç çekişle onu cevapladı. İkisinin bu olgunluğa erişebilmek için daha çok zamana ihtiyacı vardı.
Sevgili Sung sana gelirsek. Bu hikayede belki de doğru düzgün aşk konusunda yüzü gülmeyen tek karakter sensindir. Başta Seungie ardından ise Hyun. Hep yanlış karakterlere oynadın değil mi? Peki önündeki koskoca sana dünyaları vermeye hazır adamı görmemek de nedir yahu! Sana tek tavsiyem gözlerini biraz daha açıp etrafına dikkatli bakman.
Seungmin kenarda duran şampanyayı almış ve patlatmıştı. Herkes alkış tutarken sadece iki bardak olmasıyla birlikte Yongbok içeri koşmuş ve koşarken peşinden de yeni yeni yakınlaştığı Jeongin'i peşinden sürüklemişti.
Jeongin ise sevgilisinin odunluğuna söylenerek onun peşinden ilerlemişti. Yongbok dolaptan çıkardığı bardakların bir kısmını jeongine verdi. "Jeongin neden söylenip duruyorsun hala?"
"Kaç senedir çıkıyoruz Hyunjin hiç böyle romantik şeyler yapmıyor."
Yongbok gözlerini devirirken "Herkesin sevgisini gösteriş şekli farklıdır. Hyunjin seni mutlu ediyor mu ediyor. Onu seviyor musun seviyorsun. Şikayet etmeyi bırak ve geçirdiğin andan keyif al hadi yürü bakayım."
Aşk ile ilgili bir farklı şey de her zaman belli bir kalıba uymayacağıdır. Bazen büyük jestler ile yaşanmaz. Bazen romantik sözlerle de yaşanmaz. Bazen sessizdir. Bu sessizlikte huzur bulmaktır. Bazen kavgalardır ve bu kavgaların sonucunda hala birbirinizi seviyor ve saygı duyuyor oluşunuzdur. Bazen uzaktır, bazen yakın. Sevgi her zaman dokunmak öpüşmek değildir. Sevgi bazen birbirinin en yakın arkadaşı olmaktır. Çekinmediği tek kişi olmaktır. Kafandaki soru işaretlerine cevap bulabilmek yaşadığın tüm sıkıntıları onunla birlikte unutabilmektir.
Jeongin onu onaylamış ve ikisi birlikte dışarı çıkmışlardı.
Yongbokla birlikte bardakları elinde şampanyayla bekleyen Seungmin'in yanına gitmişlerdi. Yongbok ona "Umarım bu alkolsüzdür." demiş Seungmin ise ona cevabını bardağına doldurduğu içecekle vermişti.
Hepsi birlikte bu gece ay ışığında kadeh kaldırdılar. Birbirlerine, Seungmin ve Minho'ya , Aşka, En çok da sağlığa kadeh kaldırmışlardı.
Çünkü öğrendikleri bir şey varsa o da en önemlisinin sağlık olduğuydu.
Minho sevgilisine sarıldı. Kokusunu içine çekti ve huzuru iliklerine kadar hisseti. Ama bir dakika artık Seungmin onun sevgilisi değil nişanlısı sayılırdı değil mi?
Ve sanırım bu nokta da söylemem gereken şey sonsuza kadar mutlu yaşadıkları. Ama hayır onlar sonsuza kadar mutlu yaşamadı. Zaman zaman zorlandılar, zaman zaman ağladılar. Bazı geceler sabaha ulaşmayacak gibi hissettiler. Ama sonunda geceler sabaha ulaştı. Acılar geçti. Sonunda ise omları mutluluk karşıladı.
Hayat asla stabil değildi. Asla sadece mutluluk veya sadece hüzün diye bir şey yoktu. Önemli olan hüzününü bile huzurla yaşayabileceğin insanlarla birlikte olmaktı. Ve onlar buna sahipti. Ve bu sonsuza kadar mutlu yaşamaktan çok daha değerliydi.
Final
basta yazarken final yapmak aklimin ucundan bile gecmiyordu ama yazarken sanki bir finalmis gibi hissettim ve sonuc bu
yazim yanlislarini aksam düzelticem otobuste yazdim kusura bakmayin
koca iki senelik seruven ardından artik bitti diyebiliriz
bana bu hikayeyi yazarken eslik ettiginiz icin cok tesekkur ederim.
muhtemelen final veya hikaye bu noktada artik beklentilerinizi karsilamadi. ama bilmiyorum bitmesi gerekiyormus gibi hissettim ve bitirdim
hepinize tekrar cok tesekkur ederim seviliyorsunuz cokca
yeni ficlerde ve belki ozel bolumlerde tekrar gorusmek uzeree
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one reason to live || 2min
Fanfictionİntihar düşünceleriyle boğuşan Seungmin yaşamak için elinden gelen her şeyi yapan kanser hastası Lee Minho ile tanışır. Seungmin, hayata tutunmak için büyük uğraşlar sergileyen bu gencin kendisinin hayata tutunma sebebi olacağından habersizdir. iki...