1.5

1K 127 36
                                    

Ölüm ve yaşam.
Asla anlamazdı oğlan asla ikisi arasındaki farkı. Ne yaşamak için bir sebebi vardı şu an için ne de ölmek için. İkisi için de sebebi yokken neden ölmeyi seçmişti öyleyse? Çünkü yaşamayı denemişti ve hoşuna gitmemişti, yaşamak ona acı vermişti. Ölmeyi dilemesine sebep olmuştu. Ölüm neydi ki? Yeni sonsuz bir yaşama açılan bir kapı olduğu iddia edilirdi kimi dinlerde. Bazılarında ise farklı bir şekilde tekrar bu dünyaya gelebilinecek bir araç. Ama sakın kendini öldürme çocuk tamam mı?  İki türlü de kendini öldürürsen tanrı denen koca adam sinirlenir ve seni cezalandırır. Ya bir sonraki hayatında acılar çekersin ya da asla kimsenin olmak istemeyeceği bir canlı olarak geri dönersin hayata. O yüzden kendini öldürmemelisin bu çok kötü bir şey anladın mı?

Saçmalık diye geçirdi Seungmin içinden. Hepsi birer saçmalık. Ölmek istemeyen her kişi aslında birer korkak hepsi koca birer korkak. Bilinmezlikten korkuyorlar.

Takviminde işaretli tarihe baktı. 17 mayıs. Bir hafta kalmıştı. Şu ana kadar bu bir hafta içerisinde ne yapacağını sorsanız Seungmin size yaşayacağını söylerdi. Son günü on yedi mayısmış gibi büyük bir zevkle yaşayacağını. Belki de hayatı boyunca ilk kez bu kadar zevkle yaşayacağını söylerdi. Çünkü 17 mayıs annesinin doğum günüydü ve o onun yanına gittiğinde ona sanki dünyanın en güzel hayatını sürdürmüş gibi birçok anıyla gitmek istiyordu. Oğlunun mahkum olduğu bu iğrenç hayatı bilsin istemiyordu. Bayan Seo her zaman "annen gökyüzünden seni izliyor Seungmin" derdi. "Annelerin böyle güçleri vardır. Eğer onu üzmek istemiyorsan mutlu yaşa yavrum. Çünkü annenin elbette ki en çok görmek istediği şey biricik oğlunun mutluluğudur."

O ise annesinin onu izlemiyor oluşunu diledi bu iğrenç hayata kendiyle birlikte bir başkasını da dahil etmek bencillik olurdu. Gerçekten annesine güzel bir dram filmi izletmişti şu ana kadar.

Bunlar tabiki Minho ile öpüşmeleri ve ardından yaşananlar olmadan önceki düşünceleriydi. Bencil ve düşüncesiz birkaç hareket yapmıştı oğlan. Ve şimdi o düşüncesizliği sonucunda neler olabileceği hakkında bir fikri yoktu.

Ne olursa olsun bu bir haftayı hayatının en mutlu günleri gibi yaşayacaktı. Bundan bir tereddütü yoktu bu kesin olandı. Kesin olmayan ise bu haftayı Minho ile mi yaşayacaktı? Ya da annesinin yanına gidebilecek miydi? Minho onun hayatını bu denli değiştirebilecek bir etken miydi?

Kafasını yastığa gömdü oğlan, hayatında o kadar karar vermesi gereken şey vardı ki düşünmekten kafası patlayacak gibi hissediyordu.

Öteki yandan diğer oğlan ise kocaman gülümseyen bir surat ile tavanını izliyordu. Onun için de 17 mayıs özel bir gündü. Çok uzun zamandır beklediği bir film vizyona girecekti ve o o filme Seungmin ile giderek onun için özel bu anı sevdiğiyle paylaşarak ona artık sevgili olmalarını istediğini onu doyasıya öpmek istediğini ve insanlara bu oğlan benim sevgilim demek istediğini söyleyecekti.

Oğlan kafasında o günü bir kez daha tekrarladı. İkili birlikte sinemaya gidecekti. Minho biletleri gold classtan almayı planlıyordu çünkü bu an kesinlikle ikisi için de çok özel olmalıydı. Ki bu ekonomide gold class oldukça özel sayılırdı. Filmi birlikte izleyeceklerdi. O Seungmin'in elini tutacaktı. Oldukça klişeydi hayalleri ancak o hic bu liseli saçması şeyleri yaşamamıştı ve Seungmin'in de yaşamadığını gayet iyi biliyordu. İkisi içinde oldukça sıradan ilkler olacaktı.

Ardından sinemadan çıktıklarında bir süre film hakkında konuşacaklarını düşünüyordu. Birlikte el ele yemek yemeye gideceklerdi sonra da kitap bakmaya çünkü ikisi de kitaplara bayılırdı. Minho ona birlikte bir kitaba başlamak istediğini söyleyecekti. Her şey bunu söylemesiyle başlayacaktı. Bir bir cümlelerini sıralayacaktı ona. Birlikte bir kitaba başlamak istediğini çünkü onu  sevdiğini. Bunun kendince birbirlerini hayatına almak için büyük bir adım olduğunu. Onu doyasıya öpmek istediğini de ekleyecekti çünkü o Seungmin'i görmediği her an özlüyor ve onu öpücüklere boğarak özlemini gidermek istiyordu. Ve son olarak sevgili olmak istediğini söylecekti ki Seungmin'in kabul edeceğini biliyordu çünkü o da daha önce ondan hoşlandığını söylemişti. Minho sadece işler resmiyete dökülmesini istiyordu.

Telefonunu aldı ve sevdiği oğlanın numarasını tuşladı.

Seungmin kafasını gömdüğü yastıktan telefonunun titreşimiyle kaldırdı. Arayanın Minho olduğunu görünce nefesini sesli bir şekilde vermişti. Tüm gün onu düşünmekten yorulmuştu ki bu asla iyi yönde değildi. Kafasını tekrar yastığa koymuş ve gelen çağrıyı yanıtlamıştı.

"Efendim." dedi, sesi soğuk ve cansızdı. Korkutucuydu. Minho'yu korkutmuştu. Ama yine de oğlan karamsarlığa düşmeden neşeli sesiyle  yanıt verdi. "Naber?"

"İyi." demişti oğlan ancak sesi hiç iyi değildi. Minho hoş beş muhabbete devam etmek istese de Seungmin'in sesi çabucak söyleyeceğini söyle ve kapa der gibiydi. Oğlan onun nasıl olduğunu sormadığını fark etmiş ve "Sen?" diye eklemişti.

Minho bu soğukluk karşısında zar zor yutkundu. En son oldukça iyi ayrılmışlardı. Karşılaşmayı beklediği tavır asla bu değildi ve bu tavrı hak ettiğini düşünmüyordu da.

"Şey sevdiğim bir film on yedi mayısta vizyona girecek de gitmek ister misin?"

"Olmaz." dedi kesin ve net bir ses tonuydu. Soğuktu sesi oldukça soğuktu. Minho bunun karşısında ne yapacağını bilememişti. Seungmin ise karşısındaki çocuğun ne de olsa hoşlandığı kişi olduğunu hatırlayabilmiş ve bir açıklama yapmıştı. "Annemin doğum günü o gün onun yanına gideceğim bir senedir hazırladığım hediyeyi ona vereceğim. Eğer yanına gitmezsem çok üzülür. Sanırım üzülür yani."

"Anladım." diyebildi Minho, kurduğu onca hayalin yıkılması üstüne Seungmin'in ona karşı olan bu soğukluğu Seungmin'in söylediklerindeki absürtlüğü bile fark edememesine sebep oldu.

"Görüşürüz." dedi Seungmin, gerçekten görüşürler miydi emin değildi. Minho da görüşürüz diye mırıldandı ancak o bunu söyleyene kadar Seungmin çoktan telefonu kapatmıştı.

Oğlan yutkunamadı bile. Boğazında garip bir sızı oluşmuştu. Gözleri dolmuştu ancak damlalar itinayla düşmemeyi seçiyordu.

Planının bozulduğuna mı üzülmüştü yoksa Seungmin'den gördüğü o sert muameleye mi emin değildi.

Ayağa kalktı ve aşağı kata su içmeye mutfağa indi. Her zamanki gibi mutfakta bir şeylerle uğraşan Yongbok abisinin bu halini gördüğünde şaşırmıştı.

"Sorun ne hyung?"

"Seungmin, on yedisinde doluymuş. Ayrıca sesi de bir garipti. Soğuktu sanki."

Minho durmadan evde o gün yapacaklarından bahsettiği için Yongbok hemen anlamıştı abisinin neden üzüldüğünü. Arkadaşının sesinin garip olmasına ise şaşırmamıştı. Onu tanıyordu, Seungmin hep böyle dengesizdi.

"Klasik Seungmin hyung, o her zaman bir an sıcak bir an soğuktur. Ne işi varmış ki?"

"Annesinin doğum gününü kutlayacakmış. Onun yanına gitmeliyim yoksa üzülür dedi."

Minho Seungmin'in söylediklerini takıldığında bir şeyin garip olduğunu hissetmişti. Yongbok ise şaşkınca abisine bakıyordu.

"İyi de Seungmin'in annesi öleli yıllar oluyor."

yillar sonra gelen yb. sacma oldu biliorum kb
NYS BOL BOL YORUM eger bol bol yorum atarsaniz yarin yb atabilrm. opuorum cok seviliyosunuz

one reason to live || 2min Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin