Yüz sebep yaşamak için sadece yüz sebep. Gerçekten yüz sebep istiyor muydum? Her şey planlıyken bu zırvalık da nereden çıkmıştı birden bire.
Seungmin bunları binlerce kez belki içinden geçirdi. Binlerce kez kendine tekrar etti yüz sebebi, binlerce kez yaşamak istiyor muyum gerçekten de diye sordu. Cevabını içten içe bildiği sorulardı ama yine de sordu.
Önündeki kağıda bir kaç söz daha yazdı. Önündeki şarkı sözlerine baktı. Sadece bir kişi geçiyordu aklından bu sözleri yazarken.
Kumral saçları batan güneşin ışığıyla aydınlanırken ona doğru gülümseyen Minho.
Aklından bir saniye bile çıkaramıyordu işte bu görüntüyü. Bu kadar çok mu hoşuma gitti diye düşündü. Bir saniye bile gözünün önünden gitmeyecek kadar mı etkilenmişti Seungmin gençten.
Yazdığı sözlere baktı. İlk kez umut dolu sözler karalamıştı. Sinirle elindeki kalemi masasına doğru fırlattı. Önündeki kağıdı buruşturup çöpe attı.
Böyle olmaması gerekiyordu. Plan bu değildi. Rastgele biri hayatına girip tüm her şeyi bir anda mahvedemezdi.
Kendini sinirle yatağa attı. Bunların hepsi birer saçmalıktı.
Seungmin'in aksine Minho oldukça sakindi. Genç aynanın önüne geçti ve bedenini inceledi. Bu süreç yüzünden zayıfladığı inkar edilemezdi. Ama o bunu umursamamaya çalışıyordu. Hatta beli biraz incelmişti ve bunun hoşuna gittiği bile söylenebilirdi.
Giydiği günlük ve rahat kıyafetlerin aksine oldukça hazırlanmıştı bugün. Dolabından en güzel olduğunu düşündüğü giysilerinden giymişti. Eskiden daha gür olan ama bu süreçte dökülen kumral saçlarını özenle şekillendirmiş belki de aylar sonra ilk kez makyaj yapmıştı.
Tabii ki de bu hazırlığın özel bir sebebi vardı. Yongbok'dan Seungmin'in adresini öğrenmişti. Çocuğa sadece yaşamak için yüz sebep sayıp geçmeyecekti. Onun o sebepleri yaşamasını sağlayacaktı, bunun daha etkili olacağını düşünüyordu.
İkisinin arasında bir çekim olduğu inkar edilemez bir gerçekti. Ve bu çekimden etkilenen tek kişi Seungmin de değildi. Minho da aynı onun kadar etkilenmişti.
İki genç henüz iki sefer görüşmüş olmalarına rağmen aralarındaki bu çekimin etkisine girmişlerdi bile.
Minho kardeşinden aldığı adrese doğru ilerlerken yüzünde anlamlandıramadığı bir gülüş vardı.
Bir kaç ufak aksiliğin ardından Minho sonunda Seungmin'in yaşadığı apartmanı bulmuştu.
Apartmanın kapısını iktirip içeri geçerken çalan telefonuyla kapıyı bırakmış ve bir kaç adım gerileyerek arayan kişiye bakmıştı. Kardeşi olduğunu gördüğünde telefonu açtı.
"Nerdesin hyung?"
Minho önündeki apartmanda gözlerini gezdiriyordu, eski bir binaydı. Gerçi bir öğrenciye göre çok da kötü sayılmazdı.
"Seungmin'in evinin önündeyim."
Abisinin sözleriyle Yongbok telefon başında gülümsemişti. İkisinin arasındaki çekimi fark eden tek kişi Yongbok'tu. O böyle şeyleri her zaman sezerdi.
"İkinizin iyi anlaşmasına sevindim."
İyi anlaştıklarından pek emin değildi Minho ancak yine de kardeşine bunun hakkında bir şey söylemek istememişti. Sonuçta sadece iki kez karşılaşmışlardı bu yüzden Seungmin'in ondan hoşlanmadığını sezdiğini Yongbok'a söyleyip onun üzülmesine sebep olmak istemiyordu.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
one reason to live || 2min
Fanfictionİntihar düşünceleriyle boğuşan Seungmin yaşamak için elinden gelen her şeyi yapan kanser hastası Lee Minho ile tanışır. Seungmin, hayata tutunmak için büyük uğraşlar sergileyen bu gencin kendisinin hayata tutunma sebebi olacağından habersizdir. iki...