5 ay sonra;
Seungmin duyduğu çığlık ile gözlerini açmış ve yatağından fırlamıştı. Bu her zamanki gibi Yongbok'um gördüğü kabusların ardından attığı çığlıktı. Neredeyse her gece tekrarlanırdı.
Ardından ise oğlanın ağlayışı yükseldi evin içinde. Ve Chris'in onu sakinleştirmek için söylediği sözler.
Seungmin terliklerini giydi ve banyoya ilerledi. önce birkaç kez yüzüne su çarptı ardından ise aynadaki görüntüsüne baktı. Koca bir yürüyen ölüye dönüşmüştü.
Saat sabah altıydı. gökyüzü yeni yeni aydınlanıyordu. Seungmin ayaklarını sürterek odasından çıktı ve hemen yan odaya girdi.
Odanın içinden gelen makinelerin düzenli sesi tuttuğunu fark etmediği nefesini vermesini sağlamıştı. Bu seslerden hem nefret ediyor hem de şükrediyordu.
Yatakta öylece yatan sevgilisine baktı. Teni oldukça soluktu, dudakları kurumuş ve rengi solmuş saçları ise neredeyse yok denecek kadar azdı.
Yaşıyordu, neyse ki dedi içinden. Neyse ki yaşıyordu. Buna yaşamak denirse. Nerdeyse aylardır makinelere bağlıydı.
Lunaparkta bayılmasının üzere Seungmin onu apar topar hastaneye yetiştirmişti. Ancak o gün bir şey olmamıştı.
Doktor muhtemelen yorgun düştüğü için bayıldığını ve endişelenecek bir şey olmadığını söylemişti.
Kabus o gün başlamadı. Hatta o olayın üstüne aylar geçti. Seungmin ve Minho hayatlarının en güzel günlerini geçirdiler belki de küçücük hastane odasında.
Birlikte şarkılar söylemiş, kitaplar okumuş bazen dans etmiş bazen sadece sarılarak uyumuş ve birlikte olmalarının verdiği o huzuru tatmışlardı.
Rüya gibi geçen iki ayın sonunda bir sabah Seungmin elinde renkli boyalar ve koca bir tuvalle gelmişti. Birlikte yapabilecekleri yeni bir aktivite bulmuştu. Hastane odasının içine yeni bir dünya daha sığdıracaklardı.
Kapıdan içeri girdi ve şu ana kadar uyanmış olduğunu tahmin ettiği sevgilisine seslendi "Bebeğim bak neler aldım."
Minho'dan ses gelmemişti. Daha uyanmamış olmalı diye düşündü. Kendi kendine uykucu diye söylendi.
Aldığı eşyaları önce dezenfekte etti ardından ise bir kenara koyup kendini dezenfekte etmek üzere duşa girdi. Artık temizlik onlar için her şeyden de önemliydi. Temiz kıyafetlerini giyip tamamiyle sevgilisini görmeyeä hazır olduğunda ise odanın onun yatağı olan bölümüne girdi. Minho hala uyuyordu.
Seungmin'in içine bir kuşku düştü ancak kötüyü düşünmemek için sevgilisi tarafından tembihlenmişti. Oğlana yaklaştı ve onu sarstı. Minhodan tepki yoktu. Ve ardından daha da güçlü sarstı. Yine de bir tepki yoktu.
İşte o zaman başlamıştı kabusları. bir anda içeri dalan doktorlar Seungmin'i dışarı sürüklemişti. Oğlan neye uğradığını şaşırmıştı. Gözleri ister istemez dolarken zar zor dışarı çıkmıştı. Bir duvara yaslandı. İçeri girmek ve sevgilisine avazı çıktığı kadar bağırmak istedi. Ancak bunun oradaki doktorların işini zorlaştırmak dışında hiçbir işe yaramayacağını bildiği için mecburen kenarda beklemek zorunda kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
one reason to live || 2min
Fiksi Penggemarİntihar düşünceleriyle boğuşan Seungmin yaşamak için elinden gelen her şeyi yapan kanser hastası Lee Minho ile tanışır. Seungmin, hayata tutunmak için büyük uğraşlar sergileyen bu gencin kendisinin hayata tutunma sebebi olacağından habersizdir. iki...