Bölüm 5 Arkona/Billas Kralı

526 55 36
                                    

Bölüm 5 Arkona/ Billas Kralı

Günışığı bir kez daha kişnedi.

Bu, cins kış aygırının üçüncü çığlığıydı ancak Solhan çaresiz hayvandan gelen uyarıların farkında değildi. Dörtnala giden aygırın yelesi, sağrısı, karnı, hatta baldırları bile silme köpük içerisindeydi. Solhan bunun da farkında değildi.

Arkona'nın bahardan yaza koşan pırıl pırıl sabahında Tammu'dan gelen beyaz şahinler müjdeli haberlerle uçuşup duruyorlardı. Kuşların kanadında gelen mesajlara göre Kara Hisar da, Ak Hisar da düşmüştü, Tammu orduları Altın Hanımların ülkesinde kendi yurtlarındaymışçasına ilerliyorlardı, yakında Akşehir'in surlarının da düşeceği muhakkaktı. Ancak gelen şahinlerin arkası kesilmiyor, bir başka beyaz şahin bir başka müjdeli haberle geliyordu. Kral Korlan'ın bir oğlu daha olacaktı. Kara Bilgeler Ulu Kralın genç eşi Laliles'in sağlıklı ve güçlü bir oğlan doğuracağını söylüyorlardı.

"Kara Bilgeler sanırsın ki kehanet ustası olmuşlar"

Solhan kendi kendine söylendiğinin de farkında değildi. Kara Bilgelerin gelecekten haber verdikleri görülmemiş değildi. Babası Korlan, henüz oğlunu gözden çıkarmadan önce nadiren de olsa Solhan'la sohbet ederdi. Onlardan birinde Kara Bilgelerin Diyar üzerindeki tüm ilimlere vakıf olduğunu söylemişti. Kehanet de bir ilim sayılmaz mıydı? Öyleydi ama Tir Şehrinin Alimleri kehanet sırları konusunda çok ketum olarak bilinirlerdi. Kara Bilgeler bu ilmi nasıl öğrenmişlerdi? Solhan buna da fazla kafa yormadı, Kara Bilgelere karşı oldum olası bir soğukluk hissetmişti.

Beyaz şahinlerin üçüncü müjdeli haberi ise Kral Korlan'ın henüz doğmamış olan oğlunu Tammu tahtının varisi ilan etmesiydi. Genç Billas Kralı bu son haberi aldığında artık yerinde duramamıştı. Anlıyordu ki o gerçekten gözden çıkartılmıştı, bu konuda hiç şüphesi kalmamıştı.

"Neden Baba, neden?"

Solhan bunu asla soramayacaktı. Babasının Kuzlo'yu ne amaçla yanına gönderdiğini de şimdi anlıyordu. Kuzlo da tıpkı Tammu'nun kara prensi gibi, kendisi gibi gözden çıkarılmıştı. Aradaki fark eski başfedai açıkça Tammu'dan sürülürken Solhan önüne atılan ve adına Billas Krallığı denilen acı bir yemle öz yurdundan uzaklaştırılmıştı.

"Kuzlo hiç olmazsa sürgün edildiğini biliyor. Hiç olmazsa neden sürgün edildiğini biliyor."

Oysa Solhan'ın Ulu Kral olmak gibi bir hırsı olmamıştı hiç. Gerçi yıllar boyu hep Ulu Kral olacağı inancıyla yaşamıştı, çünkü o zamanlar Korlan'ın ne genç bir karısı vardı, ne de seçim yapabileceği başka bir çocuğu. Bir çeşit mecburiyetti belki de Ulu Kral olmak. Ama Solhan bunun peşinde değildi ki! Varsın yine genç Kraliçenin doğmamış oğlu veliaht olsundu ama Solhan böylesine bir köşeye atılmasaydı. Kral babasının dileği buysa Solhan seve seve minik kardeşinin Krallığını kabullenirdi. O zaman şu cevabı meçhul sorunun bilinmezliğiyle uğraşmak zorunda kalmazdı en azından.

"Neden baba neden?"

Günışığı'nın dördüncü kişneyişi Solhan'ın cevapsız sorusunun peşinden geldi. Hayvanın adeta yakarış haline gelen inlemesine ne kadar kişneme denirdi o da meçhuldü ancak Solhan sonunda cins aygırın bitip tükenmişliğinin farkına vardı. Yine de genç adamın dizginleri çekişi Kral Korlan'a olan öfkesinin sertliğindeydi. Neredeyse çatlamak üzere olan hayvan bu sefer ağzındaki gemin demir tadındaki acısıyla kişnedi.

Solhan Günışığı'dan nasıl indiğini bilemedi. İçindeki öfke alevi utanmış bir pişmanlıkla sönen Solhan başını cins aygırın yüzüne dayadı.

SIR MUHAFIZI-KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin