BÖLÜM 42 Kayıp Vadi/Süvari

220 44 20
                                    


BÖLÜM 42

Kayıp Vadi/Süvari

      Kızıl saçlı henüz serinliğini kaybetmemiş güne uyandığında hemen gökyüzüne baktı. Sanki bu anı beklercesine geniş kanatlarıyla yukarıda süzülen ejder kraliçesi tiz bir çığlık attı. Azene Nola'yı selamlıyordu. Nola bu muhteşem yaratığa daha yakın olmak istiyordu ama kızıl ejder şu sıralar sadece izlemekle yetiniyordu. Nola'nın uyanması sanki bir işaretmiş gibi güçlü kanatlarını ahenkli bir salınımla hareket ettiren Azene gözden kayboldu. Usta Muramba piposunu yakmış Nola'yı izliyordu.

"Tam vaktinde uyandın muhafız, gitme vakti geldi."

Muramba artık geçidin güvenli olduğunu, nöbet tutmadan uyuyabileceklerini söylemişti. Düne kadar kum solucanlarının, daha doğrusu yüzlerce kollu garip kum canavarının yuvası olan labirent artık sahipsizdi. Azene saldırıp parçalamasaydı dahi yaratık tehlike olmaktan çıkmıştı. Eğer dişi ejderha öldürmeseydi tüm yaralarına rağmen canavar iyileşecek, hayatına devam edecekti. Muramba ve Nola'nın budadığı kolları çok da uzun bir zaman geçmeden yerine gelecekti. Ama Nola biliyordu ki yaşasaydı, eski gücüne kavuşsaydı dahi yaratık artık ne Nola'ya ne da yanındakilere ilişecekti.

"Benden bağışlanmayı diledi"

Nola yaratığın canını bağışlamış, yaratık da karşılığında hizmetini sunmuştu. Hayvanlar insanlar gibi değildi. Sadakat, bağlılık sunulduktan sonra geri alınmıyordu. Bu yüzden Nola'nın verilen sözden ve sunulan bağlılıktan şüphesi yoktu. Ancak zavallı yaratık Azene'yi hesaba katmamıştı. Gözü dönmüş ejderha süvarisine yapılan saldırıyı affetemmişti. Nola zihninden Azene'ye haykırmış, yaratığın artık zararsız olduğunu söylemişti. Nola nasıl olduğunu izah edemezdi ama Azene'nin zihinden geçenleri duyduğunu biliyordu. Buna rağmen ejderha genç kızı dinlememişti zira kızıl ejderin amacı süvarisini savunma değil, yaratığı cezalandırmaktı. Azene süvarisi konusunda hiç de bağışlayıcı değildi.

Usta Muramba piposunu söndürmüş, artık epey azalmış olan yiyeceklerin az bir kısmını çantasından çıkarmıştı. İyice bayatlamış bir parça ekmek, nemini kaybetmiş, kurumuş bir miktar peynir ve henüz çöl gecesinin serinliğini kaybetmemiş su.

"Elimizde kalan bu Muhafız, ama merak etme bugün labirentten çıkıyoruz."

Nola hiç açlık hissetmemesine rağmen payına düşen sabah yemeğini yemeye başladı.

"Labirentten çıkacağımızı biliyor musun yok bunu sana kehanet ilmi mi söyletiyor Muramba?"

Nola'ya uyup tazeliğini kaybetmiş peynir ve ekmekten ibaret kahvaltısına uzanan Muramba neşeli görünüyordu.

"Çoğu zaman muhafız, kehanet ilminin söyledikleri ile gerçekler uyumludur. Bu sebeple bildiklerimin birçoğu da kehanet ilminden kaynaklı öngörülerimdir."

Sabah yemeğinden paylarına düşen pek fazla değildi. Nitekim Nola birkaç lokmada yemeğini bitirmiş, önündeki son kırıntıları temizliyordu.

"Kehanet ustaları ile laf yarışına girilmeyeceğini öğrendim sayende Muramba, yine soruma cevap vermedin.",

Yapmacık bir kızgınlıkla söylenen bu sözlere karşı Muramba sadece gülümsedi. Az önce söndürdüğü piposunu tekrar yakan usta keyifli bir nefes çekti.

"İyi bir kehanet ustası sevgili muhafız, neyi bilip neyi bilmediğini; bildiklerinin ne kadarını nerede kime söyleyeceğini bilmelidir. Bununla birlikte bu konuda benden en son şikâyet edecek kişi de sen olmalısın. Bu zamana kadar cevapsız bıraktığım bir sorunu hatırlamadım."

SIR MUHAFIZI-KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin