BÖLÜM 6 Akşehir/Altın Kraliçe

606 55 32
                                    

Bölüm 6

Akşehir/ Altın Kraliçe

Tek tük de olsa henüz güvercinler ve kuzgunlar haber taşıyordu. Ancak bu haberler çoğunlukla iç açıcı değildi. Kraliçe Elvin yine de her gelen haberci kuşla umutlanıp heyecanlanmaktan kendini alamıyordu. Peki bu kadar ümitle beklediği haber neydi? Elvin buna kesin bir cevap veremezdi. Kraliçe şu kuşatılmış haliyle en ufak bir güzel habere bile sevinebilirdi. Ancak böylesi haberler az, pek azdı. Hele bu günlerde bir tek Binbaşı Savga'dan Elvin'i sevindiren haberler geliyordu. Huranlı sur muhafızı emrindeki az sayıda askerle Korlan'ın kabusu olmaya devam ediyordu. Kara Hisar ile Akşehir arasındaki geçitlerle dolu engebeli arazide Savga ve muhafızları Tammu ordusuna baskın üzerine baskın veriyordu. Ama hisarlar Akşehir'e hiç de uzak değildi. Böylesi baskınlar belki Korlan'ın ordusunu yavaşlatabilirdi ama Tammu ordusu da eninde sonunda surlara dayanacaktı.

Elvin bu sabah ahıra uğrayıp Ninne'yi almamıştı. Haftalardır surların ardına hapsolmuş Huran kırması aygır saraydan surlara kadar olan mesafede bile gezmeye razıydı. Elvin Ninne'yi bu azıcık zevkinden mahrum bıraktığı için pişmanlık duydu. Halbuki sabah oğullarının mezarını ziyaret ettiğinde bu yolu tek başına yürümek hiç de aklında yoktu. Ne olup bitmişse kendini Pazar yolunda, şehrin Büyük Cümle kapısına giderken bulmuştu. Elvin bir ara geri dönüp Ninne'yi almayı düşünse de vazgeçti, dış surlar görünmeye başlamıştı zaten.

Artık ısınmaya başlayan baharın tüm alımına rağmen Altın Kadınların kadim başkenti hiç olmadığı kadar boştu. Elvin "Bu Pazar kurulamayan üçüncü gün" diye içinden geçirdi. Kraliçe halen bu haddini bilmez kuşatmaya alışamamıştı. Diyarın Hanımı biliyordu ki surların içerisinde kalmış olan kime sorsa henüz fırsat varken kuşatmayı yarıp Altınova'nın genişliğine, oradan da Büyük Adora kalesinin aşılmaz surlarının güvenliğine gidelim diyeceğini biliyordu. Ancak hiç kimse, hatta Selbine bile bunu Elvin'e söylemeye cesaret edemiyordu. "Kabul etmeyeceğimi biliyorlar." Elvin bu konudaki kararını çoktan vermişti, Akşehir'i ancak sahibine teslim edecekti.

"Peki Akşehir'in sahibi nerede?"

Bu sorunun cevabını halen kimse bilmiyordu. Elvin'in içini kemiren en büyük sıkıntı da buydu zaten. Sır Muhafızlarının ikisi de Kara Orman'da kaybolmuştu. Kraliçe Alyan Aybar ve Nola'nın ölmüş olabileceğini söylüyordu, ancak Elvin buna inanmıyordu. İnanmamaya da devam edecekti. İçindeki tek umudun kendisini terk etmesine izin veremezdi.

"Zaten herkes, her şey terk edip gitti."

Sarayla surlar arasındaki çok da uzun olmayan mesafe sona erdiğinde Elvin kendini devasa Cümle Kapısının önünde buldu. Kraliçeliğini bildiğinden bu yana Büyük Cümle Kapısı ilk defa böyle kapalıydı. Surların dışındaki zayıf kuşatmadan çok kapıların böylesine kapalı olması insana kapana kısılmış hissi veriyordu. Girişi bekleyen Altın Savaşçılar Kraliçe'yi hemen fark etmişti, ihtimal surların üzerinde bulunan kapı komutanına haber yollayan muhafızlar telaşla Kraliçelerini karşılamaya hazırlandılar. Elvin dağınık düşüncelerinin dalgınlığından olsa gerek hemen fark edilmesini de yadırgamıştı, ama şehrin bu alışılmadık tenhalığında Kraliçe'nin fark edilmemesi imkansızdı zaten.

Şimdilik otuz savaşçının koruduğu Cümle Kapısının komutanı Silya pırıl pırıl zırhları içerisinde Kraliçe'nin önünde diz çökerken "Hanım" diyerek Elvin'i selamladı. Silya menekşelerin seçkin savaşçılarından biriydi. Selbine'nin teklifine rağmen Elvin kızı kendi muhafızları arasına almamıştı. Genç savaşçının liderlik vasıfları göz dolduruyordu ve Elvin Menekşelerin iyi bir komutandan mahrum olmasını istememişti.

SIR MUHAFIZI-KIRMIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin