Fang Zhaomu dikkatsizce kapıyı açıp çıktı. Song Yuanxun, Fang Zhaomu'yu zorlamak istemedi ve bırakmak da istemiyordu. Oda kartını almadan, eli Fang Zhaomu'nun bileğini sıkıca kavradı.
Song Yuanxun'un odası asansörden çok uzakta değildi ama bir misafir salonunun yanından geçmeleri gerekiyordu. Salonun girişindeki görevli onları gördüğünde oraya gidip olayı sormak için tereddüd etti. Song Yuanxun sonunda bıraktı ve Fang Zhaomu'ya asansör düğmesine basarak yardım etti.
"Seni göndereceğim." Song Yuanxun, Fang Zhaomu'nun yanında durmak için direndi. Fang Zhaomu onu daha fazla umursamadı. Asansör geldiğinde kendi kendine bindi ve Song Yuanxun takip etti.
Aşağı kata indiklerinde bir sürü insan otelin ana lobisinde duruyordu. Saat sadece altıyı biraz geçmişti ama dışarısı karanlıktı.
Otel menajeri gibi görünen biri onlara yaklaştı. Song Yuanxun onu durdurdu ve durumu sordu.
"Bir fırtına geliyor." Menajer aceleyle ayrıldı.
Fang Zhaomu'nun büyük bir baş ağrısı vardı. Telefonunu C şehrine bu gece dönmek için bilet almak isteyerek açtı. Ancak mevcut bilet yoktu ve çıkan haberler hep Seattle'da bir fırtına çıkacağı hakkındaydı.
Song Yuanxun uzundu. Fang Zhaomu'nun yanında duruyordu ve Fang Zhaomu onun telefonun ekrana baktığını biliyordu. Onu görmezden gelmeye devam etti.
"Sadece bir gece buna katlan." Song Yuanxun, Fang Zhaomu'yu ikna etmeye çalıştı. "Yarına kadar bekle, zaten aslında 2 oda rezerve etmiştim."
Fang Zhaomu, Song Yuanxun'a baktı ve artık beyninin Song Yuanxun ile ilgili hiçbir şeyi kaldıramayacağını fark etti. Kendini koruma içgüdüsü gibi, Song Yuanxun'un ne dediğini duydu ama anlayamadı. Bir göz açıp kapayıncaya kadar, anında unuttu ve 1 kelime bile hatırlayamadı.
Lobide daha fazla ve daha fazla insan vardı. Fang Zhaomu birden kalabalıktan bir korku hissetti. Onları hareket ederken görünce korkmaktan kendini alamadı, hafifçe titrerken bavulunu sürükleyerek çıktı.
Döner kapıdan çıktığında sisli yağmurla yüzleşti. Rüzgar o kadar kuvvetliydi ki Fang Zhaomu birkaç adım geri attı. Song Yuanxun onu tutup destekledi. Fang Zhaomu kendini sabitlediğinde hemen geri gitti.
Fang Zhaomu bir oda ayırmak isteyerek telefonundan en yakın otele bakarken can çekişti.
Yağmurda ve rüzgarda yürümek burada kalmaktan iyidir.
Yağmur daha da ağırlaştı. Otelin girişi konuklar için yolcuları indirme alanıydı ve yağmura korunaklı olmalıydı. Ancak rüzgar o kadar güçlüydü ki yağmur içeri geliyordu.
Fang Zhaomu'nun ayakkabıları ve pantolonu hep ıslanmıştı. Telefonuyla, otelin konumuna baktı sonra da yürümek istercesine dışarı baktı.
En yakın otel yaklaşık 5 dakika ötede bir moteldi ve sadece 1 odası kalmıştı. Fang Zhaomu tam rezervasyon yapacaktı ama kardeşi aradı.
Fang Zhaomu'nun kafasının içinde dışarısı çok gürültülüydü ve kaotikti. Sadece rüzgarın uğuldamasını ve insanların yüksek sesle konuşmasını duyabiliyordu. Yüzü yağmurda sırılsıklam olmuştu ve kardeşinin aramasına cevap vermeden biraz düşündü.
"Fang Zhaomu,"Fang Zhaoling'in sesi baya uzaktan geliyordu. Çok mutlu gibiydi ve Fang Zhaomu'ya bağırdı, "Seni seviyorum!"
Kahkaha attı. Fang Zhaomu konuşmadı ve sessizce Fang Zhaoling'in gülmesini bitirip yanındaki kişiye açıklamasını dinledi. "Bu benim abim! —Abi, bana bir dakika ver."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Social Outcast
Short Story-Social Temperature'un Noveli- Homofobik üst X Yapışkan alt Soğuk ve homofobik bir üst, nefret ettiği kişiyle flört uygulamasında eşleşti ve diğerinin sandığından daha yapışkan olduğunu keşfetti! Yazar: Not!Pikachu / Ka Bi Qiu Social Outcast Çin nov...