Bölümler geç geliyor. Bunun farkındayım. Bu nedenle herkesten özür dilerim. Ama derslerim çok yoğun. Sınavlarım var. Fırsatını buldukça yazmaya çalışıyorum. Hikayemi okuyan,votelayan ve yorum yazan herkese çook teşekkür ederim. Yorumlarınız benim için değerlidir. İyi okumalar:))))
-Liam-
"Liam" diye fısıldadı ve yere yığıldı. En azından onu düşmeden tutabilmiştim. Omzundan vurulmuştu. Yarasından oluk oluk kan akıyordu ve bu beni paramparça ediyordu. Biraz sonra atların kişnemeleri duyuldu.
Korumalar bize silahlarını doğrultmuştu. Her an banada ateş etmeye başlayabilirlerdi. Çoğunu kendim eğitmiştim. Sanırım o yüzden bana ateş etmiyorlardı.
Birkaç dakika sonra Leo ve Grace beyaz bir atın üstünde geldiler. Yanlarında da siyah renkli bir at vardı.
Leo, Chloe'yi görür görmez çevik bir hareketle atından indi ve yanımıza geldi.
Chloe'nin yarasına baktım. Kanı durdurmamız gerekiyordu. Aksi takdirde Chloe'yi kaybedebilrdik. Ve ben bunu kesinlikle göze alamazdım. Hemen T-shirtümün birazını yırrtım ve Chloe'nin kanıyan omzuna sıkıca sardım.
Kanı durdurabildikten sonra Chloe'yi -her ne kadar istemesem de- Leo'nun kucağına bıraktım. Ben de çevik bir hareketle, siyah atın üzerine bindim.
"Leo, Chloe'yi siyah atın üstüne koy."
Önce bir tereddüt ettiysede sonra dediğimi yaptı ve Chloe'yi yavaşça ata bindirdi. Onu önüme aldım. Böylece hem atın dizginlerini hem de Chloe'yi tutabilecektim.Chloe'yi bıraktıktan sonra Leo gidip kendi atına bindi. Şimdi gitmeye hazırdık. Halâ bize silahlarını doğrultmuş olan korumalara baktım. Bizim gideceğimizi anladıklarında kenara çekilip bize yol açtılar.
Leo atını koşturmaya başladı. Arkasından bende yavaşça atı koşturmaya başladım. Korumaların yanından geçerken onlara teşekkür etmeyi de unutmadım.
Şatodan çıktığımızda arkadan atlaın toprak zeminde bıraktığı sesler duyulmaya başladı. Lanet olsun! Bu kadar çabuk mu?
Peşimize düşmüşlerdi ve atları kesinlikle çok hızlıydı. Leo'nun bir küfür savurduğunu duydum.
"İleride orman var eğer hızlanırsak onları orada atlatabiliriz."
"Tamam" dedi Leo ve atını hızla sürmeye başladı. Onun hızlanmasıyla bende hızlandım. Tabi bir yandanda Chloe'nin yere düşmemesi için ayrı bir çaba sarf ediyordum
Biraz ileride orman gözüktü. Atlarımızı ormana doğru sürdük. Arkamızda bulunan atlılarda bizi takip ediyordu.
Ormandan içeri girdiğimizde atlıların pes etmeyeceğini anladım. Ayrılmamız gerekiyordu.
"Ayrılmalıyız Leo." diye bağırdım.
"Bende öyle düşünmüştüm." Hı tabi ne demezsin.
Atlarımızı ters yönlere sürmeye başladık. Atlılarda ikiye ayrılmıştı. Peşimde şu anda en fazla 4 atlı olmalıydı.
Bir şekilde onları etkisiz hale getirmeliyim. Ama nasıl? Her zaman yanımda taşıdığım bir silahım vardı ama ellerimin ikiside doluydu. Bir elime dizginleri bir elimlede Chloe'yi tutuyordum.
Bu işten yardım almadan sıyrılmam imkansızdı ve yardım istemeliydim.
"Tom, Jack Size ihtiyacım var diye bağırdım." Bu zamana kadar beni hiç yüz üstü bırakmamışlardı şimdide bırakmazlardı. Yani sanırım.
Tom ve Jack'le çocukluk arkadaşıydık birbirimize hep destek olmuştuk ve birbirimizi hiç yüz üstü bırakmamışlardı.
Birden ağaçlarda bir hareketlilik oldu. Yukarıdan bir sarmaşıkla iki kişinin atlılara doğru nerdeyse uçarak geldiğini görünce keyifle gülümsedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA
FantasyAptal bir tatilin hayatımı kökünden değiştireceğini nereden bilebilirdim ki? -KESİT- "O bir sürü masum insanı öldürdü. Az önce kendi gözlerinle de gördün. Nasıl ona güvenebiliyorsun?" "Bazen gördüklerine değil kalbine inanman gerekir. Ve kalbim ona...