'P'

359 13 30
                                    

Merhabaa:))) Bu bölümü _rumeysa_ross_ a ithaf ediyorum. 'Yıkma Duvarlarımı' adlı kitabına bakarsanız sevinirim:)) Yorumlarınız ve fikirleriniz benim için değerlidir:)

İyi okumalar:)))

Multi; Leo ve Grace:)

Başıma aniden saplanan ağrıya gözlerimi araladım. Yine ve yine karanlık bir odada tek başımayım. Aman ne ilginç? Aslında şimdi fark ettimde şuan çok fazla korkmuyorum.

Ama tabi şuan da odada tek başımayım. Gözlerimi biraz etrafta gezdirdim. Oda çok küçüktü ve tek bir penceresi bile yoktu.

Bu oda oksijenini nerden sağlıyor acaba diye düşünürken acı gerçekler kafama dank etti. Bu odada kalan oksijenle yetinmek zorundayım çünkü dışarıdan buraya oksijen gelmiyor.

Sanırım burda oksijensizlikten ölücektim. Uyandığımda sandalyede oturduğumu fark etmiştim. Hareket etmeye çalıştım ama ellerimi ve ayaklarımı çok sıkı bağlamışlar. Kesin bileklerim moraracak ya. Son bir umut elimdeki iplerden kurtulmayı denedim. Ne kadar debelensemde hiçbir işe yaramadı. Fakat debelenmeden dolayı bileklerimden hafif kan akıyordu.

Canım yanıyordu ama dayanmaya çalılıyordum. Zaten başka da ne yapabilirim ki?

Dakikalar hızla geçiyordu ve benim oksijenim de aynı hızla tükeniyordu. Biran önce burdan kurtulmam gerekiyordu.

Şimdiden başım dönmeye başlamıştı. Gözlerim kararıyordu ama hemen tekrar eski haline dönüyordu. Artık oksijenin eksikliğini deli gibi hissediyorum.

Burdan ne kadar çabuk kurtulursam benim için o kadar iyiydi.

Kendimi gittikçe güçsüz hissetmeye başlamıştım. Sanki birisi bütün enerjimi çekip alıyordu bedenimden.

İstemsizce ağzımı araladım. Oksijenim ciddi anlamda bitmek üzereydi ve ben bunu hissedebiliyordum.

Ciğerlerim birazcık daha hava için yalvarıyordu bana.

Bilincimin yavaş yavaş beni terk ettiğini idrak etmem uzun sürmemişti.

Son bir umutla kapıya baktım. Birinin gelip beni kurtarmasını bekliyordum sanırım. Saniyeler gittikçe umudum kırılmaya başlamıştı.

İşte tam o anda kapı zorlanmaya başladı.

"Chloe!"

Bu ses, Liam!

Aman tanrım, o burada beni kurtarmaya gelmişti.

"Liam!" diye bağırmaya çalıştım ama sesim bir fısıltı şeklinde çıkmıştı.

"Geliyorum Chloe, dayan güzelim."

Güzelim demişti. Bana. O lafı söyleyen başka biri olsa sinirlenirdim ama nedense hiç sinirlenmemiştim. Aksine hoşuma bile gitmişti.

Kapı yumruklanmaya ve tekmelenmeye başlamıştı. Birden kapı büyük bir gümbürtüyle kırıldı ve içeri dönüşmüş bir Liam girdi.

Tekrar eski haline dönüşünce koşarak yanıma geldi. Ellerimi ve ayaklarımı hızlıca çözdükten sonra beni kucağına aldı.

Başımı onun göğsüne yasladım ve kokusunu içime çektim. Ne kadar da güzel bir kokusu- ne diyorum ben ya?!

Beni hücreden çıkardıktan sonra kucağından indirdi. Beni bıraktığı anda sendeledim, tam düşücekken beni belimden sıkıca tuttu.

Nefeslerimiz birbirine değiyordu. Önüme gelen bir tutam saçımı kulağımın arkasına itti.

Gözleri yavaşça dudaklarıma kaydı. Yavaşça bana yaklaşmaya devam etti. Artık benim gözlerim de onun dudaklarındaydı.

ADA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin