Labirent

220 11 16
                                    

Merhaba:)) Geçen hafta yurt dışındaydım. O nedenle ancak bu hafta yazabildim. Kusura bakmayın:)

Yorum yapıp oylarsınız çok sevinirim. Fikirleriniz benim için çok değerlidir.

İyi okumalar:)

Multi; Sadist Peter:))

"Chloe'yi hücreye kapatıcaz." diyen gardiyana gözlerimi pörtleterek baktım. Hücrenin ne olduğunu bilmiyordum ama iyi bir şey olmadığı kesindi....

Peter ise bana bakıp 'İşte şimdi bittin sen' bakışlarını atıyordu. Gardiyanın yüzünde ise hain bir sırıtış vardı.

Daha gardiyan yanıma gelmeden hesaplamalara başladım. Acaba bu gardiyanı döver miyim? Buradan kaçma olasılığım kaç? Gardiyanı ve Peter'ı nasıl etkisiz hale getirebilirim? Kafamda deli sorular.

Gardiyan bana doğru yaklaşmaya başladı. Bende hemen oturduğum koltuktan kalkıp geri geri gitmeye başladım. Gardiyan tam önümde durduğunda yapabileceğim en iyi şeyi yaptım ve kasıklarına sert bir tekme geçirdim.

Ve gardiyan inleyerek yere düşer.

Peter daha ne olduğunu anlamadan ben kapıdan fırlamıştım bile. Arkamdan koşan insansıların -insan olmadıkları için onlara böyle diyorum- ayak seslerini duyuyordum. Şimdi de kendimi The Maze Runner'da gibi hissediyorum.

Harry Potter, Percy Jackson, Teen Wolf, birazcık da Pretty Little Liars derken listemize Maze Runner eklendi arkadaşlar. Bakalım daha neler görücez. Reklamlardan sora devam edicek.

Son hızla koşmaya devam ederken omzumun üstünden arkama baktım. Bakmaz olaydım. Ya bunlar en son 2 kişi değil miydi?

Şuan da peşimde neredeyse 15 kişi var ve ben yorulmaya başladım.

Koş Chloe Koş

Evet iç sesimde Candace'a bağladı. Hadi bakalım tam gaz devam.

Önümüne dikkatlice bakınca ileride bir oda olduğunu fark ettim.

Ve o anda yapılabilecek en salak şeyi yaptım ve yere yapıştım.

Başımı kaldırdığımda şu hayatta görmek isteyeceğim son kişiyi gördüm: Peter, hunharca gülen bir Peter.

"Ne gülüyosun be komik mi?" diye tısladım çünkü ben önceki hayatımda yılandım. Çaktırmayın.

"Hahah...fazlasıyla..hahahahah" diye gülmeye devam etti Peter. Ama yani gülüşü öyle kötü adam kahkahası gibi değil. Mesela bizim çakma Voldemort öyle bir kahkaha atıyor ki. Tam kötü adam hönkürmesi yani.

Bir el kolumu kavradı ve beni sertçe ayağa kaldırdı.

"Hayvan herif yavaş be!" diye Peter'a cırladım. Fakat sonradan öğrendiğim durum ise içler acısıydı.

Benim aslında Peter sandığım kişi tek kaşlı, saçlarının yanları kazınmış, ve alnının ortasında kafam kadar beni olan bir gardiyan çıktı.

"Chloe sana bir şey diyim mi?" diye soran Peter'a döndüm.

"Nerem ona benziyo ya gerizekalı?!" diye bağırınca çocuğa hak verdim. Uzaktan yakından alakaları yok.

Sadece omuz silkmekle yetindim.

"Hadi beni nereye götüreceksiniz götüründe bitsin bu işkence." diye homurdandım.

Peter bana bakıp sırıttı. Eyvah, işte şimdi her şey bitti.

"İşkence yeni başlıyor güzelim."

"Bana bak, ben senin güzelin değilim doğru konuş."

"Senden emir aldığımı hiç sanmıyorum." dedi çok bilmiş Peter.

Şuan da çok doğru bir noktaya değindi gençler.

Cevap vermediğimi görünce bu sefer beni tutan gardiyana döndü.

"Kızı hücreye kapatın."

"Emredersiniz efendim."

Ya bu Peter sanırım yüksek rütbeli birisi. Emir falan verdiğine göre. Gardiyan beni ittirdiğinde yürümeye başladım. Düşmeden önce girmeyi amaçladığım kapının önünden geçerken, kapının üzerinde duran isme baktım. 'Theo'. Kim ki acaba bu Theo?

Tam kapının önünden geçerken çok sevgili (!) gardiyanın beni sertçe itmesiyle yere yapıştım. Şlak diye ses çıktı valla.

"Chloe...hahahahah iyi....hahahahah misin..hahahahah?"

Bana gülen Peter'a gözlerimi devirdikten sonra ayağa kalktım. Gerizekalı hâlâ gülmesini durduramamıştı. Ya zaten bu çocukta kesin bir kişilik bozukluğu var. Çünkü bunun başka bir açıklaması olamaz. Bir sadist, bir alaycı, bir sinirli.... Her güne farklı bir ruh hali var çocukta.

Yanlız hâlâ gülüyor. Anlamadım bunun neresi komik yani? Tamam belki birazcık, azıcık komik olabilir. Of tamam ya baya komik.

"Kes sesini be!" diye bağırdım.

"Nasıl ses çıktı ama? Ahahahahahah"

Gerizekalı ya cidden salak. Sadece ona göz devirmekle yetindim.

"Kesin sesinizi!" diye bir bağırtı geldi. Benim sesim erkek sesi olmadığına ve Peter'dan gülmekten konuşamadığına göre, bu kesinlikle başka biri. Peter da birden gülmeyi kesmişti. İkimizde aynı anda başımızı sesin geldiği yöne çevirdik. Ve sonuç, kocaman boş bir koridor. Kim geldiyse geldiği gibi de gitmiş anlaşılan. Ama tabi ben sorma ihtiyacı duydum.

"O kimdi Peter?"

Ve Peter Chloe'yi takmaz. Bunun sonucunda is Chloe göz devirir. Ve mutlu son.

Gardiyan yine kolumu sıkıca tuttu. Valla kolumda 5 parmak izi çıkıcak. Bu sefer da beni hafifçe ittirdi. Zaten olmazsa olmaz iki şey var:
@ Kafama sert bir şeyle vurup, bayıltma
@ Kolumda sertçe tutup, ittirme

Eğer bunları yapmazlarsa huzur bulamıyorlar sanırım. Manyak herifler.

Gardiyan beni hafifçe ittirince yürümeye başladım. Burası labirent gibi valla. Bir koridordan çıkıp diğer bir koridora gidiyoruz. Bir sağa, bir sola kafam karıştı. Sonunda diğer koridorlardan daha pis gözüken, daha soğuk olan ve daha iğrenç kokan bir koridora girdik. Gardiyan aniden durunca bende durmak zorunda kaldım. Peter azıcık ilerledi ve yerde duran bir kutudan bir şey aldı. Ne aldığını görememiştim ama buraya doğru geldiğinde gördüm.

Elinde çok kalın olmayan bir boru parçası vardı. Lütfen tahmin ettiğim şey olmasın, lütfen.

"Peter eğer bayıltcaksan daha insancıl bir yöntem kullan, lütfen"

"Bence böyle gayet iyi güzelim."

Gerçekten kafama vurmadan rahat edemiyor bu salaklar. Sanki ilaçla bayıltsalar Dünya'nın sonu gelicek. Ama yok, illaki kafama vuracaklar.

İki gardiyan beni tutarken gözümü sıkıca kapattım. Aniden kafamda hissettiğim acıyla ağzımdan ufak bir inilti kaçtı. Peter ise gülmeye başlamıştı. Sadist, dengesiz herif.

Göz kapaklarım taşıyamayacağım kadar ağırlaşmıştı sanki. Sonunda kendimi karanlığa teslim ettiğimde son duyduğum ses Peter'ın sesi olmuştu.

"Uyandığında ölmüş olmayı dileyeceksin. İyi uykular güzelim."

ADA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin