Merhabaa:)) Bu bölüm baya geç geldi. Bu nedenle özür dilerim. Ama şehir dışındayım bu nedenle yazıcak zamanım pek yok. Bu sebepten dolayı bölümler biraz kısa olabilir. Bölümleri kısa ama sık yayınlamaya çalışcağım.
Hikayeyi oylarsanız çok mutlu olurum :)
Yorumlarınız ve fikirleriniz benim için çok değerlidir.
Yazım hataları için özür dilerim.
İyi okumalar:)))
Bildiklerimi anlatmak zorundaydım. Benim hayatımı kurtaran birinin ölmesine öylece göz yumamazdım. Aslında biraz zaman kazanmaya çalışabilirdim. Peter bana sırıtarak bakıyordu.
Konuşcağımı düşünüyordu ama ben bu kadar kolay pes etmeyecektim. Biraz dikkat dağıtmak iyi olabilirdi.
Peter'a döndüm ve gülümsedim. Ölümüne sallama vakti.
"Bana bak. Sen kim olduğunu sanıyorsun? Kendini kokunç göstermeye mi çalışıyorsun? Senden korkmuyorum. Beni korkutamazsın. Ben neler gördüm senin haberin var mı? Ne zannediyosun kendini? Jack'i de öldüremezsin. Ayrıca o kadar sinir bozucusun ki."
Biraz nefes aldım. Evet bunların hepsini tek nefeste söyledim. Peter bana şaşkınca bakıyo. Anlayamadı tabi.
Ben de yüzümde zafer gülümsemesiyle ona bakıyorum.
"Bir sus kızım ya. Motorunu soğut." dedi alayla.
Neden bilmiyorum ama sonra saçlarıma yapıştı. Dengesiz, sadist, manyak bir Peter. Aman ne harika. (!)
Beni saçlarımdan tutup sürüklemeye başladı. Canım yanıyor ama ya!
"Ya bıraksana saçımı dengesiz manyak!" diye bağırdım. Ama beni takmadı. Jack'in bulunduğu odadan çıktık. Arkadan Jack'in bağırışları geliyordu ama ben ne dediğini anlayamıyordum.
Sonunda bir kapıdan içeri girdiğimizde saçlarımı bıraktı. Oh ya nihayet! Tamam kabul ediyorum, çocuk da baya güçlüymüş. Kesin birkaç tutam saç telim elinde kaldı.
Pis hayvan.
Acaba Liamlar benim kaybolduğumu fark etmiş midir?
***
-Liam-Leo, Lexa'dan bildiklerini anlatmasını istemişti. Sinirlendiğini görebiliyordum. Ben ise.....belki de hayatımda ilk kez biri için endişelenmiştim.
Ona bir şey olduğunu düşündükçe deli oluyordum ama sanırım aynısı Leo ve Tom içinde geçerliydi.
Chloe kaçırıldığından beri Tom'un suratı beş karıştı. Aslında hepimizin suratı öyleydi.
Lexa ise yeni yeni toparlanmıştı. Leo hala Lexa'nın bildiklerini anlatmasını bekliyordu.
Sonunda Lexa söze başladı.
"Ben de kaçırılmıştım. Orası..orası korkunç bir yer. Hiç kimseye acımıyorlar. Beni bayıltana kadar dövmüşlerdi. Birkaç kez de bıçakladılar..."
"Lar? Kaç kişiler bunlar?" Evet Leo'dan mükemmel bir soru.
"Bir sürü adamları var. Ama patron 2 kişi. Onların kardeş olduklarını biliyorum. Küçük kardeşin adı Peter, ama büyük kardeşin kim olsuğunu bilmiyorum."
Peter mı? Tek kelimeyle o-la-maz
***
-Chloe-
Şuan da Peter'la birlikte boş odada takılıyoruz. Daha doğrusu o telefonuyla oynuyor, bense sıkıntıdan ölüyorum.
Oha bir dakika! Ben az önce telefon mu dedim?
Hemen Peter'ın koluna yapıştım.
"Peter o elindeki ne?"
"Telefon seni gerizekalı."
"Oha. Telefon. Hani şu bildiğimiz. Konuşmamızı sağlayan alet?"
"Evet. Seni zeki beyin."
"Aman tanrımmm. Bu Ada'da da telefon var mı yani?"
"Tabiki var. Kaçıncı yüzyılda yaşıyorsun sen? dedi alayla.
Yanlız şuan ben şok. Hiç de aklıma gelmedi. Yani sonuçta gizemli bir adadayız. Peki şimdi hayati soru geliyor.
Benim telefonum nerde acaba?
Hay aksi şeytan! Ve yüzyılın salağı ödülü Chloe'ye veriliyor. Kendimi tebrik ediyorum. Telefonumu evde unutmuşum.
Of ya lanet!
Şirin kız gülümsememi takındım.
"Peter, telefonunu alabilir miyim. Lütfen?"
"Hayır." Öküz.
"Pis hayvan."
Ya sanırım bu çocuk beni takmayacak. İyi ben de onu takmam. Hıh!
"Burada kimş bekliyoruz peki?"
"Birazdan öğrenirsin."
"Ya 1 saattir burada bekliyoruz. Kim gelicekse bir zahmet acele etsin." diye hayıflandım.
Peter ise gözlerini devirdi.
"Daha 10 dk oldu Chloe."
"Doho 10 dk oldo Chloe." diye taklidini yaptım Peter'ın.
Ayıptır söylemesi ben çok iyi taklit yaparım. Eheheh.
Tahminen 15 dk oldu ve ben hala bekliyorum, bekliyorum ve yine bekliyorum. Beklemekten her yerim uyuştu zaten.
Bir süre sonra kapı açıldı ve ben gelen kişiye baktım. Aman tanrım, içeriye çakma voldemort geldi, dermişim şaka.
İçeri giren kişiyle aman tanrım didim.
Sadece bir gardiyandı. Ama ya ben bu yüzden mi o kadar bekledim.
"Chloe'yi hücreye kapatıcaz." diyen gardiyana gözlerimi pörtleterek baktım. Hücrenin ne olduğunu bilmiyordum ama iyi bir şey olmadığı kesindi....
Sizce Liam Peter'ı nerden tanıyor?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADA
FantasyAptal bir tatilin hayatımı kökünden değiştireceğini nereden bilebilirdim ki? -KESİT- "O bir sürü masum insanı öldürdü. Az önce kendi gözlerinle de gördün. Nasıl ona güvenebiliyorsun?" "Bazen gördüklerine değil kalbine inanman gerekir. Ve kalbim ona...