dusuncelerinizi satir aralarinda gormek beni cok mutlu eder🫶🏻
•••
Hissettiğim korkuyla ne yapacağımı bilmeden öylece ayakta dikiliyordum, gözlerim ondan başka her yerde dolanıyordu. Bana doğru yaklaşmaya başladığında hiçbir şey yapamadım. Gözlerimi kapıya sabitlemişken odaya yayılan telefon sesiyle ona çevirdim bakışlarımı. Sinirle cebinden telefonunu çıkardı, bana anlık bir bakış atıp aramayı açtı ve telefonu kulağına götürdü. Bir eli cebinde pencereye doğru yürüyordu. Ben de oradan olabildiğince uzaklaştım."Acil mi? Bir işi de hallet! Geliyorum şimdi."
Gideceği için rahatlayıp derin bir nefes almıştım. Bunu gördüğünde dudakları yana kıvrıldı. "Merak etme," dedi ve üzerime doğru adım atmaya başladı. "Geri geleceğim."
Önümde durduğunda nefretle baktım yüzüne. Yaklaşmaya başladığında öpeceğini anlamıştım, tam dudaklarını dudaklarıma değdirecekken yüzümü sol yanıma çevirmemle yanağıma değmişti pis dudakları.
Çenemden tutup başımı çevirdi ve dudaklarımı sertçe öptü. Geri çekildiğinde konuştu, "Geldiğimde susmak istemeyeceksin."
Kalakaldım. Ne demekti şimdi bu? Açıkça tehditti bu. Ama ne yapacaktı?
Odadan çıktığında kapıyı kilitlediğini işittim. İçime yayılan korkunun ve az önce yaşadıklarımın etkisiyle göz yaşlarım benden izinsiz akmaya başlamıştı. Topuklu ayakkabılarıma rağmen olduğum yere çökmüştüm. Dizlerimi kendime çekip sarıldığımda arkamdaki duvarın dibine sinmiştim. Bana çiçekler alan adam nereye kaybolmuştu? Belki de kaybolmamış, saklanmıştır. O halleri yalnızca maskeydi yani. Koskoca bir yıl bunu nasıl saklamayı başarmıştı?
2 Ay Önce
Kapının açılmasıyla bakışlarımı önümde duran bilgisayardan kapıya çevirmiştim şokla. Evde ben hariç kimse yoktu.
İlk gördüğüm şey kırmızı bir gül demetiydi. En sevdiğim çiçek şakayıktı, olsun, bilmiyordur. Yüzüme yayılan gülümsemeyle bakışlarımı güllerden alıp içeri giren Volkan'a çevirdim. Çapkınca sırıtarak yaklaşmaya başladı. Çalışma masamdan kalktım ve yanına gidip sarıldım. Elleri belime dolanırken bir elini çekip gül demetini arkamdaki masaya koydu ve yeniden belime sardı.
Geri çekildim ve yüzüne bakmak için başımı kaldırdım. Tam konuşacakken dudaklarını dudağıma bastırdığında karşılık verdim. Nefes nefese kendimi geri çekip konuştum, "İçeri geçsene geliyorum ben."
Beni dinlememiş elleri vücudumda gezintiye çıkmıştı. Dudakları boynumda oyalanıyordu. Sebebini bilmiyorum ama kendimi kötü hissettim. Uzaklaşmaya çalıştım zar zor. "Volkan durur musun!"
Çiçekleri gösterdiğimde hiçbir şey demeden sert bakışlarını sunarak odadan çıktı.
Gülleri odada bulunan temiz bir vazoya koyarken boş bir merakla saymıştım. 23 tanelerdi. Vazoyu alıp mutfağa girdim ve içine biraz su doldurdum. Salona girdiğimde koltukta oturmuş telefonuyla ilgilenen Volkan'a kaydı gözlerim. Gülümsedim. Vazoyu televizyonun yanında bulunan büyük, kapaksız vitrinin rafına koydum.
Yanına oturduğumda telefonunu kapatıp koltuğun üzerine koydu. "Nereden esti böyle?"
"Aradım kaç kere açmadın. Şirkete baktım orada da yoktun, ben de burada şansımı deneyeyim dedim." Yüzü şüpheli bir hal aldı. "Sahi, ne yapıyordun?"
Ne olur ne olmaz diye evin yedek anahtarı vardı Volkan'da. Bunu konuşacaktım onunla. Hiçbir zaman bunu onaylamamıştım.
Yeni farkına varıp elimi üzerimdeki gri hırkanın cebine attım ve saatlerdir varlığını bile unuttuğum telefonumu çıkardım. Volkan'dan 6 cevapsız çağrı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
LEVLÂ
RomanceSürekli güncellenecektir. Ve kesinlikle tamamlanacaktır. Kitapta tecavüz asla olmayacak, bunun normalleştirilmesine karşıyım.