5

137 5 0
                                    


"Evlen benimle."

"Ne?" Bağırarak devam edecektim ki kendine gelirmiş gibi arkasına yaslanarak yeniden konuştu.

"Yani tahmin edersin ki yalnızca kağıt üstünde. Kimse bir şey diyemez. Derlerse de karım derim, kocam dersin. Susmak zorunda kalırlar. Ayrıca işleri bozmak isteyen karşı taraflar birlikte daha güçlü olacağımızı görünce bizden tarafta kalırlar. Hem bu şekilde daha güvende olursun. İstediğin zaman bitiririz."

Artık kendi canımı da geçip şirketi düşünüyordum. Kabul etmezsem başka bir şekilde yeniden yükselemezdik.

Yine haklıydı ve içimden güvenmek geliyordu. Volkan'dan sonra kimseye güvenebileceğimi düşünmezken bu adam garip bir şekilde kendine çekiyordu. "Ama Volkan'ın ithamlarını kabul etmiş oluruz." dedim gerginlikle.

"Haklısın, ama az önce söylediğim gibi bence bunu fırsata çevirebiliriz."

Her zaman ani kararlar veren bir insandım, şu ana kadar da yalnızca birinde pişman olmuştum. O da Volkan'dı. Kendime bu güvenim nereden geliyordu bilmiyorum ama olumlu bakmıştım. Kendine olan güvenin mi yoksa ona mı?

Nedense onu zaten tanıyormuşum gibi hissediyordum.

"Sözleşme hazırlayacağız. Evlilik sözleşmesi."

Dudakları yana kıvrılır gibi oldu. "Maddeleri sen hazırlayabilirsin, ne dersen kabulüm."

Kalakalmıştım. Bu kadarı fazlaydı ama. "Daha beni tanımıyorsun bile, nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsun?" dedim.

"Tanımadığımı sana düşündüren nedir?" dedi yeniden kollarını bağlayarak.

"Tanımaman." dedim net bir sesle. Yarım ağız güldü. "Zaman her şeyi gösterecek. Her neyse bugün şirkete git, istediğin maddeleri hazırla. Halledelim. Sonra da yarın bir nikah kıyalım. Basın da orada olur?" Soru kelimesi yoktu cümlesinde ama soruyordu. Kaba adam.

"Tamam, uyar bana."

"Yarın sabah 10 civarı nikahı kıysak, ne zaman eşyalarını toplayıp buraya gelmiş olursun. Ben planlı bir adamım." dedi ciddiyetle. Gözlerimi devirdim. Sabahın köründe derdi neydi?
"Burada kalmama gerek yok bence." dedim ama ben de bunun saçmalığının farkındaydım. İllaki anlaşılırdı farklı evlerde kaldığımız. Bu yüzden devam ettim. "Tamam, yarın hallederim her şeyi."

"Güzel. Bu arada şoför hazır aşağıda. İstediğin zaman çıkabilirsin. Elbise veya gelinlik, her neyse işte almayı da unutma." dedi ve bir şey dememi beklemeden kalktı. Odadan çıkmadan önce de yeniden konuştu.

"Yanında ne olur ne olmaz diye korumalarım olacak. Ayrıca bir sıkıntı çıkarsa haberim olsun. Lütfen." dedi ve odadan çıktı. Lütfen demeden önce biraz beklemişti.

Oflayarak üstümü başımı düzelttim, ilk geldiğimde odanın köşesine koyulmuş olan siyah topuklu ayakkabılarımı giydim.

Yatağın üzerinde gördüğüm telefonu bana bıraktığını anlayınca aldım ve açtım. Telefonda sadece kendi ismiyle kayıtlı numarası vardı.

Pencereden dışarı bakınca arabanın hazır olduğunu görüp evden çıktım. Kapının önündeki arabaya adımlarken şoför kapımı açmıştı. Derin bir nefes alıp bindim.

"Hangi şirketinize gidecektiniz Levla Hanım?"
Dünyanın çeşitli yerleri dahil birsürü şirketimiz vardı. Holdingden yönetiyordum buradakileri, şirketten kastım da holdingdi aslında. Alışmıştım şirket demeye.

LEVLÂHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin