IV

697 92 46
                                    

" Kanka kola mı fanta mı?"

" Kola."

" Rosie ile bana da kahve alın."

" Bana da bir çikolata lütfen."

Yanımdan çıkan minnak sesin sahibine bakışlarımı döndürdüğümde bu görüntüye hayranlıkla baktım.
Hongjoong kedi gibi yanıma sırnaşmıştı.
O kadar tatlıydı ki, her yerini öpmek istiyordum.

Derin bir nefes alıp bakışlarımı başka yöne çektim. Daha fazla bu güzelliğe bakmamalıydım.

Okuldan sonra hep birlikte kafeye gelmiştik. Kafe oldukça doluydu ve hava da çok sıcaktı.
San'a baktığımda sabahtan beri kafasını kaldırmadan mesajlaştığı kişi ile hala mesajlaştığını gördüm.
Artık şüphelenmeye başlamıyor değildim. Sevgilisi varsa bundan haberimiz olmalı diye düşünüyordum. Ama belkide flörtüydü.
Sırıttım.

" Bugün alt sınıflardan bir kaç kişi seni soruyordu joongie."

Jennie Hongjoong'a doğru konuştuğunda kaşlarımı çattım. Hongjoong'un alt sınıflardan arkadaşı yoktu.

" Kim sordu?"

Dedi Hongjoong umursamaz bir sesle. Dikkatle Jennie'nin ağzından çıkacak kelimeleri dinlerken kalbim hızlanmaya başlamıştı. Neden benim Hongjoong'umu soruyorlardı? Neden?

" Tanımıyorum. Seninle konuştuğumuzu gördü herhalde ondan geldi yanıma. "

" Benim niye yanıma gelmemiş?"

" Açıkçası orasını bilemiyorum."

Kaşlarım gittikçe çatıldı.

" Erkek miydi?"

Diye sordum.

" Evet ikisi de erkekti."

Sinirlenmeye başlamıştım. Hongjoong ile aralarında hiçbir bağlantı yokken onu sormaları saçmalıktı.

" Amaan boşver. "

Hongjoong aynı umursamaz tavır ile başını boyun girintime yerleştirdi.
Ona döndüm.

" Tanıdığın birileri değildir değil mi?"

Diye sordum gözlerinin içine bakarak. Elini elime kenetleyince nefesim kesildi. Tüm dikkatim ikimizin uyum içinde birleşen ellerimize kaydığında yutkunmamak için kendimi sıktım.

" Tanıdığım birisi olsa beni niye jen'e sorsun? Her neyse umrumda değil zaten."

Birbirine kenetlenen parmaklarımıza onun da benim gibi hayranlıkla baktığını görünce kalbim yerinden çıkacakmış gibi attı.

Gülümsüyordu...

" Hwa baksana."

Ellerimizi hafif kaldırdı bana göstermek amacıyla.

" Parmaklarım seninkilerin arasında kayboldu sanki."

Kırkırtılarını duyduğumda o an öleceğimi hissettim. Bir insan nasıl bu kadar güzel gülümseyebilirdi?

Dayanamayıp birbirine kenetlenen parmaklarımızı yüzüme yaklaştırdım ve onun elinin üstüne nazik bir öpücük bıraktım.

Bana gülümsedi.

Siparişlerimiz geldiğinde hepimizin dikkati masadaki yiyecek içeceklere gittiğinde Hongjoong da elini çekmiş ve çikolatasına uzanmıştı.

Ben de kendim için söylediğim kolayı önüme çektim.

Hongjoong'un çikolata paketiyle adeta bir savaşın içerisine girmiş olduğunu görünce gülmeden edemedim.

" hwa açar mısın~"

just friends | seongjoong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin