" Hwa bebeğim hadi kalk artık şu sıradan."
Jennie'nin dürtüklemesi, gözlerimin aralanmasını sağlarken ne zamandır bu halde sıranın üstünde uyuduğumu sorguladım.
Başımı yavaşça sıradan kaldırdım ve etrafıma doluşmuş arkadaşlarıma baktım.
" Boş dersten beri uyuyor. "
Dedi San beni gözleriyle süzerken. Rosè gülümsedi ve hemen yanıma oturdu.
" Kalk bir şeyler yapalım hwa~"
" Ne yapacağız?"
" bilmem, bahçeye çıkarız. Bak iki derstir uyuyorsun zaten sıkılmadın mı?"
Üzerimde anlamlandıramadığım bir yorgunluk vardı. Zaten hafta sonunu da full uyuyarak geçirmiştim ama hala kendimi uykusuz hissediyordum.
Şimdi ise bir yanım gözlerimin içine umutla bakan arkadaşlarımı kırmamak için bu teklifi kabul etmemi söylüyordu.
Sanırım böyle olması daha iyiydi hem hava almış da olurdum." Peki."
Yunho bir kolumdan Rosè de diğer kolumdan destek verdi ve ayaklandım. Benimle bu denli ilgilenmeleri ve ben uyurken başımda beklemeleri istemsizce yüzüme bir tebessüm katmıştı.
Gülümsedim.
Ama gözlerim, ayağa kalkmamla beraber hemen öteki uçta Hyunae ile konuşan Hongjoong'ta takılı kalınca gülümsemem anında solmuştu.
Bana bakıyordu.
Gözlerimi saniyeler içerisinde başka yöne çevirdim ve bakışlarım bu sefer San'ı buldu." E hadi gidelim o zaman."
Yunho'nun söylediği şeyle hepimiz onaylayıcı mırıltılar çıkararak yavaş yavaş kapıya doğru yürümeye başlamıştık.
Ona bakmamak için kendimle cebelleşiyordum resmen. Ama lanet olsun ki bu çok zordu.
Hafta sonundan beri onu aklımdan silmek için birçok yol denemiştim ama hepsinde başarısız olmuş ve gecenin sonunda yine onun hayali ile uykuya dalmıştım.
Ama bu doğru değildi.
Yaptığım tek şey kendi kendime zarar vermekti ve benim buna artık bir dur demem gerekiyordu.Düşüncelerimden San'ın kolunu omuzlarıma atması ile kurtuldum.
" Uykunu açmak için kantinden bir şeyler alalım tamam mı?"
Kafamı salladım. Bana olan şevkatli bakışları kendimi az da olsa iyi hissettiriyordu. Çünkü en azından yanımda destek alabileceğim arkadaşlarım vardı, ben düşsem onlar beni kaldırmakta hiç tereddüt dahi etmezdi. Bu yüzden kendimi iyi hissediyordum.
En azından ağladığımda başımı yaslayacak bir omuz bulacaktım.
" Tamam."
Hep birlikte sınıftan çıktık.
Sınıftan çıkarken ona dönüp bakmamıştım ve bu yüzden daha iyi hissetmiştim.Bahçeye adımımı atar atmaz derin bir nefes çektim içime. Sanırım buna son zamanlarda çok fazla ihtiyacım vardı.
" Seonghwa da yanımızda olduğuna göre ekip tamam! Şimdi ne yapıyoruz?"
Jennie'nin söylediği şey duraksamamı sağlamıştı. Kaşlarım çatıldı. Hongjoong da ekibimize dahildi ama giderken onu almamıştık bile. Ben onunla konuşmuyor olabilirdim ama diğerlerinin onunla bir sorunu yoktu ki.
" Hongjoong'u neden almadınız? "
Diye sordum kısık sesle San'a yönelik olarak.
O da aynı kısık tonda konuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just friends | seongjoong ✓
FanfictiePapatyalarım soldu. Kuşlarım cıvıldamayı bıraktı. Sen bana duygusuz baktığın her an ben binbir defa daha öldüm sevgilim. [seongjoong #1] [seonghwa #1] [chaennie #1] [hongjoong #1] 一 ©teddystick