XV

559 80 55
                                    

Üstümde biraz daha hareketlenirken burnunu boynuma sürttü.

Nefes alamadığımı hissediyordum. Bu kadar yakındık, sevdiğim adam kucağımda uyuyordu ve ben heyecandan ne yapacağımı şaşırmıştım.

Hongjoong'un bana karşı olan bu rahat tavırlarına alışıktım ama ona karşı hislerim olduğu için ister istemez etkileniyordum, o bundan habersiz...

Derin bir nefes çektim kokusundan. Bu koku, sabahtan beri içtiğim haplardan daha iyi gelmişti bedenime. Yeniden canlanmıştım sanki, kendimi çok iyi hissetmiştim...

Bana iyi gelen tek şeydi. Ne yaparsa yapsın, gözümün önünde başkasına gülümsese ve onun elini tutsa bile, ben yine dermanımı onda bulacaktım.
Bu gerçek gün gibi ortadaydı. Ondan vazgeçemiyordum; geceleri gözlerim kan çanağına dönene kadar ağlamama sebep olan kişi aynı zamanda beni dünyanın en mutlu insanı yapıyordu.
Kokusu, varlığı tüm yaralarımı sarıyordu. Bedenime dokunan bu parmakları, bir merhemmiş gibi adeta beni iyileştiriyordu.

Ama o bunların hiçbirini bilmeden yapıyordu.

Şuan kucağımda masum bir şekilde uyuyor olması da bunun kanıtıydı.

" hwa~"

" Bebeğim?"

" Uyuyamıyorum."

" Neden? Rahatsız mısın?"

" Hayır ondan değil. Uyumam için arada bir saçımı okşaman ve boynuma öpücükler bırakman gerekiyor! Böylece mayışıp uyuyabilirim."

" Ah, öyle mi?"

" Hıhı."

Bu bebekten farksız davranışları bende kalp bırakmamıştı. Resmen onun için deliriyordum.
Bu kadar masum ve güzel olmayı nasıl başarabiliyordu?

Dediğini yaptım.
Saçlarını okşamaya başladım. Bu güzel ve narin tutamlar ellerimin arasında kayarken huzurla daha çok sarıldı bana.
Sonrasında kafamı boynuna eğip çok yavaş bir öpücük bıraktım. İçim titremişti. Bunları her ne kadar arkadaşça yapmak istesem de yapamazdım.

Farkında değildi ama bana sevgilisiymişim gibi davranıyordu...

" hwa~"

" söyle meleğim."

" Beni ne kadar seviyorsun?"

Mayışmış sesi, beni benden alırken bir an ne dediğini algılayamamıştım.
Ama sonrasında anlar anlamaz gülmeye başladım elimde olmadan.

" Bunu soruyor musun gerçekten?"

" Duymak istiyorum."

Gülmemi yavaşça bitirdim. Kafasını kaldırıp tam hizama getirdi ve gözlerime sabitledi gözlerini.

Bu gözlerde aşkı görmeyi her şeyden çok isterdim...

" Seni çok seviyorum Joongie."

" Çok derken neyden kastediyorsun anlamıyorum. Daha açık olmalısın. "

Hedefi beni delirtmek miydi bilmiyorum ama ulaşmıştı.
Ona olan sevgimi anlatmaya bile sığdıramazken o normal bir şeymiş gibi soruyordu.

Sana aşık olduğumu söylesem ne yaparsın kim bilir...

" Çok derken kast ettiğim şey evrendeki her şey. Yani seni her şeyden çok daha seviyorum."

Kulağına yaklaştım.

" Sen benim en özelimsin."

Kalp atışlarımı hissettim. Keşke bunu arkadaşça algılamasaydı...
Keşke bir kez olsun gözlerimde senin için haykıran aşkıma şahit olsan Hongjoong...

" O zaman benden neden kaçıyorsun? "

Duraksadım.
İşte tam şuan bu konuyu açmasını beklemiyordum.

" Senden hiçbir zaman kaçmadım" ben kendimden kaçtım.

" Okula doğru düzgün bile gelmedin, gelsen bile artık eskisi gibi her teneffüs birlikte takılmıyoruz. Benim yüzümden mi hwa?"

Sessiz kaldım.

Gözlerindeki hüzün gittikçe arttı.

" Özür dilerim, ben mi sokuyorum aramıza bu soğukluğu anlayamıyorum inan bana hwa. "

" Sen mutluysan ben hep mutluyum Hongjoong. Düşünme bunları. "
Düşünme bunları, ben senin yerine düşünüp kendime dert ederim.

" Ama böyle olalım istemiyorum."

Yüzünü yüzüme yaklaştırdı. Nefesini hissetmiştim. O an sadece bir saliseliğine -ne bir dakika ne de bir saniye- sadece bir saliseliğine gözlerim pembe dudaklarına kaydı.

Sonrasında hemen çektim bakışlarımı. Bir günah işlemekten korkarmışçasına çektim.

" Hep eskisi gibi olalım tamam mı? Aramıza soğukluk girmesine izin vermeyelim olur mu hwa?"

" Olur tabiki güzelim."

" Sen her zaman en yakın arkadaşımsın."

Tekrar bana sarıldı ve kafasını boynuma gömdü.

" Bu hiçbir zaman değişmeyecek."
Yani hiçbir zaman bizim için asla mı bir şans olamayacak Hongjoong?

" Biliyorum meleğim. "

Boynuma minik öpücüklerini sıralarken hissettiğim huzurla gözlerimi kapattım.
Keşke bu anı dondurabilseydim, keşke sadece hep bu anda yaşayabilseydim.

Gelecekten korkuyordum.
Bir gün her ne kadar bana söz verse de bir gün beni unutacaktı. Belki isteyerek olmasa da unutmak zorunda kalacaktı. Kendi hayatı, evi, işi ve belkide karısı olacaktı.
Bense onun hafızasında eski bir en yakın arkadaş olarak kalacaktım.

Acı ama gerçek.

O yüzden tam şuan, kollarımın arasında olan bu güzel ve narin bedeni hiç bırakmamak istiyordum.
Hep benim kucağımda böyle bir bebek gibi kalsın istiyordum.

Ona bakardım.
Onun için her şeyi yapardım.
Ama o bunu kabul etmezdi.

Bana çok değer verdiğini söylüyor olabilirdi ama iş farklı anlamlara ve duygulara gelince bana dur demesini tereddüt etmeden söylerdi.
Onu çok iyi tanıyordum.

" Seni seviyorum hwa."

" Ben de seni seviyorum."
Ben de seni seviyorum sevgilim.

just friends | seongjoong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin