" Selam gençler."
Masamıza doğru seslenen çocukla bakışlarımı o tarafa çevirdim. Sanırım bu Mingi olmalıydı. 2 gündür grubumuzun dilinden düşmeyen o çocuk...
" İşte Mingi de geldi."
San ayağa kalkıp arkadaşını selamladıktan sonra Mingi de bir sandalye çekip oturmuştu, boş olan Yunho'nun yanına.
Ona 'hoş geldin' diyerek tebessümlerimizi sunduk. Hepimizin ısrarı üzerine San onu bizimle buluşmaya davet etmişti ve o da bizi kırmayıp gelmişti.
Ve şunu söylemeliyim ki, gerçekten fotoğrafta göründüğünden çok daha yakışıklıydı.
" Bizi kırmayıp geldiğin için gerçekten minnettarız."
Rosè sıcak bir gülümsemeyle konuştuğunda ona hak vermiştim. Normalde Mingi başka bir şehirde yaşıyormuş ama buraya zaten San'ı ziyaret etmeye gelecekmiş. Bu yüzden bizim de vesile olmamızla bir gün daha erken gelmiş oldu.
" Sizinle tanışmayı ben de çok istedim açıkçası. Uzun zaman sonra Sanniemin arkadaş edinmiş olmasına gerçekten çok sevindim ve ben de sizlerle tanışmak istedim."
Yunho asla bakışlarını yan tarafına çevirmezken ben dahil chaennie ikilisi gözlerimizi Mingi'den alamıyorduk.
Artık tanışma faslına geçmiştik. Hepimiz kendimizi tanıtırken aslında Mingi ile yaşıt olduğumuzu öğrenmemiz bana bir tık garip gelmişti. Belki bizden bir iki yaş büyüktür diye düşünüyordum ama aynı yaştaydık.
Mingi hepimiz ile tanışmış en sonunda bakışları Yunho'da durmuştu. Ona birkaç saniye baktıktan sonra hafifçe öksürüp "selam ben Mingi" demişti. Bizim öküz Yunho ise çocuğun varlığını daha yeni görüyormuş gibi ona bakıp kekeleyerek kendini tanımıştı.
Bu çocuğa ne oluyordu bilmiyordum ama ne zaman Mingi konusu açılsa bir garip oluyordu. Dikkatimden kaçmamıştı.
" Çok cana yakın çocuklarsınız harbi, sevdim sizi ben."
Mingi dişlerini göstererek gülümsediğinde gülümsemeden edemedim. Çok tatlıydı ve gerçekten iyi biriydi. Sanırım arkadaş grubumuza dahil etmekle doğru bir karar vermiştik.
" Sen hangi lisede okuyorsun Mingi? "
Diye sordu Jennie. Başka bir şehirde okuduğu için merak etmiş olmalıydı.
" Busan'daki merkez lisede. Aslında buraya çok uzak değil metro ile 30 dakika."
" Keşke aynı lisede okusaydık o zaman daha çabuk kaynaşabilirdik. "
" Haklısın. Ama benim için problem değil istediğiniz her zaman telefon açın, buraya gelmem bir saatimi almaz. "
" Hep sen mi geleceksin belki bir gün biz geliriz? "
" Çok güzel olur. Sizi en iyi şekilde ağrılarım. San bilir, arkadaşlarıma çok değer veren biriyim. "
" Adamsın. "
Rosie'nin söylediği şeye gülmemek için kendimi tutarken bakışlarımı Yunho'ya çevirdim. Muhabbete katılmıyordu.
" Yunho sen Mingi hakkında ne düşünüyorsun? "
Sanki içimi okumuş gibi ona sormuştu Jennie. Rosè ile iki gündür Yunho'yu sıkıştırıp Mingi hakkında atışıyorlardı ve hep ikisi galip geliyordu tartışmada. Yunho nedense fazla durgun ve umursamaz davranıyor gibiydi.
" Ne düşünebilirim? "
" Sence iyi mi? Onu sevdin mi? Hadi ama sabahtan beri Hongjoong ile ikiniz gömüldünüz o telefonlara ağzınızdan cımbızla laf alıyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
just friends | seongjoong ✓
FanficPapatyalarım soldu. Kuşlarım cıvıldamayı bıraktı. Sen bana duygusuz baktığın her an ben binbir defa daha öldüm sevgilim. [seongjoong #1] [seonghwa #1] [chaennie #1] [hongjoong #1] 一 ©teddystick