VII

570 82 33
                                    

" Üşüdün mü meleğim?"

Göğsüme sıkıca sarılmış sevdiğim adama baktım. Hava esiyordu, büyük ihtimal üşüyor olmalıydı. Zaten üstünde incecik bir ceket vardı.

" Biraz."

Bu cevabı alır almaz üstümdeki hırkayı çıkarmaya başladım. Ne kadar itiraz etse de doğruldu uzandığı yerden.

" Hayır hwa, benim yüzümden sen donacaksın, gerek yok."

Onu dinlemeden hırkayı çıkardım. Sonra geri göğsüme uzanmasını sağladığımda hırkayı üstüne örtmüştüm. Havalar o kadar garipti ki bir gün sımsıcak olurken diğer gün soğuk rüzgarlar esebiliyordu.

" Beni önemsemeni seviyorum. "

Mırıladanarak söylediği şeye gülümsedim. Onu kendimden bile çok önemsediğimi bilse bu kadar normal bir tepki verir miydi acaba?

Saçlarının üstüne sıcak bir öpücük kondurduğumda gülümsediğini hissetmiştim. Ellerimizi birbirine kenetledi.

" Hwa~ bir gün günü birlik bir şeyler yapalım mı? Çok sıkılıyorum ev okul ikileminden."

" Olur. Sen ne istersen yaparız meleğim."

" Mesela lunaparka gidebiliriz!"

Heyecanla kurduğu cümleye tebessüm ettim. Gözüme o kadar sevimli geliyordu ki...

" çok güzel olur. "

Verdiğim cevaptan memnun bir kaç mırıltı çıkarınca iç geçirdim.
Teneffüsün bitmesine 7 dakika kalmıştı. Biraz daha burada durabilirdik.

Aramızda oluşmuş bu kısa sessizliği birden gelip masamıza gürültü ile oturan bir yabancı bölmüştü.

" Selam! Sen Hongjoong olmalısın değil mi? Ve sen de Seonghwa?"

Kaşlarım havalansa da evet anlamında başımı salladım. Minyon tipli bakımlı sarışın bir kız tam karşımıza oturmuş ve masaya da ders kitaplarını koymuştu.

Bu bizim sınıftan olmalıydı.

" Ben Hyunae. Aynı sınıftayız ama pek konuşmadığımız için belki beni tanımıyorsunuzdur diye kendimi tanıttım. Size önemli bir konuda danışmam gerekiyor."

Sandalyesini daha çok çekti ve önünde duran kitaptan bir sayfa açtı.

" Daha doğrusu Hongjoong'a danışmam gerekiyor. "

Gülümseyerek Hongjoong'a baktığında kitabı onun önüne itmiş ve masadan kalkıp hemen onun yanına geçmişti.

" Kimyada iyisin değil mi? Bana yardım eder misin?"

Hongjoong birkaç saniye afallamışçasına kitaba baktı. Sonra karşısında kendisine tebessümle bakan kıza gülümsemeye çalışarak kafasını salladı.

" Yanii, iyi sayılırım."

" Bana bu soruyu anlatman gerekiyor. Lütfen. Hoca okulda yokmuş da, normalde ona soracaktım ama okulda olmadığını öğrenince aklıma sen geldin ve sana sormak istedim."

" Anlatayım."

Hongjoong kitabı önüne çekmiş soruyu incelerken onları seyrediyordum. Kız Hongjoong'un tam yanında duruyor, ona oldukça yakındı. Bu görüntüden pek keyif almasam da sesimi çıkarmadım ve Hongjoong'umun soruyu anlatışını izlemeye başladım.

" Ve buradan da sonuca ulaşmış oluyorsun. Basitti, neresini anlamadın ki?"

" Bir dakika, o iki nereden geldi?"

" Bak şimdi..."

Hongjoong tekrardan anlattıklarının üstünden geçerken onları kenardan izlememe rağmen soruyu ben bile anlamıştım. Tamam kimyam çok iyi değildi ama berbat da değildi.

Bu konuda Hongjoong ile asla kıyaslanamazdım.
Sınıftaki en iyi kimya notlarına sahip oydu. Derste not almasa bile hocayı dinlemesi ile hemen kapıyordu her şeyi. Ve beni kendisine yine hayran bırakıyordu.

Gözlerimi ondan alamadım bir süre. Bir insan nasıl bu kadar mükemmel olabilirdi ki? Yan profili bile kusursuzdu. Her gün bu güzel yüze bakıyordum ama sanki her gün ilk defa görmüşüm gibi aşık oluyordum ve bakmaya doyamıyordum.

" Haa şimdi anladım. Aslında bu kadar basit olduğuna inanamıyorum! Teşekkür ederim Hongjoong."

Kız ani bir hareketle Hongjoong'a sarılmaya yeltendi. Hongjoong da onu geri çevirmemiş ve kabaca sarılmıştı. Kız gülümseyerek eşyalarını toplarken zil çalmıştı.
Hongjoong da ona gülümsüyordu. Nezaketen mi gülümsüyordu yoksa içinden geldiği için mi bilmiyordum...

Ama kızın bu yakın davranışlarının pek hoşuma gittiği söylenemezdi.

Zil çaldığı için biz de artık oturduğumuz yerden kalkmış ve okula doğru yürümeye başlamıştık.

just friends | seongjoong ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin