Merhabaaa <3
Lütfen bol bol yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın. Hepinize keyifli okumalar <3
Bölüm Şarkısı; Glass Animals, Heat Waves
BÖLÜM. 17: "ÂŞIK OLMA POTANSİYELİ"
•MİRAY•Çadırlarımıza giden yolu geri yürürken etrafımızdaki karanlık ormandan tam anlamıyla ürküyordum. Neredeyse bir yabaniliğin ortasındaydık ve önümüze bir ayının ya da kurdun çıkmaması ihtimâli yoktu. Bu sebeple, yani tamamen korkudan -belki de değil- Doğukan'a fazlasıyla yakın yürüyor ve girdiğim kolunu sıkıca tutuyordum. Onun önümüze atlayabilecek zibilyon canlı üzerine hiçbir korkusu yokmuş gibi görünüyordu.
"Hava da çok soğuk."
Sohbet girişimim üzerine, "Sarılarak uyursak üşümeyebiliriz," diyerek gülümsedi.
"Ya da uyku tulumumuzu kullanırız."
"Öyle diyorsan..."
Başımı çevirip ona baktım. "Ya da dediğin gibi sarılarak uyuruz."
Birden gülmeye başladı ve kolunu benden çekerek omzuma attı. Vücudumu kendininkine yasladığında bu yakınlığı büyük bir memnuniyetle kabul ettim. Hemen dibimde olduğu her an, aslında gözlerimin onu seçebildiği herhangi bir mesafede bile içimi kıpır kıpır eden bir şeyler oluyordu.
Dün akşam yaşananları hatırlamam konusunda endişe etmesi beni işkillendirmişti çünkü benim olmam muhtemelen rezilliklerimin bir benzerini onun da yaptığını gösterirdi. Ama parça parça anlar hariç hatırlamayacak kadar sarhoştum.
"Sıradaki durağımız neresi?"
Çadırların olduğu alana girerken kimseyi rahatsız etmemek için neredeyse fısıltıyla sorduğum soru karşısında başını bana çevirmedi bile. "Bilmem. Farkına varmadın mı hâlâ, hiçbir zaman nereye gideceğimizi bilmiyoruz."
"Ama bir hafta sonra Antalya'da olacağız."
"Bir hafta sonrasını düşünmeye gerek yok."
Sessiz kaldım. Aklımın bir tarafı, günler sonra bu tatilin bitmesinde ve benim kazandığım üç insanla yollarımızı ayıracak olmamdaydı. O günün gelmesini istemiyordum; ilk defa gelecek hakkında düşünmek endişe verici değil, hüzün doluydu.
"Haklısın," diyerek düşüncelerimi kovmaya çalıştım.
Doğukan'ın çadırına gitmeden önce benimkinin yanından geçtiğimizde Doğukan durarak içeri uzandı, dağdaki bu göle çıkmadan önce artık mecburen almak zorunda kaldığım uyku tulumunu eline aldı. Kendi çadırına gidip içerisine benimkini de yerleştirdikten sonra terliklerini çıkartarak içeriye girdi. Bir süre sonra gözle görülmüyordu ve ben aşırı gereksiz bir heyecana kapılmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DENİZ DALGALARI ve KUM TANELERİ
Roman pour Adolescents"Tüm gece hüzünlü bir melek gibi burada takılmana izin verecek değilim." Hiç tökezlemeden ayağa kalktı, sol elini koluma yerleştirip beni çekti ve yanında dikilmeme sebep oldu. Boyu en az benimkinden on beş santim daha uzundu. "Hüzünlü bir melek m...