Bugün burada iki hafta daha geçirmiştim. Aynadan her gün kendime bakıp, izlerin silinişini saniyesi saniyesine izliyordum. İzler tamemen denilecek şekilde iyileşmişti. Testislerim de ki doku eski haline tamamen kavuşmuştu. Tek farkla tenim artık farklıydı.
Tek bir benim dahi yoktu. Oldukça yumuşaktı, çıplak kalınan her saniye parmak uçlarımı gezdirebilecegim türden... Saf beyazdı ama en güzel istenilecek görünüşe sahipti. Belki kendimi kandırıyorum, bilemezdim ama meme tomurcukarım dahi pirsing takmadan istenilen büyüklükteydi.
Estetiği harikulade tasarlanmıştı. Bu iki hafta sonunda kendini daha da belli etmişti. Ya da harelerim kabul etmek istemediğim görünüşüme alışıyordu. Son bir haftadır daha da hoş geliyordu, tüm hassas dokularıma kadar vücudum.
Evlendi mi bilmiyorum ama belki sevgilim olan adam bu halimi daha çok severdi. Yumuşaktı, pürüzsüzdü...
Yine de bunları düşünmek saçmaydı. Buradan bir gün gidebilecek miydim bu bile bilinmiyordu. Üzerime kilitlenen bir kapı vardı, sadece akşamları bir kez açılan veya bazı günler hiç açılmayan.
Galiba kaçacağı mı düşünüyordu. Belki de doğru düşünüyordu. Sonuçta uyandığımdan beridir onun emirleriyle yaşıyordum. İki haftadır üzerim de vücut hatlarımı sıkan bir tulum vardı. Bana bunları giyeceksin demişti, ben de giymiştim.
Banyo olarak ise kendimi her gün ıslak bezle siliyorudum. Tabi çıkartıp üzerime tekrar değişik renkler de giydiğim dapdar bir tulum olduğundan, bazı günler bunu da yapmak istemiyordum. Vücudumla bütün olmuştu neredeyse artık.
Bunların yanı sıra günlerim burada geçtikçe her gün sıkıntım daha fazla artıyordu. Kendi ayak seslerimden başka ses kulaklarıma ilişmiyordu. Yapacak hiç bir şey yoktu. Sadece önüme koyulan renkli kalemler vardı. Daha da değişik şeylerin geleceğini de söylemişti. Ama şimdilik sadece kalemler ve defterler vardı, onlara da ellerim varmak istemiyordu.
Eskiden çok kötü çizerdim. Bunu düzelte bilmek için de hiçbir zaman iyi bir öğretici olmamıştı. Bu yüzden her halde nerede olursa olsun çizim yapmak sinirlerimi bozuyordu.
Ama aklıma gelen ve beni yapmak için teşvik eden düşüncelerle, kalemlere kayan bakışlarım yüzünden bir anlık kıkırdamıştım. Ardından ise ayaklanarak kalemlerin olduğu masaya gidip elime siyah renk bir kalem aldım.
Duvarıya iyice yaklaştıktan sonra elimi kaldırarak ilk cümle mi bu duvara yazdım. 'Kim Taehyung aptal.' bunu yazıkça yazmaya devam ettim. Baya bir yazmamla bu sefer 'doktor bozuntusu' yazmaya devam ettim.
O bir suçlu...
Beni kurtardı.
Pezevenk, Park Jimin'i hapis etti.
Park Jimin, nerede olursa olsun yer zaman fark etmezsizin hapis olmaya sanki mahkum.
Sinir bozucu ama gördüğüm fotoğraflar bana bu deriyi verdiği için ona teşekkür etmemi, minnettar olmamı istiyor.
Kim Taehyung'u, siktim öldü.
Böyle yazılarla duvarıyı renklendirip, baktığım da güle bileceğim bir şeyler yapmış olabilirdim. Hayatsız gibi durmadan oturmak cidden artık basmıştı.
Daha sonra durmadan sevgilimin adını yani 'Jungkook'u' yazmaya başladım. Yanına seni seviyorum yazmayı ihmal etmezken küçük bir kıkırdama bırakmıştım. Uzaklaşıp dakikalar içinde duvar da baya bir yeri yazdığımı görmemle geri çekilerek yazdıklarıma bakmıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♰Sálvame♰
FanfictionÜnlü estetik cerrahı, deneyin de kullandığı oğlana kalbini kaptırmıştı. "Jeon Jungkook, sevgilin seni arıyor park Jimin..." Başlangıç: 22.Eylül.23 Bitiş: 02.Kasım.23