O günden, öpüştüğümüz günden bu yana üç güncük geçmişti. İki gündür içim de daha başka bir mutluluk vardı. Miğdem de kelebekler uçuşuyor, kalemi kağıda çarptıkça daha güzel görünüyordu gözüme. Saf duygularla serpiştirilmişti sanki kalbime bu mutluluk. Elim de değildi sadece gülümsüyordum.
Masaya beni yemek için çağırdığın da bile gülümsüyordum. Ona bakamıyordum, gözlerine gözlerimi değdiremiyordum ama her lokmamı ağzıma atışım da mutluluktan kahkaha atmamak için yanak içlerimi ısırıyordum.
Yemeğini çiğnerken bana baktığı bakışlarını bir anlık fark etsem utançla gözlerim dört bir yanda geziyordu. Bunu fark etmiş gibi de bakışlarını bir daha bana değdirmiyordu. Yemekten kalkmamızla ise hizmetliye bir kaç kelime söyleyip yanımdan ayrılıyor ve beni masa da yalnız bırakıyordu.
Buna birazcık kırılsam da bu içim de ki mutluluk kırılmaktan anlamıyordu. Aklım hüzne kayarken, bir diğer yanım dokunuşlarına iki gündür gördüğüm rüyalara kayıyordu. Bunlar bana çok fazla geliyordu. Yine de aklıma başkasına dokunduğunu getirmeye çalışsam dahi söylediği sözler bütün vücudumu buz kestiriyordu. Ne kadına dokunduğu elleri aklım da kalıyordu, ne başka şeyler. Sadece tebessümden ibaret bir mutluluk kazandırıyordu bana hatırladıklarım.
Tıpkı masa da ki kağıda çarptığım rengarenk boyalar gibi her yer de güneş parıldıyordu. Onun yanında mutluydum hatta çok mutluydum ve bunun eksilmesini düşünmek dahi istemiyordum. Şu saatten sonra kesinlikle düşünmek istemiyorum. Sadece tekrar dudaklarını öpmek istiyordum. Bir kez değen ve her şeyi birbirine katan dudaklarımızın tekrar buluşmasını istiyorum.
Bağımlısı olmuştum. Sadece bir kere ama bağımlı olmaya yeterliydi. Elleri tekrar değsin istiyorum, benim olmayan bana ait kılınan tenime elleri dokunsun beni yüceltsin istiyorum. Çok bir şey istemiyorum, sadece tekrar bana dokunsun istiyorum.
"Jimin?" ismimin yakından seslenişini duymamla başımı kaldırıp bakmam bir olmuştu. Gördüğüm adamla yattığım soğuk yerden kalkarken düşüncelerimden hemen arınmaya çalışmıştım ki yanlışlıkla elimin yanında ki suyu yere dökmem de bir olmuştu.
"Taehyung?" onun gibi kaşlarımı kaldırıp sorarcasına seslenirken, dizlerimi bükerek kalçamın üzerin de oturur hale gelmiştim.
"Neden odandan çıkmıyorsun üç gündür?" cebinde ki eline kayarken elim şöyle bir süzmüştüm onu. Üzerine giydiği uyumsuz kıyafetler bile fazlasıyla uymuştu vücuduna. Kıyafetler sanki bu adam için yaratılmıştı.
"Çıkıyorum." sorusunu tek kelimeyle yanıtlarken bir yandan da üzerime doğru gelen sudan geriye doğru kaçmıştım. Islanmak en son isteyeceğim şeydi şuan.
"Yemek anlamında demedim. Normal de gezinirdin etrafta, iki dündür yanıma uğramayı bırak gezmeyi bile bıraktın." demesiyle yanak içimi küçük dişleyişlerle ısırdım.
"Resim çiziyordum?" yanıtımla tek kaşı daha da çatılmıştı. Onun gibi tekrar tek kaşımı çatmaya çalışmamla bir kez daha hüsrana uğramıştım.
"Boya yapmayı sevmediğini sanıyordum? Ayrıca yerden kalk üşüteceksin." diyerek eliyle yatağı oturmam için göstermesi bir olmuştu.
"Sevmiyorum zaten, üç gündür renkler güzel geliyor beyaz kağıtta." derken hafif ayaklanıp, kalçamı yumuşak yatakla buluşturmuştum.
"Üç gündür..."
"Hmhmm." diyerek sessizce söylediğine karşılık cevap verme girişimine girdim. Düşünür gibi ayakta beklemeye başlamasıyla gözlerimi ondan ayırarak çıplak ayaklarıma baktım, ardından ellerime. Fırça tutmaktan parmak uçlarım kızarmıştı ve ben istediklerimi düşünmekten bunu fark edememiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
♰Sálvame♰
FanfictionÜnlü estetik cerrahı, deneyin de kullandığı oğlana kalbini kaptırmıştı. "Jeon Jungkook, sevgilin seni arıyor park Jimin..." Başlangıç: 22.Eylül.23 Bitiş: 02.Kasım.23