14. Elim ayağım titredi-

1.2K 122 54
                                    

Ona kendimi açtığımdan beri daha fazla rahatlamıştım. Konuşmak, içinde yaşattıklarını anlatmak iyi geliyordu insana. Hele ki anlattıktan sonra gelen o özür dilemesi daha da yatıştırmıştı, yatışan ruhumu. Yoga yapsam bu kadar rahatlamazdım galiba. Bilmiyorum rahattım, ayrı bir ferahtım bugün işte.

Tuhaftım, ben deliydim galiba. Yoksa bu halde bu rahatlık bilinmezdi.

Öyleydi işte. İki gündür kendimi dansa atmıştım ve Taehyung'un elime verdiği telefonla dans hareketleri öğrenmeye başlamıştım. Sporu çok fazla yaptığımdan artık nedense kasıklarım ağrıyordu ve biraz dinlenme amaçlı da rahat dans hareketleri yapıyordum.

Artık çok iyiydim. Sanki tamamen iyileşmiştim. Üzerimde ki deri baştan beridir artık zaten benim derim gibi geliyordu bana. Ve bu için de bulunduğum psikoloji de oldukça iyiydi. Göğsüm de ve karnımda ki kesinlikler oldukça hızlı da iyileşmişti.

Bu yüzdendir ya şuan tamamen pürüzsüzlüğü tanımlıyordum, diyebilirim. İçimde kendimi anlattıktan sonra başka bir mutluluk vardı ve bu mutlulukla esnekliği mi kullandım. Bacağımı yüz seksen derece açarak balerin gibi tek ayağımın üzerinde etrafımda dönmüştüm.

Döndüğüm gibi hızla duraksarken terli saçlarımı ensemden elim yordamıyla kaldırıp, ensemi havalandırmıştım. Dün duş almadığımdan dolayı yoğun bir ter kokusu etrafımı kolaçan ederken elimle yüzüme rüzgar yapmıştım.

Hala çalan balerin müziği ile bir kaç tur daha keyfime göre dönerek, telefonun yanına yaklaşmıştım. Telefonumu kapmamla müziği kapatıp derin bir nefes alarak kendimi yatağa bıraktım.

Bugün de enerjimi atarak bir nevi rahatlamıştım. En sonunda ellerimi bacaklarıma yerleştirip derin bir sokuk bırakırken, aklıma gelen Taehyung'la dudağımı yavaşça dişlemiştim.

O gün bana imkan sağlaya bileceğini söylediğin de ondan sadece daha fazla aktivite için malzeme, ek olarak bir kaç ay sonunda sadece dışarıya çıkmak istediğimi söyledim. O da bunu kabul etmişti. Zaten sonunda bunu yapacağımı, kendim isteyerek bu isteği gerçekleştirmenin daha iyi olduğunu söylemişti.

Aklıma ilk o an gelen bambi gözlere koşacağımı düşünmüştüm ama gözlerime değen gözlerle istemvari şekilde dudaklarımı dişlemiştim. Şimdi ise o gözler yine aklıma dolduğunda kendimi dizginleyemiyordum. Düşüncelerimin önüne geçemiyorum o gözler, güzel hissettiriyordu.

İşler sanki benim için elli olur bir şekilde değişiyordu.

Ne oluyordu bilmiyorum ama onu gördüğüm de sertçe yutkunma isteği doluyordu yanan boğazıma ve titreyen vücuduma. Omzuna dokunduğu dakikalar aklımı tek tek sinyal vererek gezdiğin de ise tenimin acı bir solukla yandığını hissediyordum ve yanmamam için su dökenim asla olmuyordu.

Diyordum ya delirdim aynen tam olarak delirdim.

Duş almak benim için şuan en büyük istek iken aklıma gelen adamla ayaklanıp dışarıya adımladım. Evet ilk önce doktoru kontrol edip, ardından güzel bir duş alarak rahat bir uykuya yatacaktım.

Tam olarak planım buydu. Öyle de yaptım odadan kurtulmamla ona gitmek için hızla koridorları, merdivenleri aştım. Eşofmanımın geniş beli pelvis kemiklerimden aşağıya doğru kayarken ufak bir yukarıya çekiştirişle belimden kaymasını engellemiştim.

"Jimin nereye gidiyorsun?" arkamdan gelen kadının sesiyle çalışma odasının yolunda duraksarken, başımı hafifçe soru soran kadına çevirdim.

"Taehyung'a bakacağım?" neden merak ettin dercesine onu yanıtlarken, bana doğru hızlı adımlarla gelmişti.

"Müsait değil, daha sonra görüşürsün." hemen verdiği yanıtla kaşlarım çatılırken ona doğru döndüm.

"Sen nereden biliyorsun ki? Ayrıca niye müsait değil, bu adam tek yaşamıyor mu burada?" bildiğim kadarıyla pek insanlarla görüşmüyordu. Onu analiz eden birisi gereksiz meşgul olacağını pek düşünmezdi.

"Ben onun yakınıyım. Gereksiz kelama gerek yok, gidip yıkansan daha iyi ter her yerin." diyerek elini omzuma koyarak, beni merdivenlere yönlendirmesiyle sinirlenmeden edemezken dudak içimi kemirdim.

Altı üstü hizmetlisiydi, neyine yakındı acaba? Terim'den de ona neydi yani, ister yıkanırım ister çamura batarım sanene yani. Gıcıktım bu kadına. Kesinlikle gıcıktım... Taehyung'a fazla yakın tavırları falan saçını başını yolma isteğimin artmasından başka bir şey değildi benim için.

Tamam belki gereksiz bir kişiydim ama ona bu yüzden bakamayacağım anlamına gelmezdi bu. Onu, doktora bakarken genel de gülerken veya parlayan gözlerle baktığını görüyordum. Bu ise aklım da bir kaç gündür anlamsız düşünceleri çağrıştırıyordu.

Merdivenden bir adım atarken başımı geriye doğru biraz yatırıp gitti mi diye baktım. Hemen gitmesini görmemle ise sinsi bir kıkırdayış bırakıp hızlı adımlarla çalışma odasına koşmaya başladım. Tabi ki o git dedi diye onu dinlemeyecektim. O kimdi yani...

Odasının önüne bu sefer sorusunsuz, yakalanmadan gelmemle, elimi kapı kulpuna atıp hızla çevirerek kapıyı araladım. Kapıyı aralamamla çıkan gıcırtı sesine bir anda eklenen yüksek sesli inleme içeriye atacağım adımımı durdururken, kapının kulpuna bakan gözlerimi sese çevirdim.

Gördüğüm sahneyle ise ne yapacağımı bilemedim. Elim ayağım titredi, bir anda sanki tepe taklak olmuştum. O uzun parmaklar, damarlı eller hızlı hareketlerle bir kadının vücudunu keşfe çıkmıştı. Sırtından göğsüne oradan tekrar sırtını buluyordu.

Gözlerim yanarcasına kapanıp, açılırken kadının omzunun üzerinden bana bakan adamla elimin altında ki kulpu sıktım. Garip hissediyordum, gözlerimde sanki bir yer yanıyordu, boğazım da bir noktaya yumru oturmuştu.

Alaca gibi bakan gözleri gözlerimde parmaklarının hızı yavaşlamıştı, ama o dokunuş kesilmemişti. Aksine elleri çıplak kalça yanaklarına yol almıştı. Neden tuhaf hissediyordum? Sanki göğsümü zorlayan bir şey vardı ve gözlerimin arkasında bulunan yangına bu zorluk eşlik ediyordu.

"Jimin?" hareketleri tamamen dururken ismi mi soru sorarcasına söylemesi ile gözlerimi kırpıştırdım. Gözlerim de ki hayal kırıklığını görüyor muydu?

Başını bana usulca çeviren kadınla olduğum yer de gerginlikle salındım. Başımı iki yana garip hislerimden kurtulmak için oynatırken herkes'in erişemeyeceği güzellikte ki sarışın kadın kollarını doktorun boynuna dolayıp, tek dizinin üzerine bana bakarken oturmuştu.

"Ah, şey kusura bakma." ağzımın içinde kelimeleri gevelerken ne dediğimi anladı mı bilemedim ama kadının söylemi kulağıma ulaştığı an bakışlarım gibi başımı da ayaklarıma eğmiştim.

"Ne hakla bizi rahatsız edersin?" eğdiğim başımla kendime hakim olamayarak dudaklarımı dişlemeye başlamam bir olmuştu.

"Jimin bir şey mi diyece-"

Orada o elimin altında ki kulpu ne kadar sıktığımı bilmiyordum ama o sesi duyduğum an hiç düşünmeden kapıyı arkamdan sertçe çarpıp odaya koşmama engel olamamıştım.

Kötü hissediyorum, orada bir yer de sıkışmaması gereken bir şeyler sıkışıyor.
___________






♰Sálvame♰Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin