Ellerimize baktım.
O kadar güzel duruyorlardı ki...
Ve bu anı yaşamak o kadar güzeldi ki...
"Ateş, çok fazla yürümedik mi sence de"
Ateş bana yandan bir bakış attıktan sonra "buraya kaybolmaya geldik, unuttun mu?" Dedi.
"Ateş..."
"Efendim bebeğim"
"Biz...gerçek amacımıza ulaşıp kaybolduk galiba" dedim gülerek.
Ateş biraz etrafına bakındıktan sonra cevap verdi. "Galiba gerçekten kaybolduk, sen yolu hatırlıyor musun?"
Kafamı olumsuz anlamda salladıktan sonra Ateş'ten telefonunu çıkarmasını istedim.
"Ben telefonumu yanıma almadım..."
"Ne!?"
"Ciddi ciddi kaybolacağımızı düşünmemiştim" dedi omzunu silkerek.
"Ateş, ben de telefonumu yanıma almadım..."
Ateş birden kahkaha attı.
"Şimdi biz ciddi ciddi kaybolduk mu?"
Kafamı olumlu anlamda salladım ve gülerek "galiba öyle oldu" dedim.
"Peki biz şimdi ne yapacağız?"
"Bence yürümeye devam edelim. Zaten kaybolduk. En azından ânın tadını çıkaralım öyle değil mi?" Dedi.
Yürümeye devam ettik bir süre.
Ama şöyle bir sıkıntı vardı. Hava gittikçe daha da soğuk oluyordu ve ben kalın giyinmeme rağmen üşüyordum.
Ateş üşüdüğümü fark edip üstündeki montu çıkarmak istese de ona engel oldum. Eğer montu çıkarsa üstünde onu sıcak tutabilecek hiçbir şey kalmayacaktı zaten.
"Alev üşüyorsun zaten bırak vereyim montu sana"
"Gerek yok, hem bana montunu verirsen bu sefer sen üşüyeceksin"
"Bak bebeğim benim, sen üşürsen hast-"
"Ateş, burnun kanıyor!"
Ateş'in burnundan gelen kanı görünce kalbim durdu sandım bir an. Ona bir şey olacak diye korktum.
Ateş elini hızlı burnuna götürdü.
"Sorun yok, oluyor bazen böyle şeyler" dedi sakince.
Ama ben sakin olamıyordum.
"Ateş, nasıl bir şey yok, bende neden böyle bir şey olmuyor da sende oluyor? Bunun da bir açıklaması vardır herhalde. Neyin var senin, iyi misin?"
Ateş ellerimi tuttu. "Alev sakin ol, bir şey yok, peçeten varsa verebilir misin?"
Elimi montunun cebine sokup burnundan akan sümükler için getirdiğim ama temiz olan peçetelerden birkaç tane alıp Ateş'e verdim.
Ateş yakınımızda bulunan en yakın ağacın altına oturdu ve elindeki peçeteyi burnuna tuttu.
Ben de gidip onun yanına oturdum.
"Ateş bu neden bir anda oldu? Hayır yani demek istediğim sıcak havalarda burnu kanayanı gördüm ama soğuk havalarda burnu kanayan da ne bileyim"
"Hava sıcaklığı bir anda düşerse ya da başka herhangi bir şey olursa böyle oluyor. Ama herhangi bir hastalığım yok. Gayet normal bir şey"
Kafamı anladığımı göstermek için olumlu anlamda salladım.
"Alev..." Kafamı kaldırıp ona baktım.
"Şu an kimse yok. Yani sen ve ben..."
Bölüm kısa oldu ama idare edin azcik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMENİST/ TAMAMLANDI
ChickLitBu hikaye fenomen kızımızın yeni bir şehre taşınmasıyla başlar. Yeni okuluna gidecek ve yeni arkadaşlarla tanışacaktır. Ve hayatında ilk defa yaşadığı bir duyguyu tadacaktır. Bu duygu ona neler yaşatacak görelim.