37. BÖLÜM

792 27 4
                                    

"sen ve ben ne?" Anlamamazlıktan geliyordum.

"Hiçbir şey" konuyu kapatmasına sevinmiştim. Çünkü ne yapacağımı veya ne tepki vereceğimi bilmiyordum. Tepki vermeli miydim, onu bile bilmiyordum.
Ateş'in bunu hiç durmayacak gibi kanamaya devam ediyordu.

"Ateş, burnunun kanaması ne zaman duracak, hep böyle mi devam edecek bu durum?"

"Beni ısıtacak bir yol var aslında" ne olduğunu söylemesi için biraz bekledim.

"Bana sarılabilirsin" söylediği gülümsememe neden olurken hiç itiraz etmeden kollarımı ona sardım.

"Hayır öyle değil" dedikten sonra beklemediğim bir şey yaptı. Beni -tıpkı bir bebek gibi- koltuk altlarımdan tutup kucağına oturtturdu. O piç piç gülümserken bense hızlı bir şekilde üzerinden geri kalkıp daha rahat bir pozisyonda geri oturdum. Ateş'in gülümsemesi -nasıl oluyorsa artık- daha da bir piçleşmişti.

"Neden gülüyorsun?" Dayanamayıp sorduğum soruya omuzlarını silkip sadece "hiç" cevabını verdi. Bense ona sarıldım.

Ne kadar kaybolduğumuz bir gerçek olsa da bu an o kadar güzeldi ki...
Eğer bir daha böyle bir şey yaşayacağımı söyleseler tekrar kaybolmaya hazırdım.

Ada'dan...

Alev gideli çok olmuştu. Ne yapacağıma karar veremediğim için dışarı çıkmaya karar verdim. Üstümü giydikten sonra telefonumu da alıp dışarı çıktım. Hava çok soğuktu. Hatta "geri mi dönsem?" diye düşünmeye başlamıştım.
Ama vazgeçtim. Biraz dolaşıp geri gelecektim sonuçta.
Elimle yerden biraz kar aldım. Elimdeki karları top haline getirmeye çalışırken yürümeye devam ettim. Bayağı bir yürüdüm. Yürüdükçe kendimi ısınıyormuş gibi hissediyordum. (Aslında ısınamıyordum) Diğer öğrencilerin kaldığı kulübe tarzı evlerden birinden çıkan kişiyi görünce duraksadım. Selam versem mi diye düşünürken beni fark etti ve yanıma geldi.

"N'aber Ada?" Kalbim onun gelişi ile maraton koşmuş gibi hızlanırken cevap verdim.

"İyi Kerem, sen?"

"İyi bende, Sen hayırdır, nereye gidiyorsun?"

"Hiç, öyle dolaşıyorum falan, sen nereye böyle?" Merak etmiştim.

"Ben de dolaşacaktım, istersen beraber dolaşalım "kibarca söylediği şeyden sonra kafamı olumlu anlamda salladım.

Bu kadar kibar olmasını beklemiyordum. Sonuçta o da Ateş denen şahsın arkadaşlarından biriydi. Pek güvenemiyordum açıkçası.

Ama en fazla ne olabilirdi ki?

Biz Kerem ile yürümeye başladık. Yürüme tempomuz biraz yavaştı ama olsundu.

Biz biraz yürüdükten sonra arkamdan beni korkutmaya çalışan -korkutabildiğini sanıyor ama bu onu aptal göstermekten başka bir şeye yaramıyor- Murat ile karşılaştık. Kerem Murat'ı tanımıyordu muhtemelen. Murat ile ben geldiğimden beri konuşuyordum. -komik bir çocuktu ve beni güldürebiliyordu-

"Aa, Murat, sende mi gelmiştin buraya?"

"Şu an burada olduğuma göre, evet"

Gelmez olaydı. Ne kadar beni güldürebilsede çok salak bir çocuktu.

Kerem bana "bu kim?" Dercesine bakarken bende onları birbiriyle tanışmaya zorladım.

"Bak Kerem bu Murat, Murat bu da Kerem" dedim ellerimle onları işaret ederken.

"Biliyorum tabii ya, okulda bu yakışıklı çocuğu tanımayan mı var?" Dedi tek eliyle Kerem'in sırtına pat patlarken.

(?)

Kerem kaşlarını çatıp ondan uzaklaşırken bense burdan bir an önce kaçmam gerektiğini düşünüyordum.

"Tamam, Murat sen git istersen"

"Niye ya, daha yeni geldim"

Size söylemeyi unuttum ama Murat "gay"dı. Yani erkeklerden hoşlanıyordu.

Ben ne yapacağımı düşünüyordum. Çünkü salak Murat Kerem'den hoşlanmıştı galiba.

"Sen şu elini kolunu çeker misin!?"

Kerem sinirlenmişti ve anlamıştı galiba.

"Niye ki, ne yaptım sana?"

"Dokunma bana, sevmiyorum" Murat ona yaklaşmaya çalıştıkça o daha da uzaklaşıyordu. Birden koşarak yanıma geldi ve arkama saklandı. "Şu arkadaşını gönderir misin?"

"Murat, git artık!"

"Ben senin için burada değilim ki, Senin bana git demeye hakkın yok!"

Evet, kesinlikle Kerem'den hoşlanmıştı.

"Gönder şunu yoksa elimden bir kaza çıkacak"

Arkamda saklanan Kerem'e döndüm.
"Elinden bir kaza çıksın o zaman"

İnş en yakın zamanda diğer bölüm gelecek..

Oy vermeyi unutmayalım.

FENOMENİST/ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin