38. BÖLÜM

797 25 55
                                    

Yeni kapak fotoğrafını nasıl buldunuz bakalım?

"Ne, ciddi misin?"

"Evet Kerem ciddiyim ben, ağzına gözüne vur şunun da gününü görsün" dedim ve ekledim. "Bir iki tane de benim için vur"

Kerem söylediklerime tebessüm edip bana baktı.

Ve beklediğim o olay gerçekleşti.

Onları ayırmayacaktım. Zaten istesemde ayıracak güç bende yoktu. Ayırmaya çalışsam beni aralarında ezerek öldürme ihtimalleri vardı.

Murat aptalına asla acımıyordum. Az bile yapıyordu Kerem'ciğim.

Kerem'ciğim mi!?

Bir saniye, kendine gel Ada!

Aklını başına topla!

Onu böyle sahiplenmen çok yanlış!

O senin neyin ki?

Hiçbir şeyin.

Arkadaş bile değilsiniz...

Cidden ya, biz Kerem ile neydik?

Hiçbir şey.

Sadece birkaç saniye içinde kendi kendime kurduğum bu saçma düşünceler beni üzmüştü.

Biz Kerem ile neydik?

Bu soru sebepsizce aklımdan çıkmıyordu. Hatta bunu düşünmekten kavgayı izleme keyfini bile kaçırmıştım.

Gerçekten iğrenç bir hayat...

Kerem Murat'ın üstünden kalktığında aklım başıma gelmişti.

Kerem yürüyüp yanıma geldi. Göz ucuyla yerde dudağı patlamış bir şekilde yatan zavallı Murat'a baktı.

"Bir daha, rica ediyorum, yanıma yaklaşma"

Murat'a ne yalan söyleyeyim biraz üzülmüştüm. Yazık olmuştu. Ama o da öyle davranmasaydı!

Her neyse.

Kerem bana kısa bir bakış atıp kafasıyla işaret etti. "Biz en son kaldığımız yerden devam edelim"

Kafamı salladım. Biz ilerlemeye başlayınca aklım sebepsizce Murat'ta kalmıştı.

Ne kadar da iyi bir insanım ya.

Şaka falan bir yana acaba hakkımda ne düşünmüştü. Yüksek ihtimal arkamdan ne kadar kötü bir arkadaş olduğumu düşünüyor ve bana sövüyordu.

"O kadar vurmasaydın keşke"

"Neden?" Dedi.

"Ne neden?" Dedim.

"Ona açıyor musun, ya da şöyle sorayım ona zarar gelmesini istemiyor musun?"

"Konuyu nereye çekmeye çalıştığını anlamadığımı sanma!"

"Ben konuyu nereye çekiyorum?" Dedi biraz yaklaşarak. Yaklaşmasıyla birlikte kalbimin hızlanmaya başlaması bir oldu.

"Bak, belki benimle bir daha konuşmak istemeyeceksin. Belki suratımı bile görmek istemeyeceksin ama bunu yapmadan ölmek istemiyorum."

Neyden bahsettiğini anlamamıştım.

Peki,

Kollarımı kavraması ve beni kendine çekip dudaklarımdan öpmeye başlaması...

İtmek istemiyordum ama karşılık verecek durumda da değildim. Öylece onun bunu bitirmesini bekledim.

Bu durumda normalde onu itip suratına tokatı geçirmem falan gerekiyordu -en azından film ve kitaplarda öyleydi- ama bu şey benim hoşuma gitmişti. Rahatsız olmamıştım.

Kerem dudaklarıma bıraktığı yumuşak öpücükleri kesti. Dudaklarını benimkilerden ayırıp kafasını geri çekecekken elimle ona engel oldum. Karşılık vermememden dolayı yapıyor olmalıydı. Ama ben devam etmesini istiyordum.

Kerem gülümseyerek öpücüklerine geri döndü. Bu sefer bende karşılık vermeye başlamıştım. Bir süre sonra nefes nefese geri çekildik.

Ne olmuştu az önce öyle?

Bölümü nasıl buldunuz?

Oy vermeyi unutmayalım.

FENOMENİST/ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin