Alev'den...
Uykumun olmamasına rağmen nasıl uyuduğum hakkında bir fikrim yok.
Şebnem ablanın beni uyandırmasıyla kalmıştım. Ateş'i ben kaldırmıştım.
Şebnem abla bizi kaldığımız yere götürecekti. Bizi götürmeden önce kaldığımız kamp alanına benzer yerin müdürünü aramıştı. Meğer tanıdığıymış. Anlamlandıramadığım şey ise şuydu: eğer telefon numarası varsa neden dün gece haber vermemişti ki. Bizi gelip alabilirlerdi.
Değişik bir kadındı Şebnem abla.
Ateş ile birlikte üstümüze montlarımızı geçirdik ve Şebnem ablayla birlikte yola koyulduk.
Elif' ten...
Dün gece Alev'in ve Ateş'in kaybolduktan sonra bu sabah bulunduklarını söylemeleri çok iyi olmuştu. Ada' yı bir türlü sakinleştirememiştik ve sabaha kadar uyuyamamıştık.
Şimdi ise gözümüz yollardaydı. Gelmelerini bekliyorduk. Yanımda bizimkiler ve Ateş'in arkadaşları vardı.
Ve o da vardı.
Mert.
Ondan hoşlandığımı kabullenmiştim, evet.
Ama şu an daha önemli bir konumuz vardı.
...
"Alev!" gelen çığlık sesleriyle kafamı kaldırdım. Alev gelmişti!
Ama sorun şu ki Ada ona sarılmak isterken iş başka boyutlara gitmiş ve Ada bildiğin Alev'in üstüne atlamıştı. Sonuç olarak ikisi de yere kapaklanmıştı.
Ben gülerek yanlarına koştuğumda Alev Ada'ya küfür ederken Ateş ise gülerek Alev'i yerden kaldırmaya çalışıyordu.
Alev ayağı kalktığı gibi ben ve Ada aynı anda ona sarıldık. Ece ise bizden hemen sonra sarıldı.
"Ölüyorum lan!"
Hepimiz gülerek geri çekildik. Ada onu azarlamaya başlayıp kaldıkları kulübe gibi bir şey ama tam olarak öyle olmayan o yere sürükledi. Ben gülümseyerek arkalarından ilerlerken yanıma Mert geldi.
"arkadaşın gerçekten çok şanslı"
"neden?" neden böyle düşünmüştü anlamamıştım.
"çünkü onu çok seven arkadaşları var"
"senin yok mu?"
"var"
Lan o zaman...
"bende şanslıyım o yüzden"
"Mert, içip mi geldin?"
"ne?"
Söylediğimi anlamamıştı salak.
"ne saçmalıyorsun şu anda?" dedim gülerek.
"hiç, hiçbir şey..." dedi ve gitti.
Ne olmuştu ki şimdi?
Bunu şu anlık umursamamaya karar verdim. Şu an arkadaşımın yanına gitmeliydim.
Hemen önümden ilerleyen arkadaşlarıma yetiştim.
Şu adını hala tam olarak bilmediğim kulübe tarzı ama olmayan eve girdiğimizde Alev direkt telefonunun yanına uçtu ve kucağına alıp tıpkı bir bebek gibi sevmeye başladı.
"Canım telefonum benim, seni çok özledim"
"Bizi bile bu kadar özlemedin be" dedim sitemle.
"yoo, özledim" dedi ve ekledi "ama evet, telefonumu daha çok özledim"
Dalga geçiyordu.
"Allah'ım ne kadar takipçi kaybetmişimdir şimdi" dedi ve telefonunu eline aldı.
"üstündekileri çıkar bari"
"tamam, bir saniye" dedi Alev. Birkaç dakika sonra ise odada Alev'in çığlık sesi duyuldu.
"ne bağırıyorsun salak!"
"lan, mavi tik almışım!"
"ne!?" bu sefer biz çığlık atmıştık.
"yalan mı söylüyorsun Alev?"
"İnanmıyorsanız bakın!" dedi ve elindeki telefonu bize çevirdi.
Sosyal medya isminin yanındaki mavi tiki görünce tekrar çığlık attık.
Ama bu fazla uzun sürmedi.
İçeri girdiklerini görmediğimiz erkekler kulaklarını kapatıp suratlarını buruşturdular.
"kulağımı si-"
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
FENOMENİST/ TAMAMLANDI
ChickLitBu hikaye fenomen kızımızın yeni bir şehre taşınmasıyla başlar. Yeni okuluna gidecek ve yeni arkadaşlarla tanışacaktır. Ve hayatında ilk defa yaşadığı bir duyguyu tadacaktır. Bu duygu ona neler yaşatacak görelim.