34. BÖLÜM

822 35 12
                                    

Sabah telefon sesiyle kalktım.

Bu saatte arayan kişi kimdi sizce?

Tabii ki Ateş

Telefona cevap verdim.

"Ne oldu Ateş ?"

"O ne biçim soru öyle, insan sevgilisini aradıysa bir şey mi olması gerekli "

Sadece boş yapıyordu.

"Uzak mı ateş ne oldu işte söyle, uykum var benim"

Telefonun diğer ucundan küçük bir gülme sesi geldi.

"Lan oğlum gülmeyin!" Birkaç tuhaf sesten sonra Ateş konuşmaya devam etti. "Al işte, senin yüzünden bana gülüyorlar!"

Ben gülerek "benim suçum ne!?"dedim.

O da güldükten sonra "ben seni şey için aramıştım..."

Derin bir nefes aldıktan sonra devam etti.

"Bugün kahvaltını yaptıktan sonra seninle ormanın girişinde buluşalım"

"Neden?" Diye sordum.

"Ne neden?"

"Buluşmamızı anlıyorum ama neden ormanda buluşuyoruz?"

"Ormanda buluşalım demedim ki ormanın girişinde buluşalım dedim sana"

Göz devirdim.

"Hem belki diyorum ormanda kayboluruz, ikimiz yapayalnız kalırız, kimse bizi bulamaz falan" diye devam etti.

Dediğine güldüm. "Kısacası 'seninle yalnız kalmak istiyorum sensiz yapamıyorum' demen yeterliydi." Dedim dalga ile gülerken.

Dalga derken "dalga geçmek" anlamındaki dalgadan bahsediyorum. Yanlış anlaşılmasın. Denizdeki dalgayı tutup onunla beraber gülmüyorum.

Her neyse.

"Tamam civcivim" saate baktım. "Saat 10.30 gibi orada olurum" dedim.

"Tamam"

Telefonu kapattık.

Telefonu kapattıktan sonra Ada'nın beni izlediğini fark ettim. Yani konuştuğumuz her şeyi duymuştu.

"Civcivim ne ya? O çocuk sarışın bile değil ki!?"

Lütfen oy verip yorum yapalım💙

FENOMENİST/ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin