34 - ÇOCUKLAR GİBİ

655 41 381
                                    

MERHABAAAAA KAYIPLARIN NİDASI BUGÜN BİR YAŞINDA BEN BİRAZ AĞLAYAYIM SİZİNLE BÖLÜM SONUNDA BULUŞURUZ ŞÖVALYELER❤️

(Keyifli okumalar, lütfen yorum yapıp oy vermeyi unutmayın.)

Şarkılar; Pentagram: Geçmişin Yükü, Sezen Aksu: Masum Değiliz, Ufuk Beydemir: Ay Tenli Kadın

Şarkılar; Pentagram: Geçmişin Yükü, Sezen Aksu: Masum Değiliz, Ufuk Beydemir: Ay Tenli Kadın

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Büyüdüm; bir çınar ağacı gibi.
Küçüldüm; suyu emerek büzüşen peçete gibi. Ve kurudum; dalından kopan bir yaprak edasıyla.
Polisi arar mısın?
Umutlarımı öldürüyorlar.

Her şeyi bir kenara bırakıp zihnimi susturmayı başardığımda, şu soru kulaklarıma fısıldanıyor.

Çilen, şu an neredesin? Neler yaşadın? Neler yaşattılar, sen neler yaşattın? Burada olmayı hak ediyor musun, etmiyor musun?

Hayatımdaki dönüm noktaları bir silgiden ibaret değildi, daha da farklıydı. Dönüm noktaları benim yazdığım sayfaları alıp yırtıyordu. Silinmiyordu, koparılıp atılıyor asla yaşanmamış hale geliyordu.

Neler kazanıp neler kaybetmiştim? Ne kadar ilerlemiş, ne kadar gerilemiştim? Uçmuştum, onlarlayken bulutların arasında saatlerce uçmuştum sonra aynı hızla, bazen onlarla, bazen yalnız bulutlardan düşmüştüm. Çok kan kaybetmiş, yaralanmıştım. Akıllanmamış, uçmak için tekrar onlara koşmuştum. Omuzlarıma kanatlar takan arkadaşlarım, aslında kendi özgürlükleri için kanatlarını feda etmiş Şövalyelerdi. Ve fark ettim, Şövalyelerin kalabalığı o kadar güzel ki, yalnızlığımı göremiyorum bile.

Kimsesizim demiştim, kim o kimsesiz? Ben artık kimsesiz değilim. Kim o yalnız, benim etrafım çok kalabalık. Odasının penceresinden dışarıyı izleyen tutsak kız kim? Ben şu an bir parkta, yaşlarımı karşılıyorum. Kim o bir adama çaresizce korkudan boyun eğen kız? Ben o adamın ellerinden onu ittirerek kurtuldum. Her ittirdiğimde küçüldü, küçüldükçe ondan korkmamın asıl sebebinin onu bilmemek olduğunu anladım. Her şeyi bildiğimde, ya da bildiğimi sandığımda ona olan korkum bitti. Çünkü ben düşmanımı bildim.

Benim düşmanım tek bir adam değil. Çilen Ayas'ın düşmanı Mahzen, tıp ki Şövalyelerin ki gibi.

Şövalyeler... Kulağa asla yabancı gelmiyor artık. Sıkılmıyorum, defalarca bu kelimeyi söyleyebilirim.

Bazen küçük bir cümlede onları buluyorum. Yolda yürürken, zihnimde esen bir düşüncede, kalp atışlarımın hızında... Altında durduğum ağacın dallarında onlar oturuyordu sanki ya da içine girdiğim basket sahasının tellerine onların avuçları bastırılıyor. Bulunduğum feza da bile onlardı yıldızlarım. Böyle bir şey olabilir mi? Şövalyeler, aldığım nefeste dahi zihnimi bu kadar doldurabilir mi? Zaten asla susmayan bir zihne sahiptim, kendimi bildim bileli kurgulamış, kendine hikâyeler yazmıştı. Ama sanırım ilk defa yazdığı bu hikâye, pencereden izlediğim bir oyun değil, benim senaryom olmuştu. Kral Arthur'un Şövalyeleri, daha ilerisi yok. Attığım her adım, ellerimi yaraladığım her an, arkamda salınan ruhları zihnime fısıldayacaktı. Salıncakta sallandığım anlar, kulaklarımı onların kahkahaları dolduracaktı. Bir gün değil, her gün, birkaç güzel anı değil, binlerce anı... Altı kişi ama milyonların kalabalık gürültüsü...

KAYIPLARIN NİDASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin