SEZON FİNALİ/15| Teslimat için yerini al!

83 7 13
                                    

Mekanın önüne yaklaştıklarında Yeşim'in aklı, gördükleri sebebiyle biraz karışmış gibiydi

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Mekanın önüne yaklaştıklarında Yeşim'in aklı, gördükleri sebebiyle biraz karışmış gibiydi. Kapının önündeki şık araçlarından çıkan elit görünümlü insanlara bakıyor; araçları çeken valelere, gelenlerin davetiyelerini kontrol eden güvenlik elemanlarına, hatta mekanın açık kapısından içeriye doğru bakmaya çalışıyor, aklı içeriden çıkanlarla hepten karışıyordu. Burası bir kumarhane değil miydi? Öyleyse neden bazı insanlar içeriden çocuklarıyla çıkıyordu? Bu işte bir tuhaflık vardı.


Aklındaki soru işaretini gidermek için aracı valeye teslim etmek üzere mekanın önüne çekmeye hazırlanan Yavuz'a döndü. "Buranın kumarhane olduğundan emin miyiz? Bana hiç de öyle değilmiş gibi geldi." dediğinde Yavuz'un emniyet kemerini çözerken; "Neye benziyor peki?" demesine karşılık aynı şekilde kemerini çözüp; "Daha çok ultra lüks bir restorana benziyor." dedi. Yavuz'un yüzünde alaycı bir gülüş belirmişti.


Yeşim, bunun nedenini anlamaya çalışırken vale kapısını açmış, Yavuz'da aynı anda; "Görünen o ki, kamufle olmak için başarılı bir yol seçmişler." diyerek araçtan inmişti. Yeşim, ardından bakıyor ve henüz inmek adına bir atılım yapmıyordu. Düşüncelerinin arasına giren de yine Yavuz olmuştu. Valenin yanına gelip; "Siz araca geçin, hanımefendiye ben yardımcı olurum." dediğinde ona doğru bakan Yeşim, uzattığı eli tutup zarif bir şekilde araçtan çıktıktan sonra Yavuz'un kolunda girişe doğru yürümeye başladı. Heyecanlanmadığını söylerse yalan söylemiş olurdu ama yine de bu heyecanını gizlemeyi başarabilmişti.


Yeşim, çantasını sıkı sıkı tutup düşmemeyi umarak basamakları bir bir çıkıyor, Yavuz'da o sırada kolunu ciddi anlamda sıktığını hissedip ona birtakım telkinlerde bulunuyordu. Bu gece heyecana, paniğe ve aptallığa yer yoktu. Birbirlerine güvenecek ve şu kapıdan içeri ellerini kollarını sallaya sallaya nasıl giriyorlarsa gecenin sonunda da o Reha Acar denen adama ulaşmanın, onu bulmanın rahatlığıyla aynı kapıdan çıkıp gideceklerdi. Bunu da sırtlarını birbirlerine dayamadan, o güveni ve o gücü hissetmeden yapamazlardı.


Kapıdaki güvenliğin önüne geldiklerinde Yavuz tam; "İyi akşamlar!" dileyerek iç cebinden davetiyelerini çıkaracaktı ki güvenlik görevlilerinden biri yakalarındaki iğneleri görüp yanındaki arkadaşını elini uzatmadan durdurdu. Yeşim, bu dikkat çekmeyeceği düşünülen müdahaleyi fark edip kendi içinde şaşırırken adam önce Yavuz'a hitaben; "Hoş geldiniz Macit Bey! Sizi burada görmek ne büyük bir şeref. Buyurun lütfen, davetiyenizi aramanıza hiç gerek yok!" dedi, sonra da; "Hanımefendi!" diyerek Yeşim'e dönüp başıyla nezaketen selam verdi. Yeşim'in şaşkınlığını gizleyen zarif tebessümü, Yavuz'un koluna doladığı elinin üzerine değen bir diğer elin varlığıyla ve o elin sahibi olan Yavuz'un kendisine; "Hadi gidelim." manası taşıyan bir yönlendirme bakışı atmasıyla yavaşça silinmişti.

72 SaatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin