2/18| Kahretsin! Bu ucuz oyuna nasıl gelebildim ben?

79 16 110
                                    

Depoda derin bir sessizlik vardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Depoda derin bir sessizlik vardı. Belli ki herkes yerlerine geçmiş, Reha'nın gelişini Yavuz'un da uyanmasını bekliyordu. Şu an belki çıt çıkmıyordu ama dakikalar sonra deponun bu hali mumla aranır hale geleceğe benziyordu. Yavuz, kademe kademe açılan ışığın rahatsız edici etkisiyle ayılmaya başladığında kendisini taş bir zeminde boylu boyunca yatarken buldu. Üstelik her yeri ağrıyordu ve bu da onun ayağa kalkmasını zorlaştırıyordu. Fakat yılmaya niyeti yoktu.

Elini taş zemine basıp yerden destek alarak zar zor doğrulduğunda önce kafasını toparlayamamış olacak ki neden bu halde olduğunu anlamaya çalışmış ama sonra hatırladıkları sebebiyle yeniden öfkelenmeye başlamıştı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Elini taş zemine basıp yerden destek alarak zar zor doğrulduğunda önce kafasını toparlayamamış olacak ki neden bu halde olduğunu anlamaya çalışmış ama sonra hatırladıkları sebebiyle yeniden öfkelenmeye başlamıştı. Bu öfkeye neden olan şey, kendi başına gelenler değil; gözlerinin önünde Yeşim'in biri tarafından sürüklenip götürülmesi ve o sırada onun çaresizce kendisine bağırmasıydı. Bu can acıtıcı ses kolay kolay kulaklarından silineceğe benzemiyordu. Şu an bile kulaklarında bu ses, gözlerinin önünde de çırpınan Yeşim'in son hali vardı. Onu nasıl yalnız bırakabildi, nasıl yanından ayrılabildi? Nereye gidecekse onu da beraberinde götürmeliydi.

Kahretsin! Yavuz'un aklına Yeşim'in endişeli bir halde gözlerine bakıp; "Tamam ama ya beni bulamazsan?" dediği anın gelmesi de gecikmemişti. Ona kendisine inanmasını umut edercesine bakarken aynı anda da; "Bulurum. Her zaman seni buldum, değil mi? Yine bulurum, merak etme!" demişti ama durum ortadaydı. Değil Yeşim'i bulmayı, şu an kendisinin bile nerede olduğunu bilmiyordu.

Bu yüzden kendisine çok kızıyordu, Yavuz. Hem verdiği sözünü tutamamış hem de onu koruyamamıştı. Benimle alakalı hayal kırıklığı yaşıyor olmalı, düşüncesi Yavuz'u mahvediyordu. Şu an ne halde olduğunu, ne yaptığını bilmiyordu. Korkuyordu. Yavuz, hayatında ilk defa korkmaya başlamıştı. Böyle hissetmesinin nedeni kendisi açısından endişe duyduğundan değildi elbet. Şu an tek derdi Yeşim'in nerede olursa olsun iyi olmasıydı.

Kendisinin iki adam tarafından alınış şeklini düşünüyordu da Yeşim'de onu alan kişiye ya da kişilere karşı direnmiş olmalıydı. Böyle bir şey yaşadığı takdirde ona da vurmuşlar mıydı, itekleyip çekiştirmişler miydi, canını yakmışlar mıydı, bilmiyordu ama bu ihtimaller onu çıldıracak hale getiriyordu. Onun saçının teline zarar verdilerse eğer yemin olsun buradan çıktığında bulundukları yeri başlarına yıkardı onların!

72 SaatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin