Yavuz, önünde durduğu ağaçla bakışma halindeydi. Aklından türlü türlü şeyler geçirerek bir ağaca bir de çıkmaya niyetlendiği pencereye bir bakış attıktan sonra gözlerini kapayıp kendi kendisini cesaretlendirmeye çalışıyordu.
"Sen Yavuz Tekin'sin! Akademi parkurlarında çıkmadığın rampa, atlamadığın engel kalmamıştı. Dağ tepe kar kış demeden anandan emdiğin sütü burnundan getirdiler de sesin soluğun çıkmadı. Poyraz Dağdeviren'i düşün, sana eziyet ede ede 2 buçuk metrelik duvarı bir "Başla!" deyişiyle kaşla göz arasında tırmandırmıştı. Hadi bakalım şimdi de o günlerin hatırına sıva kollarını da göreyim."
Yavuz, gözlerini açar açmaz hemen kendini toparladı ve çantasını düzeltip duvardaki çıkıntıdan destek alarak ağaca ilk adımını attı. Bir adım iki adım derken sonunda pencerenin önünde yavaşça yükselip kenardan içeriye doğru baktı. Yeşim, yatağa kıvrılmış yastığının biraz altına koyduğu fotoğrafa bakıyordu. Onun bu hali içini acıtmıştı Yavuz'un. Nedenini bilmiyordu, neden o adamı arıyordu, niye zamanım yok deyip duruyordu, onun durumu hakkında bir bilgi sahibi olamamıştı ama şu halinden bile onun çok zor durumda olduğunu görebiliyordu ve Yavuz, kalmayı seçmekle en doğru kararı vermişti. Bu kızı yalnız bırakmayarak, onunla artık neden bu işin içindeyse o işi halletmesine yardımcı olacaktı. Kapıdan kovsan bacadan girer deyiminin vücut bulmuş haliydi Yavuz. Vazgeçme gibi bir lüksü de yoktu. Bu kız ne kadar inatçıysa, kendisi de inatçının en beteriydi.
Gözleri Yeşim'in üzerindeyken aksilik gibi aşağıdan da birtakım sesler gelmeye başladı. Şu an kimseye görünmemeliydi yoksa iş büyür, motel sapığı gibi görünmesinin yanı sıra şikayet doğrultusunda polisler de işin içine karışırdı.
Dikkatini seslerin geldiği yöne verirken gelenleri görmesiyle birlikte telaşlanıp bir adım daha yükseldi ancak bastığı dal kırılınca tek ayağı boşluğa düştü. O anla birlikte de can havliyle pencerenin pervazına tutunup tüm kuvvetini vererek kendisini yukarıya kaldırdı ve bir tarafının kırılmaması dilekleriyle paldır küldür içeriye atladı.
Yeşim ise bu gümbürtü ile beraber çığlık atarak yattığı yerden fırladı. İçeriye atlayan kişinin düşerken perdeyi de yerinden söküp onunla birlikte yuvarlanışını korku dolu gözlerle izlerken bir yandan da; "Yardım edin!" diye bağırdı. Yavuz kendisini unutup onu duyar duymaz; "Benim Yeşim, sus bağırma bütün moteli başımıza toplayacaksın!" dedi ve üzerindeki uyduruk perdeden kurtularak, yatağın üzerine çıkıp elinde kendisine atmak üzere abajur tutan Yeşim ile göz göze geldi. Kız kendisini korumaya alsa da yine de korkudan duvarın köşesine sinmiş ağladı ağlayacak haldeydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
72 Saat
AksiZaman onlar için hiç bu kadar zor geçmemişti. Yeşim Kılıç! Bir gecede hayatı tümden değişen, sabahında ise kendini çıkmaz bir yolun içinde bulan bu genç kız, annesinin hayatı karşılığında tanımadığı, bilmediği, adını bile ilk defa duyduğu Reha Acar...