2/19| Peşinde olduğunuz adamı nasıl tanımazsın?

96 17 98
                                    

"Dışarıda İlhan'ın yanında bekleyin, ben gel demeden de ne duyarsanız duyun içeriye gelmeyin!"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Dışarıda İlhan'ın yanında bekleyin, ben gel demeden de ne duyarsanız duyun içeriye gelmeyin!"


Reha, omuzladığı Yavuz'u odaya geri götürüp sert bir şekilde yere bırakmış; sonra da kapıyı kapatıp kilit düğmesine basarak dışarıdan anahtarsız açılmasını engellemişti. Öfkeli gözleri Yavuz'un üzerinde olarak etrafında dolanırken bir yandan da ayağıyla dürtüp uyanmasını sağlamaya çalışıyordu ama sonuç alamıyordu.


Sabırsız bir bekleyişe koyulmuştu. Sırtını duvara dayamış, yumruğunu ovuşturarak yerde hareketsizce yatan Yavuz'a bakarken bir yandan da düşünüyordu. Yavuz'un şu an sorularına yanıt veremeyecek halde olması daha da geriyordu onu. Bir an önce uyansın ve ona aradığı cevapları versin istiyordu.


Deniz ile olan konuşmaları gelmişti aklına. Bara genç bir kızın geldiğini ve o genç kızın tedirgin bir görüntü sergileyerek kendisini sorduğunu söylemişti, yani genç bir adamın varlığından bahsedilmemişti. O bara geldiği sırada Yeşim tek başına olmalıydı, diye düşündü. Peki bu genç, Yeşim'in yanına nasıl ve ne zaman gelmişti? Böyle bir durumdayken nasıl oluyor da Yeşim tek başına çıktığı bu tehlikeli yola onu da dahil edebiliyordu?


Önceden tanışıyor olabilirler miydi? Düşünüyordu da tanışıyor olsalardı elbet bundan haberi olurdu çünkü Yeşim'in de İpek'in de nerede olduğunu, kimlerle görüşüp kimlerle konuştuğunu rahatlıkla öğrenebiliyordu. Ama bu gencin ne adını duymuş ne de yüzünü görmüştü. O her kimse kızının hayatına yeni dahil olmuş biriydi.


Düşündükçe aklına başka şeyler de geliyordu. Muhittin, Yağmur ve Yıldırım adında iki gencin gelip kendisini sorduğunu söylemişti, değil mi? İsimlerini değiştirip birlikte böyle bir oyuna girişebildiklerine göre bir noktada birlikte hareket etmeye başlamışlardı. Peki Yeşim, ona her şeyi anlatacak ve onu yanına kabul edecek kadar nasıl güvenmişti ki bu genç adama?


Ellerini ensesinde birleştirip başını hafif geri yatırdığında derin bir iç çekti. "Belki de güvenmemişti!" dedi kendi kendine. Güvenmemişti ama onun da kendisiyle gelmesi konusunda mecbur bırakılmıştı, düşünceleri kol geziyordu, zihninde. Bu mecburiyetin nasıl sağlanmış olabileceğini düşünmek dahi istemiyordu. Eğer bunu yaparsa bu genç adamı kimse buradan sağ çıkaramazdı herhalde. Bunlara kafa yordukça ve sorularına cevap bulamadıkça çıldıracak gibi oluyordu. Hele ki Yavuz'un her şeyi bile bile öylece uyuyor olması düşüncesi iyice delirtiyordu onu!

 Hele ki Yavuz'un her şeyi bile bile öylece uyuyor olması düşüncesi iyice delirtiyordu onu!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
72 SaatHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin