''Odana kim koymuş olabilir ki?'' dedi Anna. Saate bakarak etrafta dolanıyordum. Luc, Aiden, Gabriel ve Lexi de kenarda oturmuş beni bekliyorlardı. Drew'in kapıdan içeri girmesiyle durdum ve bir çaresini bulabilmişdir umuduyla ona baktım.
''Liam, Alison ve Lucy. Hepsi bir anda ortadan yok olmuş.''
''Nasıl yani?''
''Matt'den kamera kayıtlarına bakmasını istedim. Ama hiçbir yerde yoklar.''
''Bu nasıl olabilir ki? 1 saat 25 dakikamız var. Fotoğrafı nereden bulacağız ki?'' Gözlerim dolmuştu. Artık sadece sinirime dokunuyordu.
''Mantık yürütelim. Odana kim giriyor?''
''Grace.''
''Tamam, peki şimdi nerede?'' diye atladı Aiden. Ona baktığımda Alison'un sözleri geliyordu. Aiden bile seni seviyor.
Belki de öfkeyle saçmalamıştı. Yani öyle olsa bile nasıl Alison'un haberi olabilirdi ki? Aiden Alison'a mı söylemişti?
''Bil-bilmiyorum. Arkadaşlarıyladır. Grace bunu yapmaz. ''
''Nasıl bu kadar eminsin ki?''
''Son 1 saat 15 dakika. Bir şeyler yapmaya başlasak iyi olur.'' dedi Gabriel. Herkes sessizce bana ve Drew'e bakıyordu. Ne yapacaktık ki?
Olabilecek şeyleri şimdiden görebiliyorum. İfşa olacağım. Herkes üstüme gelecek. Matt beni okuldan atmasada müdür yardımcıları, idare hepsi üstüme yüklenecek ve sonunda Matt beni atmak zorunda kalacak. Böylece öleceğim.
''Matt'e haber versek?'' dedim sessizce. Drew'in kızıp kızmayacağından emin olmak için sessizce söylemiştim.
''Ne yapabilir ki?''
''Yapabileceğimiz tek şey; herkes dağılıp Alison, Liam veya Lucy'i arasın. Lara sende Grace'i bul.'' başımı sallayıp odadan çıktım. Herkes farklı katlara dağılmıştı.
Cebimdeki telefonu çıkarıp Grace'i aradım.
''Lara?''
''Hey, nerelerdesin?'' dedim son derece normal davranmaya çalışarak.
''Kütüphanedeyim.''
''Kimle?''
''Tek başıma. Neden?''
''Hiç.''
''Bir sorun mu var?'' dedi. Buradan onun tek kaşını kaldırdığına yemin edebilirdim. Sesinde şüphe vardı.
''Hayır, hayır yok.''
''Şey, Greg'i hiç etrafta gördün mü?''
''Görmedim.''
''Tamam. Akşam görüşürüz.'' diyerek yüzüme kapattı.
Bu konuşmayı neden yaptığımı bile bilmiyordum. Fotoğraftan haberi bile yoktu. Muhtemelen Liam beni meşgul etmek için fotoğraf yanlış ellerde demişti. Yoksa Drew'in hemen yakasına yapışacağından emindi.
Drew hayır desede tek çarem Matt'i bulup olanları anlatmak ve yardım istemekti. Biz arkadaşdık değil mi? Hala onu ürkütücü ve tuhaf bulsam da biz arkadaşdık.
3 kat yukarıdaki müdür odasına hızla daldığımda kapıyı çalmadığımı farkettim. Fakat Matt yeterince sakindi. Oturmuş kitap okuyordu. Onun kadar stresten uzak ve rahat olmayı diledim.
''Gene okudun mu anlatmama gerek var mı?'' dedim alayla. Birkaç saniye bekledi ve yüzündeki ifade kayboldu. Şimdi korkuyla bana bakıyordu.
''Bu çocuklar senden ne istiyor böyle?'' bir daha anlatmama gerek kalmadığı için rahat bir nefes aldım.
''Teknik olarak Alison'un hala aşık gibi bir şey olduğu eski erkek arkadadı Drew'le çıkıyorum. Ve Liam da bana bie ara asılmıştı. Bir de onun yerini aldığımı söylüyor.''
''Ama Liam ve Ali çıkmıyor mu-''
''Alison'dan bahsediyoruz. İki erkeği de sahiplenecek sürtüklüğe sahip.'' dedim gülerek. O da bana bakıp sırıttı.
''Tamam, peki benim ne yapmam gerek?''
''Bilemyorum. Fotoğrafın 300 kopyası varmış. Ama bunların kimde olduğunu bilmiyoruz. Bulman gerekli. Yer bulma büyüsü falan yapsan?''
''Cadı olduğumu sanmıyorum.'' dedi kısaca. Haklıydı. Bunlar hep izlediğim açma cadı filmlerinden olmuştu. ''Üzgünüm Lara ama yapacak bir şeyim yok. Onları bulduğunda büyük bir ceza vereceğime emin olabilirsin. Fakat şu an tüm sorumluluk senin üzerinde. Onları çabuk bul.'' hayal kırıklığıyla başımı salladım ve odadan çıktım.
Drew'den 1 mesaj vardı. Salona gel, konuşalım.
Belki bir şey bulmuştur umuyduyla salona koştum ama boş boş bana bakıyordu.
''Hiçbir şey yok değil mi?'' herkes başını salladı.
''Son 30 dakika.'' dedi Aiden.
''Hala vakit var.'' dedim umutla. Telefonumun titremesiyle cebimden çıkardım. Mesaj Matt'dendi.
Şanslısın. Birisi güçlerini kullanıyor, az önce yakaladım.
Sevinçle çığlık attım. Bu Liam veya Alison olmalıydı. Büyü yapıyorlardı.
Kim? Ve nerede?!
Hızla yolla tuşuna bastım ve beklemeye koyuldum. Drew Matt'e haber verdiğim için bana kötü bakışlar atıyordu.
Bu olaydan kurtulduğumuzda beni bekleyen bir sevgili tribi vardı.
G...
''G mi? Devamı?'' dedi Drew.
G mi? Grace mi?
Mesajı yolladım ve beklemeye başladım. ''Grace olabilir mi gerçekten?''
''Bilmiyorum. O yapmaz.'' dedim emin bir şekilde. O benim arkadaşımdı. Değil mi?
''Neden cevap gelmiyor?'' dedi Lexi merakla.
''Odasına koşun.'' dedim. Bekleyecek vaktimiz yoktu. Son 20 dakikam vardı.
Odaya gittiğimizde kapı açılmıyordu. Kapının diğer tarafından Matt'in bağırışları geliyordu fakat kahretsin ki müdür odası olduğundan konuşmaların duyulmaması için kapı ses geçirmezdi.
''Grace. Grace'i bulalım. Kağıtlar onda demek ki. '' dedi Lucas. Herkes başını sallayıp merdivenlerden inmeye koyulduğunda bağırdım.
''Durun. Matt birinin güçlerini kullandığını söyledi. Baş harfi G olan biri. Grace'in olduğunu sanmıyorum. Grace elektrik saçıyor. Yani bu gücün ne alakası olabilir ki?''
''Kim o halde?''
''Görünmez olan veya birilerini görünmez yapabilen biri. ''
Herkes anlamış gibi bana baktı.
''Greg.'' dedi sinirle Drew. Bana 'o çocuktan uzak durmanı, onun bir serseri olduğunu sana söylemiştim.' bakışı atıyordu.
''Lucas sanırım Matt'in kapısını kırman gerek.''
''Neden ben?'' dedi korkuyla.
''Çünkü sen kurtadamsın. ''
Başını salladı ve kapıya yöneldi. Matt'in kapının önünde durmamasını diliyordum.
''Sizi üzmek istemezdim ama son 15 dakika.'' dedi Lexi.
''Hiç üzmedin.'' diye mırıldandım.
Lucas 3'e kadar saydı ve hızla kapıya koştu.
Kısa olduğu için çok çok çok özür dilerim. Bu yüzden diğer bölüm Pazar günü gelicek. Çok üzgünüm. Lütfen yorumları eksik etmeyin ❤
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutların Üstünde
FantasiaBir okul; sadece doğaüstü insanların olduğu. Ve biri; araya kaynamış bir insan.