4

607 119 68
                                    

Bir saat geçmişti. Bugün burada nöbet tutacaktım. Şans eseri Min Yoongi'nin kötü gününe denk gelmiştim ve ne yapacağım hakkında en ufak fikrim dahi yoktu. Buradaki duşlardan birinde saçlarımı yıkayıp temizlemiş, Yoongi'nin elindeki camları çıkartmaya çalışırken kendi çizilen parmaklarımı da sarmıştım. Yanına gitmek ve görmek istiyordum onu. İyi olduğundan emin olmak istiyordum fakat aynı tepkiyi almaktan korkar hâldeydim şimdi.

Ez azından biraz daha oyalanırım düşüncesiyle bir süredir aklımda dolanan sorularla birlikte geldiğim odada gözlerimi gezdirmiş, diğer endişelerimden kurtulmak amaçlı hasta dosyaları ile dolu odaya odaklanmıştım. Merak ettiğim şeyler vardı, cevabımı ise burada bulabileceğime emindim.

Bulması oldukça zor olacağı belli olan dosyaların, son bir aydır gelen kayıt bölümüne bakmak aklıma geldiğinde gülümsemiştim. Zekamı her zaman kullanabildiğim için kendim adına gururluydum.

Parmağım mavi dosyaların isim yazdığı kısımlar üzerinde gezmiş, Min Yoongi yazılı dosyayı gördüğümde ise hızlıca almıştım. "Oh, cidden mi ya?" Her zaman yaptığım sakarlık yeniden boy gösterdiğinde çöken onuzlarımla dosyanın arasından yere düşen kağıtları hızlıca toparlamaya çalışmıştım.

İç içe koyduğum kağıtları masanın üzerinde topladığımda dikkatimi oraya odaklamış, gözlerimi Yoongi'nin vesikalık resmini gördüğümde kıkırdamamı tutamazken gözlerimi bu defa hasta raporuna çevirmiştim.

"Bir bakalım, hastalık teşhisi-" Sesli bir şekilde okumaya devam edeceğim sırada aniden açılan kapıyla sıçramış, gözlerimi içeriye giren görevlilerden biriyle karşılaştığımda elimdeki dosyayı toparlamaya çalışıyordum. "Burada ne işin var senin?"

"Bay Baek, üzgünüm ben bir hastamın kimliği hakkında bilgi edinmek adına gelmiştim, kötü bir fikir gibi durabilir fakat-"

Kaşlarını çatmış, elimdeki dosyayı alarak yerine koymuştu. "Burada belgelerle sadece ben ve bayan Wong ilgilenir, bir şeyi merak ediyorsan çık ve ona sor."

Kurduğu cümlelerin hemen sonunda başımı sallayarak hızlıca odadan çıkmış, aynı katta bulunan Yoongi'nin odasına doğru ilerken gördüğüm bedenle selam vererek gülümsemiştim.

"Bayan Wong, Yoongi'yi görebilir miyim?"

"Bundan emin misin? Sana saldırmaz fakat kırıcı konuşabilir."

"Sorun değil, gideceğim."

"Kötü bir şey olursa, bağır."

"Olmayacak."

Yavaşça kapıyı araladım ve önce başımı uzattım içeriye doğru. Göz göze geldiğimizde kapıyı hafifçe tıklattım, "Gelebilir miyim?"

"Zaten geldin."

"Gitmemi istersen giderim."

"Kapıyı kapat."

Gülümsedim. Kapıyı kapattıktan sonra yatak ucuna geçip onun gibi oturdum ve bağdaş kurdum.

"Elin acıyor mu?"

"Canını yaktım mı?"

"Sen beni mi merak ediyorsun?"

"Takvimime bir yaprak daha eklensin istemiyorum sadece. Seninle ilgisi yok."

"Elin acıyor mu?"

"Acımıyor."

"Benim de acımıyor. Ancak takvimindeki yaprak sayısının yine de arttığını düşünüyorum, üzgünüm."

Omuz silkti, "Nasıl olsa çıkamayacağım buradan." Kaşlarımı çattım, "Böyle düşünmene sebep olan ne?"

Kaşlarını kaldırdı.

"Jimin, zeki bir çocuğa benziyorsun. Anlamadın mı hâlâ? Bana bir bak. Hasta değilim. Sadece sinirli bir insanım fakat evdekiler benden kurtulmak için buraya yolladılar."

"Ama-"

"Delilerin arasında durdukça, deli muamelesi gördükçe ve onlarla aynı hayatı yaşayıp dört duvar arasında kaldıkça onlardan birisi sayılacağım. Buradan çıkana kadar akıl sağlığımın yerinde olmadığı düşünülecek. Ama Jimin, ben burada yaşamaya devam ettikçe onlardan birisine dönüştürüleceğim. Anlamıyor musun? Gerçekten hasta olduğumu mu düşünüyorsun?"

Yoongi, zekiydi. Hasta değilse gerçekten zekiydi fakat hastaysa ve böyle cümleleri kurabiliyorsa çok daha zekiydi. Başımı sallayarak onayladım onu.

"Buradan çıkacaksın. Sana inanıyorum. Birgün bitecek."

"Bitmeyecek, ben inanmıyorum. Ne kendime, ne de buraya."

Elini kaldırıp saçlarıma daldırdı.

"Böyle bir renk tercih etmene rağmen tek tel bile yıpranmamış. Garip."

"Doğuştan pembeyimdir belki?"

"Sinir sorunlarım var, geri zekâlı değilim."

Güldüm. Güldü.

"Saçların ıslak. Eve git ve kurut. Hasta olursan bana geçer ve ben hasta olmaktan nefret ederim. Üstelik hasta olunca daha huysuz birisine dönüşüyorum."

"Bugün nöbetçiyim, eve gidemem."

"Nöbetçi mi? Sen sanki şu gönüllülük işini abartıyorsun gibi?"

"Aslında bunu istemedim ama adım listeye yazılmıştı. İnsanlar benden bir şey isteyince onları geri çeviremiyorum."

"Ne olursa olsun mu?"

"Hm, öyle de denebilir."

"Ben de bir şey isteyeceğim."

"Sana bu hakkı vermiyorum, bugün bana kötü davrandın."

"Beni dışarı çıkart."

memento mori, myg&pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin