"Beni dışarı çıkart."
"Yapabileceğim bir istek olsaydı bile yapmazdım."
"Senden isteyeceğim tek şey bu."
"Yoongi, tedavin bitmedi."
Bıkkınlıkla nefes verdi. "Bir tedaviye ihtiyacım olmadığını söylemiştim."
"Ne düşünüyorsun bilmiyorum ama hayır, buradan çıkmana yardım edemem, üzgünüm."
"En azından birkaç saatliğine?"
Tereddütle gözlerim yüzünde gezdiğinde iç çekerek dişlerimi alt dudağıma geçirmiş, huysuzca çatılan kaşlarımı düzeltmiştim. Dudağım üzerindeki deriyi yemekten kanatmama az kalmıştı. "Saçlarını kurutayım." Düşünceli halimden sıyrılarak mırıldandığı şey ile merakla gözlerimi yeniden ona çevirmiştim. "Saçlarımı mı?"
"Hasta olacaksın." Kendi kendine söylenerek huysuzca yataktan kalkmış, odanın banyosuna ilerlemişti. Bakışlarım boş duvarda gezerken garipsiyordum olan durumu. Sabah oldukça sinirli gibiydi ama şimdi yumuşak davranmaya özen göstermeye çalışıyordu. Belki de istediği şeyi ona vermem için çabalıyordu, henüz çözememiştim.
"Boyan akmaya başlamış." Elinde getirdiği kurutma makinesini prize takarak önümde durmuş, uzun kemikli parmaklarını saçlarıma geçirmişti. "Boyamak için fazla zamanım olmuyor."
"Ben boyayabilirim."
Güldüm. "Ellerinin pembe olmasını göze alacak mısın Min?"
"Teklifimi geri çekiyorum." Aldığım cevaba kıkırdamıştım. Benim aksime ufak gülüşü hemen yüzünden silinmiş, çalıştırdığı kurutma makinesini saçlarıma tutarak elleri ile karıştırmıştı.
İlk defa bu kadar yakından gördüğüm yüze odaklandım sessizce, saçlarımı kurutmak konusunda kararlı gibi görünüyordu. Beyaz tenine uyum sağlayan yüzündeki ufak benler şirin duruyordu, kesinlikle bir bütün olduğunda şirin değildi fakat öylesine yakından baktığınızda gerçekten şirin duruyordu.
Yakışıklı olduğunu kabul edeli çok oluyordu, hatta bu kadar çekici birinin böyle bir yerde oluşu biraz sinir bozucu bile gelmişti.
Belki de gerçekten ailesi yüzünden buradaydı, emin olmak için henüz erken olduğundan buna kafamda bir cevabım yoktu ama bir yanım sürekli ona inanmam konusunda ısrarcıydı.
"Beni yemek istiyor gibi bakıyorsun." Elini saçlarımda son kez gezdirdikten sonra çekmiş, kurutma makinesini kapayarak söylenmişti.
"Daha çok öldürmek ister gibi bakıyordum, yanlış anladın."
"Kimi kandırıyorsun Jimin?"
Elimle saçlarımı düzelterek umursamazca omuz silktim. "Aslında sadece doğruyu söylüyordum. Bu arada teşekkür ederim."
"Hala kibarsın bakıyorum."
"Değil mi? Benden öğrenmen gereken çok şey var Yoongi."
"Çok konuşuyorsun." Göz devirerek banyoya doğru girdiğinde gülerek yataktan sıçramış, etrafta gözlerimi gezdirerek çekmeceye uzanmış, kurutma makinesini koymak adına açmıştım ki gördüğüm telefonla duraksadım. "Ne yapıyorsun?"
Telefona uzanarak almış, kaşlarımı çatarak önümde aynı ifade ile bana bakan bedene doğru birkaç adımda yaklaşmıştım. "Bu ne?"
"Telefon."
"Onu sormadığımı biliyorsun, ne işi var odanda telefonun? Hastaların kullanması yasak. Hem buradan çıkmak isteyip, hem de kuralları çiğneyemezsin Yoongi."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
memento mori, myg&pjm
Fanfiction"Sana yine yazıyorum çünkü yalnızım ve çünkü kafamın içinde seninle konuşurken senin bunu bilmiyor, ya da bana karşılık veremiyor olmana katlanamıyorum." Memento Mori : "Fani olduğunu, öleceğini bil. Birgün öleceksin, bunu hatırla ve şimdi yaşa."