Ellerime batan cam parçaları yüzünden yere damlayan ve kapı koluna bulaşan kana baktım bir süre. Gözlerimden yaşlar akıyordu ve ne yapacağımı şaşırmıştım. Beklemediğim bir anda yaşanmıştı çünkü.
Yatağa oturduğumda nefesim kesildi, inleyerek ayağa kalktım hızlıca. Bacaklarıma da cam batmış olmalıydı. Alt dudağımı dişledim. Sıcacık yaşlar gözlerimden yanaklarıma doğru kayarken telefonumu aldım ve ezberimde olan numarayı tuşladım.
"Jimin?"
"Hyung, yanıma gelir misin? Yardımına ihtiyacım var."
"Neyin var? Neden ağlıyorsun?"
"Namjoon hyung, sadece gel lütfen."
"Tamam, geleceğim. Neredesin?"
"Busan. Yoongi ile."
"Busan?! Yoongi ile mi? Hastan değil miydi o senin?"
"Çıkışını yaptılar."
"Yaptılar?"
"Gelmeyecek misin?"
Ofladı, "Konum at."
Kapım çaldığında telefonu hızlıca kapatıp o tarafa döndüm. Çıtım çıkmazken, dikkatli ve sessiz adımlarla yatağa ilerledim. Camları çıkartamazdım tek başına. Odadan ayrılmak da istemiyordum. Şu an Yoongi'yi görmek bana iyi bir fikir gibi gelmiyordu.
Yan dönmüş, acıyan yerlerimi olabildiğince hiçbir yere temas ettirmeden yorganımı üstüme çekip gözlerimi yummuştum.
Çok geçmeden diğer odanın kapısının kapandığını duydum. Umursanmamış olmak biraz canımı yakmıştı. Sessizce ağlarken omuzlarım sarsılıyordu. Elimi ağzıma bile bastıramıyordum camlar yüzünden. Bu yüzden çok geçmeden kapanmıştı gözlerim.
Tekrar açtığımda ise kapı sesi rahatsız etmişti beni. Saat kaçtı anlayamamıştım. Ormanda olduğumuz için idrak etmek zordu, mesajları kontrol ettim. Namjoon hyung yazmıştı. Dağılan saçlarımı ve görünüşümü umursamadan, koşarak çıktım odadan. Koltukta oturan ve öylece etrafı izleyen bedenin bakışları bana döndüğünde ayaklandığını fark etmiştim. Bana yetişememesi için daha da hızlandım ve dış kapıyı açar açmaz özlediğim kişiye sarıldım sıkıca. Kollarını belime sarıp ayaklarımı yerden kesmiş, bedenimi havada tek koluyla taşırken boştaki eliyle kapıyı kapatmıştı. Yaşlarım omzuna damlarken saçlarıma bir öpücük bıraktı.
Onu çok seviyordum.
"Neden ağlıyorsun?"
"Sana her şeyi açıklayacağım fakat bana zaman ver. Şimdilik yardımın gerek, peşimize birileri takıldı. Güvenebileceğim tek insan sensin."
"Ne olduğu fark etmeksizin her türlü olayda seninle olacağımı biliyorsun," dedi ve beni yere indirdikten sonra bakışlarını üzerimde gezdirdi. "ne oldu sana?"
"Çerçeveyi düşürdüm, toplarken ellerime cam battı."
"Benden daha sakarsın."
"Belki."
"Daha ne kadar görmemezlikten gelineceğim?"
Yoongi konuştuğunda bakışlarımız ona dönmüştü. Hiçbir şey söylemeden arkamı dönüp odama doğru ilerledim.
"Pijamanda neden kan izleri var?"
Namjoon hyungun sorusu olduğum yere çivilenmeme sebep olmuştu. Keşke temizleseydim kendimi, diye geçirdim aklımdan.
"Camın üstüne düştüm."
"Ne? Nasıl?"
Bir saat bana söylendikten sonra odama gelmiş ve yatağımı işaret etmişti. Dudaklarımı yalayıp utanarak ilerledim ve altımdaki gri pijamayı çıkartıp ters şekilde yatağa uzandım. Elindeki pamuğa bir şeyler sürüp kalçamın biraz altındaki acıyan yere bastırdı ve temizlemeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
memento mori, myg&pjm
Fanfiction"Sana yine yazıyorum çünkü yalnızım ve çünkü kafamın içinde seninle konuşurken senin bunu bilmiyor, ya da bana karşılık veremiyor olmana katlanamıyorum." Memento Mori : "Fani olduğunu, öleceğini bil. Birgün öleceksin, bunu hatırla ve şimdi yaşa."