"Rahat bir şeyler vermemi ister misin?"
"Demek çatı katında yaşıyorsun."
"Odam burada diyelim, gökyüzünü görmek iyi hissettiriyor." Dolabımı kurcalayarak ona olacağını düşündüğüm eşofman ve tişörtlerden birini alarak arkamı döndüm. Tavana doğru uzanan camımın yanında bulunan yatağıma uzanmış öylece gökyüzüne bakıyordu. "Bunu giyin."
Suratına doğru attığım tişört ve eşofmanı refleksle yakalamış, daha sonra oturur pozisyona geçmişti. "Ben giyinirken izlemek istiyorsun sanırım."
"Ne alakası var?" Telaşla arkamı döndüm.
Gülüşü eşliğinde birkaç dakikada kıyafetlerini giymişti. Kendime de kıyafet alarak banyoya doğru adımladım, günün yorgunluğu ve neredeyse aydınlanacak olan hava uykusuzluğumu daha çok ele veriyor gibiydi.
İçeriye girdiğim gibi üzerimi değiştirmiş, sweatimin altına giyindiğim bol eşofmanın iplerini bağlayarak dışarıya doğru yürümüştüm. Az önce bıraktığım yerde etrafı izliyordu. "Hastaneye dönmeyecek miyiz?"
Başımı olumsuz anlamda salladım kısaca. "Bayan Wong seni bugün çıkaracağım diye biliyor, çalışanlardan birine sorarsa sabah erkenden çıktığımıza dair bir şeyler söylemelerini istedim."
"Bazen zeki olduğunu düşünüyorum."
"Zaten zekiyim Yoon, biraz uyumalıyız sanırım."
Yana kaydı. "Buraya gel."
"Yanına mı?"
"Neden? Seni yemem, korkma Jimin."
Kaşlarımı çattım yavaşça. "Beni yiyeceğinden değil, garip bir istekti ama neyse." Fazla uzatmadan yatağımda açtığı diğer yana uzanmıştım. Böylelikle yüzlerimiz aynı hizada birleştiğinde gözlerimi birkaç milim ötemdeki yüzde gezdirdim sessizce. "Hâlâ kızgın mısın? İçki meselesine."
"Hayır, aslına baksarsan eğlenceliydi."
Gülümsedi, kaşlarımı çattım hızlıca. "Ancak hapise girersek senin suçun, asla üstlenmem."
Yatakta dönerek bakışlarımızı kesmiş, ben tavanı izlerken beni izleyen Min Yoongi burada değilmiş gibi davranmaya çalışmıştım. Ancak nefes sesini bile duymadığım ve hiç kıpırdamayan bu adamın varlığını nedense son zamanlarda asla reddedemiyordum. İlk karşılaşmada iki insanın birbirine karşı hissettiği çekim gerçekten akılda kalıcı oluyordu ve bu da heyecana sebepti.
Göbeğimin üstünde tuttuğum ellerimi hiç kıpırdatmadığımdan olsa gerek, "Öldün mü?" diye sormuştu. Güldüm, "Evet."
"Beni sadece yatağında uyumam için mi oradan çıkarttın?"
Şaşkınca doğrulup ona döndüm, "Ne o? Beğenemedin galiba?" Dehşete uğramış gibi gözlerim büyürken sinirlendiğimi belli edecek şekilde gülmüş, kolundan tutup onu çekiştirmeye başlamıştım.
"Geri gidelim. O taş gibi yatakta ve dekorsuz odada uyumaya devam et sen, istediğin şey bu anlaşılan."
Sırıtarak bileğimden çekmiş, yatağa düşmemi sağladıktan sonra yukarıdan suratımı izlemeye başlamıştı.
"Öpülesi durduğunu söylediğimde beni duymamazlıktan gelmiştin."
"Her yeni tanıştığınla öpüşür müsün?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
memento mori, myg&pjm
Fanfiction"Sana yine yazıyorum çünkü yalnızım ve çünkü kafamın içinde seninle konuşurken senin bunu bilmiyor, ya da bana karşılık veremiyor olmana katlanamıyorum." Memento Mori : "Fani olduğunu, öleceğini bil. Birgün öleceksin, bunu hatırla ve şimdi yaşa."