18

481 96 70
                                    

Flashback

Min Yoongi, her şeyini kaybetmişti. Gerçek bir ailesi bile yoktu fakat kimin yanında kalırsa kalsın o kişilerin başına bir şey geliyordu. Küçük çocuk artık herkesin sonsuza kadar gitmesinden bunalmıştı. Lanetli olup olmadığını düşünüyordu. Abisinin bile ondan korktuğu için gitmiş olma ihtimali vardı. En azından, o öyle düşünüyordu.

Ta ki eline bir kağıt ulaşana kadar.

"Yoongi, seni bırakmadım. Bırakmayacağım. Yalnızca sana, bana ve babama bunları yaşatan herkesten intikam almak için gitmem gerek. İletişimimizi hiçbir zaman kopartmayacağız.

Söz veriyorum. Birgün her şey yoluna girdiğinde seni bulacağım. Sıkı sıkı sarılıp, beraber uyuyacağız. Tıpkı evimize geldiğin ilk gün gibi."

Çıldırmıştı. Mutluluktan havalara uçmuştu. O gün odasından çıkıp bahçede koşuşturmuş, abisi ile oyun oynadığı çimenlerde yuvarlanmıştı tüm gün.

Birkaç hafta sonra yeni bir mektup geçmişti eline, bu sefer yanında bir de telefon vardı.

"Babamın seninle ilgilenemeyecek kadar meşgul olduğunu biliyorum, bu yüzden doğum günün için sana bir hediye aldım. Kullanmayı öğrendikten sonra bağımlı olacağını biliyorum ama, olmamaya çalış! Telefonundan bana mesaj atabilirsin fakat adımı asla yazmamalısın, tamam mı? Ne olursa olsun kimse benim ben olduğumu öğrenmemeli. Bu aramızda bir sır olacak. Belki yıllarca saklaman gerekebilir. Karşına çıkmam çok uzun sürebilir fakat o zamana kadar hiçbir şeyin eksikliğini hissetmemeni sağlayacağım.

Kendine iyi bak küçük kardeşim. Seni seviyorum."

Yoongi'nin abisi onu unutmamıştı. Hiç terk etmemişti ve tıpkı söz verdiği gibi daima yanında olmuştu. Çok uzağındaydı ama sanki bir o kadar da yakınında gibiydi. Şirket işleriyle kimliğini gizleyerek uğraşıyor ve bir yandan da Yoongi'nin ailesini öldürenlerle ilgili araştırma yapıyordu.

Elbette sık sık Yoongi'yi de bu konuda bilgilendiriyor, her şeyden haberi olmasını sağlayıp acısını hiç unutmamasını söylüyordu.

Yıllarca abisinin yüzünü görmeyerek ve sesini duymayarak büyümüştü Yoongi. Şimdi onu tamamen unutmuştu ve görse asla tanımazdı. Çünkü o gittikten sonra babası bütün fotoğraflarını kaldırmış, bodruma kilitlemişti.

Zamanla büyüdü. Yalnızlığı en diplerde yaşadı ve umursamamayı öğrendi. Çünkü kafasına taktığı her şey canını yakıyor ve onu güçsüzleştiriyordu. Yoongi güçsüz olamazdı, olmamalıydı çünkü abisi geldiğinde ona dik duruşunu göstermek istiyordu. Kimseyi önemsemediğini, hiçbir zayıflığının olmadığını kanıtlamak ve intikamını almaya hazır olduğunu kendi gözleriyle görsün istiyordu. Anlasın istiyordu.

Abisini dinlemek isterdi, isterdi fakat aradan geçen 2 yıla rağmen hiçbir yerden haber alamadığında öfkesinden delirmişti. Babasını dinlemeyi seçti, madem abisi yapamamıştı yarım kalan işi o bitirecekti.

"Hastane işlemlerini hallettik, bir yıldır oradaymışsın gibi gösteren belgeleri de adamları da koydum. Yarın çocukla tanışacakmışsın, şimdiden gidip hastanede kalsan iyi olur."

Başını sallamakla yetindi, abisinin ona aşıladığı içindeki kin, babası tarafından besleniyordu. Pes edemezdi, ne ailesi için, ne de teyzesi.

"Orada kendine dikkat et oğlum."

Güldü.

Babası gibi görüp onu büyüttüğü adamın ona olan sevgisinden asla şüphe duymamıştı, gerçek ailesini belki tanımıyordu fakat tanrı ona güzel bir aile bahşetmişti. Onlar için her şeyi yapmaya hazırdı.

17 aralık

"Kendimi ne kadar daha tutabilirim bilmiyorum, resmen yüzüne kusmak üzereydim."

"Sakin ol oğlum."

"Orada gülümseyip duruyor, ne kadar mide bulandırıcı olduğunun farkında bile değil."

"Amacın uğruna sabretmek zorundasın."

"Ya beni sevmezse?"

"Seni seveceğine eminim Yoongi, fakat sen, sen dikkat etmelisin."

Siyah saçlı sinirli bakışlarını çevirdi babasına, anlamamıştı ne demek istediğini.

"Eğer sen ona aşık olursan, işler o zaman değişebilir. Bunun olmasını istemeyiz, değil mi Yoongi?"

"Ona asla aşık olmam."

"Üvey de olsa, seni büyüten teyzenin katiline aşık olmamalısın zaten Yoongi."

12 Şubat

"Anlamıyorsun, abime bahsetmemin nesi yanlış? O da destek çıkıyor."

"İkiniz de elinize yüzünüze bulaştıracaksınız, bıktım sizin bu kendi başınıza hareket etmenizden."

"Bizim kendi başımıza hareket etmemizi istemiyorsan zamanında arkadaşının katilini kendin halletmeliydin!"

Orta yaşlı adamın elindeki bardak yerle buluşup tuzla buz olmuştu bir anda, odadaki gerginlik, hizmetlileri kapı dışarı edilmesiyle devam ederken Bay Kim kravatını sinirle gevşetmişti.

"Siktiğimin çocuğu, sana mesaj atıp senin kafanı karıştırması bile hata. Size bensiz hareket etmeyin dedim! Bensiz bu zamana kadar neyi başardın da bana kafa tutuyorsun? Seni o evden yanıma almasaydım yetimhanelerde sürünürdün piç herif!"

Ellerini oturan bedenin çenesine sarıp sıktığında öfkesini kontrol edemediği açıktı, sorun değildi. Yoongi son günlerde bu hallerine anlam veremiyordu, babası gibi değildi. Eskisi gibi değillerdi, istenmiyor gibi hissediyordu.

"Abime yazmamasını söylemeyeceğim."

"O hastaneden asla çıkamazsın."

"Beni engellemeye çalış da göreyim."

Çenesindeki elleri ittirerek ayaklandı, buradan gitmeliydi. Garipti, garipti fakat hastanede daha huzurlu hissetmeye başlamıştı.

Belki de yalnızca tanıştığı ve nefret etmesi gereken o çocuktan kaynaklıydı bu huzur.

memento mori, myg&pjmHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin