Temmuz ayının ortalarında, oldukça büyük ve kına için hazırlanmış salonun her köşesi sandalyelerle ve uzun divanlarla doluydu. Üzerlerinde orta yaşlı kadınlar oturarak salonun ortasında bulunan ve başı al duvakla kapalı olan Meryem'e bakıyorlardı. Genç kadınlar ise sandalyede oturan Meryem'in etrafında ellerinde ki mumlarla, kına şarkısını söyleyerek dönüyorlardı.
Meryem'in ağlamaktan gözleri şişmiş, umutsuzluğun kıyısında, kendisini bir başına hissediyordu. Yirmi beş yıllık yaşantısının en güzel dönemine girdiğini zannetmiş ve mesleğini eline almış olmanın getirisi ile kendisine olan güveni de yerine gelmişti ama hayat genç kadını öyle bir noktaya getirmişti ki babası yaşında olan Kâmil beyle evlenme konumundaydı.
Babası Arif beyin mal ve para sevdası uğruna kendisini ateşe atması, bir kızın babası tarafından görebileceği en kötü ve aşağılayıcı bir durumdu ve genç kadın tam da o durumdaydı. Varlıkları oldukça yerindeydi ama Arif bey hem daha çok fazlasını istiyor hem de oğlu Mustafa'nın evliliğini görmeyi bekliyordu. Kâmil beyin kızı Kader, Meryem'le aynı yaştaydı ve hiç kimse bu durumu yadırgamadan Kâmil beyin Kaderi vermesini, karşılığında da Meryemi istemesini yadırgamıyordu. Sanırım bir tek yadırgayan ve üzülen genç kadının kendisiydi...
Meryem kırmızı duvağın altında, koyu kahverengi saçlarını güç alırcasına sıkarak ve ciğeri sökülürcesine ağlıyordu. Onun bu ağlamasını herkes daha doğrusu gerçeği anlamak istemeyenler adete yorarak gülüyorlardı ama birkaç kadın hariç.
Kısa zaman sonra dönen genç kadınlar durduklarında Meryem ağlamasına devam ederek annesinin önünde eğilmesine kırmızı duvağın altından yaşlı gözlerle ve yapma dercesine baksa da annesi Ayşe hanım, kızının gözlerine bakmadan gülümseyerek genç kadının saçlarında olan ellerini indirdi.
Saniyeler sonra tek avucu açılıp bir parça kına sürüldü ve tam altınlardan biri bırakılarak dikdörtgen kına eldiveni yaşıtları tarafından bağlandı. Kısa zaman içerisinde Meryem'in ikinci eline de kına yakıldı ve duvak açılarak Kâmil beyin gönderdikleriyle beraber kendi ailesinin de aldığı takılar tek tek takıldı.
Genç kadın kendisini uçurum kenarında, yavaş yavaş birilerinin itekleyerek aşağı atıyor oluşunu hissederken elinden bir şeyin de gelmemesi çıldırma noktasıydı. Babasının ve abisinin fazla korku salmaları içine kadar işlemişti ve kimseye de ulaşamıyordu. Zaten Meryem'in gözünde de herkes bu duruma seviniyordu. İki toprak sahibi aileler mallarını birleştiriyor ve söz sahibi daha fazla oluyorlardı.
Genç kadın baskılar yüzünden ayağa kalkarak oynatılmak istense de fazlasıyla üzgün ve istemediği için ağlaması şiddetlenerek annesinin tek koluna iki eliyle sarıldı. Bağırmak istiyordu, sesi bir yerlere gitsin istiyordu ama yapamıyordu. Ne bir telefon bırakmışlardı elinde ne de güvendiği kimse vardı.
"Anne lütfen yapma, ben bunu hak etmiyorum."
Ayşe hanım kaşlarını çatarak etrafın sessizleşmesi, müziğin durması ile kızının ellerini kolundan indirip Meryem'in tek kolunu tutarak sürüklercesine hole doğru yürümeye başlarken dişlerinin arasından konuştu.
"Kes sesini ve yürü!"
Bal rengi gözlerden yaşlar hızla akıyor ve genç kadın sürüklenmesine izin vererek annesinin yürümesine uymaya çalışıyordu.
Kısa zaman sonra anne kızın salondan çıkmasıyla müzik kaldığı yerden devam etti ve Meryem fırlatılırcasına odasından içeri girerken kına elbisesine basıp dizlerinin üzerine kendisini bıraktı.
Avuç içleri yerde olarak ağlamasına şiddetli bir biçimde devam eden genç kadın saniyeler sonra kapının kapanıp annesinin karşısına geçmesi ile bir umut kendi gözleriyle aynı olan gözlere baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harika Hasar
ChickLitKader gayrete aşıktır ve gayret ettiğin kadar kaderin güzelleşir... Meryem istemediği evliliğe doğru yola çıkarken o yol bir yakının yardımı ile başka tarafa çevrilir. Evinden ve yuvasından, kına gecesinde kaçar. Başına ne geleceğini bilmeden bir...