32. Bölüm

505 52 8
                                    

Sinir krizine giren kadına eve gelen doktorun sakinleştirici bir iğne vurması ile dakikalar öncesinde evi inleten Meryem eşinin yatağında uyuya kaldı.

Ayşe hanım kızının elini dinlemeyen yaşlarıyla sıkıca tutarken Kazem'in arkadaşları da sıkıntıyla Meryem'in dağılan saçlarına, araba çarpmış gibi dağınık uyuya kalmasına ve bembeyaz kesilen yüzüne bakarlarken Melkan bey de bulunduğu cezaevi aracından indirilip hızlı adımlarla tam korunaklı binadan içeri sokuldu.

Birkaç dakika içerisinde güvenlik kollarıyla beraber kalacağı hücrenin önüne geldiğinde demir kapıyı açan gardiyan alayla gülerek "En mantıklısı hücre, yoksa senin sonunda oğlun gibi olurdu. Umarım tez zamanda da olur" dediğinde Melkan bey duruşunu dikleştirip açılan kapıdan içeri girdikten sonra sıktığı dişlerini gevşetti.

Karşısında ki adama açıklama yapma gereksinimi bile duymadan kapanan kapı ile açık olan küçük alandan kelepçeli ellerini dışarı uzattı akabinde de kelepçeler açılmış ellerini içeri çekmişti.

Aynı zaman diliminde de Said bey kendisini terleten toplantıdan çıkmış belirli bir süre sonra özel kurduğu araştırma ekibinin bulunduğu tek katlı eve gelmişti. Evde herhangi bir eşya veyahut evi andıracak bir şey yoktu sadece kurduğu ekibin çalışması için gerekli ekipmanlar yer alıyordu.

Geniş salondan içeri girdiğinde ortamı kaplayan sıralı halde masalardan birinin arkasında durdu, karşı duvarda bulunan iki büyük ekrana baktı. Birkaç dakika içerisinde araştırmanın yönünü, elde edilen bilgileri dinlerken beklenilen haber gelmiş, medyaya ulaşan iki askerle bağlantıya geçilmişti. Ülke dışında olan iki askerin elektronik yollarla bazı bilgileri önceden kopyalar halinde göndermesini isteyen Said bey işi biter bitmez gerekli görüşmeleri gerçekleştirmek için tekrardan yola çıktı.

Aynı günün akşam saatlerinde Melkan beyin karargâha çağırıldığını duyan General oğlunu da Mareşalı alacak ekibin peşine her ihtimale karşı göndermişti. Bir sıkıntı çıkacağını düşünmüyordu ama temkinli olmakta fayda vardı.

Ayşe hanım ise şişen göz altlarıyla ve ağlamaktan kuruyan gözleriyle kızının uyanması ile oturduğu yerde Meryem'in yan duran yüzünü ve saçlarını okşamaya başladı.

"Yavrum daha iyi misin."

Kızının boşlukta olan hissiz gözleri anne yüreğini dağlıyor acı çektiriyordu. Hangi anne gibi anne evladının acı çekmesi karşısında sakin kalabilirdi ki.

Ayşe hanım ağlamaklı yüz ifadesiyle yavaşça yerinden kalkıp ağır adımlarla odadan çıktı, mutfağa geçerek gün içerisinde alınan malzemelerle yaptığı yemeklerden bir tepsi hazırlamaya başladı. Damadının arkadaşları ise toparlanan evin mutfağında ki masada oturmuş sinirli gözlerle sessizliğini koruyorlardı.

Saniyeler sonra sessizliği bozan orta yaşlı kadın işini yarıda keserek iki elini mermer tezgâha bıraktı, ağlamaklı bir sesle "Ödüm kopuyor düzelmeyecek diye" dedi.

Ortamda bulunan adamların her birinden sesli nefesler yükseldi. Arkadaşlarının yaşadığından emin olmuşlardı artık ama sevinemiyorlardı bile.

Beş adam Ayşe hanıma iyi olacağının telkinlerinde bulunurken Meryem de dağılan kabarık saçlarıyla ve üzerinde duran siyah hırpaladığı elbisesiyle hemen yanda ki odaya geçmiş ve ortasında durarak etrafa gözlerini gezdiriyordu.

Bulunduğu ev eşinin doğduğu evdi ve bulunduğu oda ise kayınpederiyle merhum kayınvalidesinin odasıydı. Kazem doğduğu evde kalmayı, annesinin hatıralarıyla yaşamayı tercih etmişti.

Genç kadın solunda duran yatağa ve onun sol yanında duvara sabitlenen eski giyinme dolabına baktıktan sonra yatağın sağında ki beşiğe gözlerini çevirdi.

Harika HasarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin