25. Bölüm

441 49 8
                                    

Nassor karargâhta bulunan odasında otururken gelen arama ile hızla elini cebine atıp ikinci telefonunu aldı, beklemeden açtı.

"Söyle."

"Efendim önemli mi karar veremedik ama bir şey oldu" diyen adama karşılık otuzlu yaşlarında ki adam dişlerini sıkıp ayağa kalktı, pencerenin önüne geçti.

"Uzatmadan söyle."

Karakola uzak mesafede olan iki adamdan birisi genç adamın karıştığı kavgayı anlatırken Kazem de Meryemle beraber dışarı çıkıyordu. Hemen bir kaç adım arkasında gelen Efkan çatık kaşlarla ve sızlayan burnunu tutarak hızlı adımlarla öne geçip boş kalan elinin işaret parmağını havaya kaldırdı.

"Seninle daha sonra görüşeceğiz Kazem efendi."

Kazem sinirle öne doğru atılıp "Bak hâlâ konuşuyor" derken yanında ki kadın önüne geçerek durdurmuş ve kısık sesle konuşmuştu.

"Karakoldayız Binbaşı kendine gel."

Efkan son kez parmak sallayıp hızlı adımlarla ilerlemesine devam ederken Kazem de öfkeden deliye dönmüş gözlerle önünde ki adama bakıyordu.

"Elimde kalacak haberi yok."

"Tamam sakinleş bi. Şikâyetçi olduk mahkemede hesaplaşırız tamam mı. Sakinleş" diyen kadın sinirden gözlerini kapatan adama bakarak yavaşça ellerini indirdi. "Söyleseydim keşke. Bu kadar büyümezdi olay."

Kazem sinirle yüzünü sıvazlayıp gözlerini açtıktan sonra ellerini belinin iki yanına bırakıp başını sağa sola, yukarı aşağı hareket ettirdi. Üzerinde ki siniri atacak gibi değildi ama daha önemli işleri olduğundan bu konuyu bir kenara bırakmalı, daha sonra ilgilenmeliydi.

"Bir daha benden bir şey saklama olur mu" diyen adam parmaklarıyla gözlerine baskı uyguladıktan sonra yorgun bir şekilde nefesini bırakıp bal rengi gözlere baktı. "Tamam mı."

Meryem tebessümle "Tamam. Sakinleştin mi" dediğinde karşısında ki adamdan gelen baş onayı ile gülümseyip koluna girdi. Kendisiyle beraber genç adamı yürüttü. "Hadi beni eve bırak. Süreyya tek başına evde, ayıp olmasın."

Kazem yüzü gülen kadına ve kolunda ki ele bakıp iç çektikten sonra "Tamam" derken Nassor da kendisine gönderilen fotoğrafa bakıyordu.

"Yüzünde ki yarayla bu kadını nasıl buldun sen" derken dikkatle Meryem'in Kazemle yan yana karakoldan çıkarken çekilen fotoğrafını inceliyordu.

Genç kadının Kazeme aşık gibi bakışlarını uzaktan bakan biri olarak hemen fark etmiş ve dişlerini sıkmaya başlamıştı. Kendisi babasına yaranmak için çabalarken hasmı olarak gördüğü adamın mutlu aile düzeni olmasını sindirememiş, kendisine yedirememişti.

Daha fazla bakmaya katlanamayıp telefonun tuş kilidini aktif hâle getirerek sinirle sandalyesine oturup sabit hattın ahizesini alarak Teğmen Usi'yi aradı.

"Yanıma gel."

Aradığı kişi "Tamam" dediğinde aramayı sonlandırdı, hırsla sırtını geriye yasladı. Yaklaşık bir dakika sonra odasının tıklatılması ile de "Gel" dedi.

Teğmen içeri girip kapıyı kapattıktan sonra rahat bir şekilde masanın önünde bulunan karşılıklı koltuklardan tekine oturup sol çaprazında ki adama alaylı gülüşü ile baktı.

"Gene ne oldu, ne bu sinir."

Nassor çatık kaşlarla kollarını masaya bırakıp ellerini birleştirdi.

"Yok mu bir haber."

Teğmen Usi başında ki şapkayı çıkartıp önünde ki sehpaya bıraktıktan sonra "Çok yakınız, bulmak üzereyiz. Mahkemeden önce bilgiler elimizde sen merak etme" dedi.

Harika HasarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin