12. Bölüm

501 58 3
                                    

Aynı gün genç kadın ev işleriyle ilgilenirken baba oğlu uzunca bir süre konuşmaları için yalnız bırakmıştı. Ara ara yanına gelen Kazemi geriye göndermiş ve işi bittiğinde ise yemekten önce beş çayı için hazırlığa başlamıştı.

Genç adamın içli köfteyi beğenerek yemesi dikkatini çektiği için çayın yanına kekle beraber yapmaya karar verdi. Yaklaşık bir saat içerisinde ilk önce keki fırına vermiş daha sonrada içli köfteyi yapmış bir halde hazırladığı tepsi ile salona döndüğü sırada ikindi vaktiydi ve saat dört buçuk gibiydi. Onun gelmesi ile iki adam da susarak konuşmalarını tekrardan düşünmeye başladılar.

Meryem orta sehpaya elindeki büyük tepsiyi bırakıp ikilinin önüne birer tane zigon sehpa bırakıp getirdiklerini tek tek servis etmeye başladı. Melkan bey ise beğeniyle ve babacan bir bakışla genç kadını izliyordu.

Kazemin de bakışları yerde, çözemediği durumu nasıl çözebileceğini düşünüyordu ama kısa zaman sonra afiyet olsun deyip yanına oturan Meryemle bakışlarını aralarında duran sehpaya daha sonra genç kadına çevirdi.

Genç adam gerek olmadığını ve kendisini yormaması gerektiğini söyleyecekken çay bardağını eline alan Meryem önüne bakarak "Çayını iç, canımı sıkma Binbaşı" dedi.

Kazem dudaklarını sıkıca birbirine bastırıp gülümseyerek sehpada duran bardağına şeker atarken babasının gülen bakışlarının da farkındaydı ama sinirlenmedi.

Birkaç saniye sonra şekerini attığı bardağından bir yudum alan genç adam bırakılan tabağı alarak yemeye başladığında Melkan bey tek kaşı havada ve gülerek, kendi dilinde "Ne zamandan beridir içli köfte sever oldun Kazem. Hiç sevmezdin" dedi.

Kazem alttan bakışlarla babasına bakarken birkaç çiğnemede ağzında ki lokmayı yutup kendi dilinde "Şimdi en sevdiğim yiyecek" dedi ve yanından gelen öksürükle bakışlarını o yöne çevirdi.

Meryem yerinde kımıldandıktan sonra "Artık Türkçe konuşsanız olmaz mı, konuşulanlara Fransız kalmak istemiyorum" dediği sırada Melkan bey anlamayarak Kazem ise gülerek bakıyordu.

"Tamam" diyen genç adam babasına bakıp "Türklerin kullandığı deyim, konuşulanları anlayayım diyor" diyerek tabağındakileri yemeye devam etti.

Orta yaşlı adam tebessümle, ikiliye yakıştıran gözlerle bakarken genç kadın da ağzı kapalı gülümseyerek kendi tabağını aldı.

İlk birkaç yudum çaylar sessizlik içinde içildikten sonra Melkan bey oğlunun küçüklük anılarını, annesiyle beraberken olan anılarını anlatmaya başladı. O anlatırken Meryem kırık ve aksanlı Türkçe karşısında gülümseyerek bakıyor ve dinliyordu ama içinin bir yanı Kazeme  üzülüyordu.

Melkan beyin anlatımı ve ara ara hislenerek kendi düşüncelerini söylemesi, genç kadının çıkarım yapmasını sağlamış oldu ve bu çıkarım da Melkan beyin oğlunu bakıcıların eline bırakıp askeriye ve görevlerle ilgilenerek zamanını  ev dışında geçirmek istediği yönündeydi.

Orta yaşlı adam eşi öldükten sonra büyük bir yasa boğulmuş ve kendisini ev dışında her yere atmıştı, acısını unutmak için ama bunu yaparken oğluna ne kadar büyük bir zarar verdiğini yıllar sonra anlayabilmiş ve pişman olmuştu. Meryem bunu net bir şekilde, konuşma ilerledikçe görebiliyordu.

Kazem de ilk defa babasıyla uzun süre konuştuğu için daha doğrusu babası uzun konuştuğu için, düşüncelerini öğrenebilmiş ve iç çekmeler eşliğinde dudaklarını birbirine bastırarak dinlemişti. O da anlamıştı babasının ölümle yüz yüze gelme ihtimaline karşı hislendiğini ve içinde ne varsa söylemek istediğini ama yalnız geçen yılların telafisi olabilir miydi işte ondan emin değildi.

Harika HasarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin