"Ancak nadir gerçek aşk olabilir, gerçek dostluğun ötesinde."
-Francois De La Rochefoucauld
💣
Uzun ince koridorda hızlı adımlarla yürüyordum. Öğle saatiydi ve yemekhanede olmam gerekiyordu ama açıkçası midem bir şeyleri hazmedebilecek durumda değildi. Zihnimde binlerce düşünce dolanıyordu ve benim bunu engellemek için yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Koridorun sonunda ulaştığım büyük spor salonuna neredeyse koşarak girdim. Sağ tarafta birbiriyle kesişen ve boydan boya ayna kaplı olan iki duvarın önünde birkaç kişi ısınma hareketleri yapıyorlardı. Ayna olmayan, beyaz duvarların önündeki kum torbalarının olduğu kısma ilerledim. O tarafta da dövüş talimi yapan üç kişi vardı ancak onları görmezden geldim.
Derin bir nefes alıp yumruğumu hızlıca savurdum ve önümdeki kum torbasına sert bir şekilde çarpan elimin ağrısıyla çığlık attım. Eldiven olmadan bunu yapmamam gerektiğini bilmeme rağmen içimdeki gerginliği başka türlü atamayacağımın farkındaydım. Kontrolsüz hareketimin sonucunda kızaran elimi, bacağımın arasına sıkıştırarak iki büklüm şekilde tepinmeye başladım. "Kahretsin! Kahretsin!" Salondakilerin bir tanesinin bile umurunda değildim. Burada ölüp kalsam da dönüp bakacaklarını pek sanmıyordum.
Gerçekten canım yanmıştı ama tepkimin asıl sebebinin bu olmadığını da biliyordum.
Yıllardır Area'daydım. Öğrenebileceğim her şeyi öğrendiğimden neredeyse emindim ancak içimdeki korkuyu bir türlü atamıyordum.
Başkent Patara'da bulunan ve devlet yönetiminin merkezi olan Çember, kimsesiz çocukları Area'da eğitime alır ve on beş yıl süren eğitimin ardından aşamalı sınavlara tabi tutardı. Başarılı bulunduğunuz kategoriye göre Kulmen olabilir, Çember'in en üstünde, Başkan'ın yanında olurdunuz. Ayen olabilir ve bir bilim insanı olarak laboratuvarda deneyler yapar, sürekli yeni bir şeyler üretmek için çalışırdınız. Eğer başarısız olursanız bu defa hayatınıza Minus olarak devam ederdiniz. Ama hayatınızın, ondan sonrasının nasıl devam edeceğini bir Minus olmadan öğrenmeniz pek mümkün değildi.
Yirmi yaşındaydım ve bu yaşıma gelene kadar kendi kontrolümde olmayan her şeyden nefret etmiştim. Yarın gireceğim bu sınavın ise asla benim kontrolüme bırakılmayacağından emindim. Asıl beni ürküteninde başarısızlık değil, savunmasızlık olduğunu biliyordum. Ve hayır, bunu yıllardır beni çözmeye çalışan psikoloğumuz dahi fark etmemişti. Ona kalırsa ben umutsuz vakaydım.
"Her gün bir yerlerini sakatlamayı nasıl başarıyorsun Güneş?" gelen sesle doğruldum ve zihnimi düşüncelerimden arındırmaya çalıştım. Area'da benimle arkadaşlık kurmak isteyen tek insan olan Ayaz, endişeli gözlerle yanıma yaklaşıyordu. Bazen bana karşı fazla korumacı olabiliyordu ama onu bu hayattaki her şeyden daha çok seviyordum. Gerçi bu hayatta sevebileceğim başka bir şeyim olduğu da söylenemezdi.
"Çok acıyor." Dedim suratımı ekşiterek. Derin bir iç çektikten sonra sağlam elimle sıkı sıkı tuttuğum kızarmış elimi narince avcunun içine aldı. "Kötü görünüyor." Dedi sıkıntıyla. "Seni revire götüreyim."
Cümlesi hızlıca toparlanmama, bir anda acımı unutmama sebep oldu. Yarın, elim sarılı bir şekilde sınava giremezdim. Üstelik zaten başıma açtığım işler yüzünden bütün eğitmenlerin radarında ben vardım. Son gün böyle bir kayıt oluşması beni ancak daha zor bir duruma sokardı.
"Olmaz. Bu hafta iki kez revire gittim. Daha fazla dikkat çekmeye niyetim yok." Sakar bir insan sayılmazdım ama kesinlikle kendimle ilgili şeylerde fazlasıyla dikkatsizdim. Ekstra dikkatli olmaya çalıştığım anlarda bile üstelik...
![](https://img.wattpad.com/cover/291773378-288-k973554.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ÖLÜM ÇEMBERİ
Action#bilimkurgu kategorisinde birincilik 🥇😇 Paralel evrende Dünya yerle bir olmuşken, geriye kalan bir avuç insan iki farklı ülke kurmuş, aradaki tüm bağları kopartmıştır. Diktatör Aranya'nın bozuk sisteminin içinde kimsesiz bir çocuk olan Güneş, çıka...