34. BÖLÜM "PANİK ATAK"

61 13 8
                                    



"Kaderiniz karar anlarınızda biçimlenir."
- Anthony Robbins

💣

Yavaşça Sare'den uzaklaşıp ayaklandım. Ne olduğunu gram anlamamış halde burada dikilmeye niyetim yoktu bu yüzden tutması için elimi uzatıp beklemeye başladım. Sare yanağındaki yaşları silip elimi tuttu.

"Beni evinize götürür müsün?" diye sordum normal görünmeye çalışarak. Yerdeki bebeğini alıp başını salladı. "Tamam."

Evleri köyün arka sokağında, hemen köşedeydi. Tek katlı, pembe, taş evin beyaz kapısının önüne ulaştığımızda gerildiğimi hissetmiştim ancak bir yandan da oldukça sabırsızdım. Ceyla kolaylıkla anlaşabileceğim biri değildi. Bunu onu gördüğüm anda fark etmiştim. Şimdi burada dikilip ona hesap sormayı planlarken, olabilecekleri pek kestiremiyordum ama Sare'nin ve dolayısıyla onun Feza Atan'la ne ilgisi olduğunu öğrenmem gerekiyordu. Kafamda yeterince soru işareti biriktirmiştim. Bir yenisine daha hiç ihtiyacım yoktu.

Sare'yi ürkütmemek için minik dokunuşlarla kapıya vurduğum da bir yandan da ona bakıp gülümsemeye çalışıyordum. Birkaç saniyenin ardından karşımda Ceyla belirdiğinde gülümsemem beklediğimden daha kısa sürede soldu çünkü onun sert bakışları beni delip geçiyordu.

Sare'ye dönüp, "Bebeğim." Dediği sırada yüz hatları yumuşadı. "Gel, yemeğini ye hemen." Aklımda beliren anne figürü dikkatimi dağıtsa da toparlanmam uzun sürmedi. Sare hızlıca bana sarıldıktan sonra koşarak içeri girdi ve bizi yalnız bıraktı. Şimdi benden hazzetmediğini gizlemeye dahi gerek duymayan doktorla, gerçekleri konuşma zamanıydı.

"Feza Atan'la ne ilginiz var sizin?" diye sordum lafı dolandırmadan. Kollarımı göğsümde birleştirmiş, tek ayağımı öne koymuştum. Ceyla'nın kehribar gözlerinde bir karartı belirdiğinde, sandığımdan daha büyük bir şeyle karşılaşacağımı düşünmeye başladım.

"Ülkenin başkanından bahsediyorsun." Dedi benim bilmediğim bir bilgiyi paylaşıyormuş gibi. Onu tanımıyordum ancak geçiştirmeye çalıştığını yoldan geçen herhangi biri dahi anlardı zaten. Bu yüzden daha kararlı ve ısrarcı görünmeye çalıştım. "Sare, neden ondan bu kadar korkuyor?"

Bana doğru bir adım attı. Üzerime yürüyerek tehdit ettiğini falan düşünmüştüm ancak dışarı çıkıp hemen ardından kapıyı kapattığında Sare'nin duymasını istemediğini anladım.

"Ne diyorsun sen?" Kızgınlığıyla birlikte, porselen gibi duran alnında oluşan kırışıklıklar dikkatimi çekti. İlk bakışta yüzü makyajlı gibi görünüyordu ancak şimdi daha detaylı incelediğimde pürüzsüz teni gözlerimi aldı. Onu daha önce görüp görmediğimden emin değildim. Sanırım Çember'de ya da Area'da adını duymamıştım. Yine de beynimi zorlayarak bir iz aradım. Nerede, ne zaman doktorluk yapmıştı bilmiyordum ancak içimden bir ses bunun mesleğiyle bir ilgisi olduğunu söylüyordu.

"Bak," diye başladım söze makul olmayı deneyerek. "Size yardım edebilirim. Tüm arkadaşlarım edebilir. Her ne yapıyorsa, anlatmanız yeterli."

Soğuk gülümsemesini gördüğümde onunla iletişim kurmanın sandığımdan da zor olacağını anlamıştım. Başını olumsuz anlamda iki yana salladı. "Bir anda köyümüzü işgal ettiniz. Ortalıkta tanımadığımız bir ton insan dolanıyor. Ne halt yediğiniz belli değil. Sana neden güveneyim?"

Ona kızamazdım çünkü haklı olduğu noktalar olduğu su götürmez bir gerçekti. Bu yüzden ikna edecek bir yol bulmalıydım. Belki ufacık bir ipucu ya da onun zaafını yakalayabilirsem doğru noktaya parmak basabilirdim.

"Ülkenin başkanı." Dedim. "Sizi bu sefaletin ortasında bırakması, üstüne bir de her nasılsa küçücük kızının ödünü koparmış olması normal mi?" diye sordum. Feza Atan'ın ne işler çevirdiğini bilmem imkansızdı ancak Ceyla ve Sare'yle muhatap olması, Kinara'ya ayak bastığı anlamına gelebilirdi. Acaba bunu yakın zamanda, biz buradayken sessiz sedasız mı yapmıştı yoksa aralarındaki mesele her neyse daha öncesine mi dayanıyordu? Elimde öğrenmem gereken tonla karmaşa ve ser verip sır vermeyen, inatçı bir doktor vardı.

ÖLÜM ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin