24. BÖLÜM "KAYBEDİLMİŞ ZAFER"

1.5K 17 22
                                    


"Yaşamak; Acı çekmek, hayatta kalmak; acı içinde bir anlam bulmaktır."

-Friedrich Nitzsche

💣

Yaşlar gözlerime hücum ederken dizlerim artık beni taşımıyordu. Etraftaki bütün sesler kesildi.

Güneş battı. Yıldızlar söndü. Denizler taştı. Çiçekler soldu.

Dünya durdu.

Düştüm. Düşmek istedim. Düşmek zorunda kaldım. Ya da ayakta durmak için bir sebep bulamadım.

"Güneş..." dedi Ayaz bir kez daha zorlukla. Adımı ondan duymayı hep sevmiştim ancak bu defa nefret ettim. Güneş değildim. Hiç kimse değildim. O gittiğinde var olmayacaktım.

Morarmış dudaklarına, sararmış yüzüne baktım. Yere bulaşmış kanının midemi bulandırdığını hissettim. Ölmeliydim. Hemen şimdi burada, ondan önce...

Ellerimi kafasının iki yanına koyup kaldırdım. Onu dizime yaslarken ter içinde kalmış anlını okşadım. Anlamıyordum. Algılayamıyordum. Kabullenemiyordum. Zihnimde korkunç bir baskı, bedenimi dolaşan sinir bozucu bir titreme vardı. Hıçkırıklara boğulmayı denedim. Bağırmayı, çığlıklarımın arasında kaybolmayı denedim.

Başaramadım.

Hiçbir şeyin onun içinde bir kurşun olduğu gerçeğini değiştirmesini sağlayamadım. "Ölmez." Dedi Kutay. Orada olduğunu yeni idrak ediyordum. Ayaz'ın başında ne kadar zaman geçirmiştim? Bir dakika? Bir saat? "O bir Kulmen. Çember ölmesine izin vermez."

Sözlerinin bana bir anlam ifade etmesini bekledim.

Etmedi. Sadece ölüm kelimesi beynimin köşesinde asılı kaldı. İçimde bir öfke topu büyüyor, göğüs kafesimi yırtmak istercesine zorluyordu.

Ölüm... Ne soğuk bir kelime...

Oysa benim için yakın zamanda, beklendik bir sondu. Günlerdir düşündüğüm tek şeydi ancak şimdi ilk kez duyuyormuş gibi irkildim.

Ayaz... Benim... Ayaz'ım...

Bana hala sevgiyle bakan gözlerinin kısılmasını izledim.

'Bir daha asla olmayacak.'

Başı yana doğru düşerken, elimi altına koyup tuttum.

'Bir daha asla bensiz kalmayacaksın.'

"Hayır!" diye bağırdım yüzüne doğru. "Söz verdin!" Dayanamıyordum. Bu acıyla baş edemiyordum. Yok oluyordum.

"Özür... dilerim." Dedi fısıltıyla. Konuşurken kasılıyor, dudaklarının arasından kelimeleri net seçilmiyordu. Kalan son gücünü de benim için harcıyor, özür diliyordu...

Buna hakkı yoktu. Beni onsuz bırakmaya hiç hakkı yoktu.

"Bana bak..." yanına geçip ellerimi yanaklarına koydum. "Beni duyduğunu söyle bana!" Yüzü ifadesizdi. Zorlukla açık tuttuğu gözlerini bir kez kırptı. Göremediğim bir kuvvet adeta ruhumu çekip bedenimden ayırdı.

"Sana aşığım Ayaz!"

Sarıldım.

"Sorunun cevabı bu." Dedim.

Daha sıkı sarıldım.

"Sana aşığım ve sen beni terk edemezsin!"

Sonra... Ağladım. Ömrümde hiç olmadığı kadar çok hem de...

ÖLÜM ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin