6. BÖLÜM "GERÇEK"

1.6K 115 109
                                    

"Başarının ilk kuralı, inanmaktır."

-W.S. Landor

💣

Gözlerimi, kulaklarımı sağır edecek bir alarm sesiyle açtım. Korkuyla etrafa bakınıp yine beni almaya gelmiş insanlar görmeyi bekledim. Ancak birkaç saniye sonra prenses odamda, loş ışıkta tek başıma olduğumu fark ettim. Odanın karanlık olmamasına sevinmiştim.

Ses yatağın yanındaki komidinden geliyordu ama neyin böyle feryat figan öttüğünü algılayamıyordum. Etrafta ne bir saat ne de başka bir alet görünüyordu. Doğrulup çekmeceyi açtım. İçinde bir telefon olduğunu görünce iç çekerek alarmı kapattım.

Benim telefonum yoktu ki.

Aklıma Demir geldi. Eh, sanırım artık vardı. Veliahdı koruyacaksam bu tarz şeylere alışmam gerekiyordu. Şimdiye kadar Çemberin bütün teknolojisinden mahrum bırakılmıştık ama artık Area'da olmadığıma göre böyle bir durum yaşanmayacaktı.

Telefonu elime alıp incelemeye koyuldum. Ekranı yukarı kaydırıp içinde neler olduğunu görmek istemiştim ama gözüm saate takılınca hızlıca fırladım.

On bir buçuktu ve Gece yarısı Asel'le buluşmam gerekiyordu. Öğlen yemeğini yedikten hemen sonra yatmıştım. Bu kadar saat nasıl aralıksız uyumuş olabilirdim? Bu koca bir vakit kaybıydı.

Beş dakika içinde lavaboya girip çıktım, dolaptan siyah bir pantolon ve düz yeşil bir tişört bulup üzerime geçirdim. Aynalı şifonyerin önünde durup çekmeceyi açtım. Beni daha insancıl gösterecek bir şeyler bulmayı umut ederek kurcalamaya başladım. İlk dikkatimi çeken şey gümüş bir saç fırçası oldu. Acaba Demir Atan'a, bütün kızların böyle şeylerden hoşlandığını düşündüren neydi?

Saçlarımı hızlıca taradım ve kulaklarımı açıkta bırakacak şekilde, yarısını tepeden toplayıp bağladım. Yüzüme nemlendirici krem, Göz altlarıma da kapatıcı sürdüm ve doğruldum. Normalde kendine bakım yapan ya da makyaj malzemeleri kullanan biri değildim ancak şu an insan içine çıkacaksam daha az ürkütücü görünmeliydim.

Odada işime yarayabilecek her şeyin olmasına sevinmiştim. Demir ukala ve kendini beğenmiş bir insan gibi görünüyordu ama yine de sanırım onun hakkında önyargılı davranmıştım. Belki de babası gibi korkunç biri değildi. Sadece bu düzene ayak uyduruyordu o kadar. Sonuçta her şeye rağmen beni umutsuz bir gelecekten kurtarmış, üstelik zevksizlikle dolu olsa da sadece onun çalışanı olacak biri için böyle bir oda hazırlatmıştı. Bende amacıma ulaşana kadar da olsa onun için elimden geleni yapmalıydım. Belli ki ondan gram hoşlanmasam dahi bunu ona borçluydum.

Diğer pantolonumun cebinden Asel'in verdiği kâğıdı çıkardım. İçinde bir not falan olmasını bekliyordum ancak bir kroki ve sayılar vardı. Bunun ne anlama geldiğini yolda düşünmeye karar verdim çünkü vaktim azdı. Üstelik görevlilere görünmeden ilerlemek için ekstra yavaş olmam gerekecekti.

Odadan çıktım. Dış kapıya bu kadar yakın olmam işimi kolaylaştıracaktı. Geçmem gereken sadece iki görevli bulunuyordu. Sakince onlara doğru yaklaştım. Yüzüme masum bir gülümseme yerleştirdim ve daha uzun olanın omzuna dokundum.

"Merhaba," dedim gülümserken. Yüz ifadesi bana aptal mısın der gibiydi. Canımı sıkmıştı. Selamımı almayacaklarından emin olunca konuşmaya başladım. "Demir Bey'in korumasıyım. Size bilgi verilmedi mi?"

Kelimelerle pek araları yoktu anlaşılan. Suratıma boş boş bakmalarının başka bir açıklaması olamazdı. "Dışarı çıkabilir miyim?" diye sordum sonunda hızlıca sadede gelip. Belli ki iletişim kuramayacaktık.

ÖLÜM ÇEMBERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin