5. Farklı Hissediyorum

716 42 50
                                    

"Aşkını istiyorum, arkadaşlığını değil..."

Halestorm, Bad Romance

🌈

Kaçıncı kahedi devirdim bilmiyorum.

Gözlerimi açtığımda birbiriyle oldukça samimiyetli insanların dans edişlerini gördüm. Her seferinde gördüğüm bu manzaraya boş boş bakıyordum. Bedenleri birbirlerine sürtünüyordu ve bu teması umursamadan delicesine dans etmeye devam ediyorlardı. Gözlerimi kapatsam karanlığıma bâtın bir perde iniyor, günaha davet fısıltılar kulağıma doluyordu. Karnım kasılıyor, dişlerimi sımsıkı birbirine bastırıyordum. Karşımda dans eden umursuz insanlar gibi olamıyordum. Marinette'in bedenini terk ettiğim vakit sürekli olarak yıkıp dökme istediği bir uyarı gibi yumruklarımda toplanıyordu. Bedenini, onu terk ettiğimi kabullenen bilincim onun dokunuşlarını hatırlarken beni zora sokuyordu.

Olmuyordu. Ben ne Marinette'i ne de duygularımı terk edebiliyordum.

Boğazımı yakıp geçen içki ardında bıraktığı serinlikle kanıma karışıyor, dengemi şaşırtıyordu. Boş kadehi bar tezgahına sertçe bıraktıktan sonra hızla doğruldum. Arkama dönüp bir adım atacağım sırada biri beni kollarımdan tuttu. "Hey, hey! Ağır ol Romeo, neden bu kadar içtin?" Chloé kollarımdan tutmamış olsaydı eminim birkaç kez yalpalardım. Gözlerimi ona kaldırırken ellerini üzerimden çekti ve koluma girdi. "Gözaltlarına bir bak... Gel benimle." Beni dans eden insanların arasına doğru çekiştirmeye başladı.

"Chloé, çocuk değilim." derken kolundan kurtulmaya çalışıyordum. "Kendimdeyim, bırak beni."

"Görebiliyorum," Güldü kısıkça. "VIP'e geçelim,"

"Hayır," Aniden yürümeyi kestim. Kalabalığın ortasında kaldığımızda lacivert gözlerini bana kaldırdı. Kafamı iki yana salladım. "Yalnız kalmak istiyorum."

"Adrien..."

"Biraz hava alacağım." Bakımlı ellerini nazikçe kendimden kopardım ve cırtlak temalı led ışıkların süslediği koridora doğru ilerledim. Chloé arkamdan söylenerek geliyordu. Topuklu ayakkabılarla yürümekte usta olan Chloé, bu kalabalığın içinde zorlanıyor olmalıydı ki sürekli olarak arkamdan durmam için bağırıyordu. Çıkış kapısını açtığım gibi temiz hava yüzüme vurdu. Ne yapacağımı bilmiyordum.

"Beklesene zalimin oğlu!" Ayakkabılarının sesiyle Chloé'de kendisiyle birlikte varlığını ortaya koydu. Kaldırım taşına oturdum derin bir nefes verirken. Chloé peşimi bırakmayacaktı. Nefes nefese tepemde dikildiğini hissediyordum. Kaldırım taşlarını çatlatarak yaşam bulabilen çiçeğin yapraklarına bakıyordum. Chloé dengesizce kendini yanıma attı. İspanyol paça pantolonu kotuma sürtünerek ses çıkardı.

"Ee... Sormamı mı bekliyorsun?" dedi koluyla beni dürterek, ses çıkarmadım. Elini omzuma koydu ona bakmamı istercesine, bakmadım. "Adriciğim?"

"Sorun yok," Yalanım dilime sönük kaldı, pek inandırıcı gelmedi kulağa. "Bugün alkol alasım tuttu, diyeyim sana."

"Bir sıkıntın var ve ben biliyorum ki sen eğer benim yıllardır beraber oynayıp büyüdüğüm Adrien'san içindeki sıkıntını alkole vurursun."

"Alkol almam sıkıntım olduğu anlamına mı geliyor?" Kısıkça sordum bunu. Amacım konuyu dağıtmak olsa da Chloé zehir gibiydi, hiçbir şey ondan kaçmazdı. "Yalnızlık ve hüzünle, öylece boşluğu seyrederek içiyorsan evet, öyledir Romeo." dedi. "Bana anlatabilirsin."

BAYAT MAKARON | MiraculousHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin